Son yıllarda Aziz Sancar, Daron Acemoğlu gibi dünya çapında başarıya ulaşan bilim insanlarımız var. Gün geçmiyor ki bir gencimizin ülke çapında veya dünya çapında bir başarısını duymayalım. Fizikte, kimyada, biyolojide, astronomide, arkeolojide, sosyal bilimlerde, sporun hemen her dalında gençlerimiz önemli başarılara imza atıyorlar. Hepsiyle gurur duyuyoruz.
Cumhuriyet Pazar eki, tüm alanlarda, özellikle sanat alanında gençlerimizin başarılarını duyuruyor bizlere. Ben bu eki okuyarak müzikte, resimde, tiyatroda, sinemada, gastronomide, moda tasarımında yepyeni isimlerle tanışıyorum; hepsine hayranlık duyuyorum.
Tarih alanında, Sinan Meydan, Naim Babüroğlu, Mehmet Kalpaklı, Selim Erdoğan, Hüner Tuncer gibi isimlerin yanı sıra görece genç tarihçilerimiz var. Bunlardan birisi Coşkun Faik Kavala.
KAVALA
Coşkun Faik Kavala 1986’da doğdu. Marmara Üniversitesi SBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü bitirdi. Yeditepe Üniversitesi’nde tarihçi Ahmet Taşağıl’ın danışmanlığında yüksek lisans tezi yaptı. Kavala İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Rusça, Çince, Farsça ve İtalyanca bilmektedir. Türk, Çin, Bizans ve İran tarihiyle ilgili kitapları bulunmaktadır. Bu yazıda sizlere Kavala’nın “Klimatoloji ve Çin Kaynaklarında Gök-Türk Çağında İklim Krizi” adlı kitabından söz etmek istiyorum.* Kanımca bu kitap bir tarih bilgesinin eseridir.
TARİHTE İKLİM KRİZİ
Söz konusu kitaba göre geç antikçağda MS 536-547 yılları arasında küresel soğumaya yol açan küçük buz çağı yaşanmıştır. Bu durumun nedeni ardı ardına gelen volkan patlamalarıydı. Akdeniz kaynaklarında patlamalar sonunda gökyüzüne çıkan toz bulutlarının güneşi uzun süre kararttığı belirtilmişti. Güneş ışıklarından yoksun kalan geniş coğrafyalarda soğuma, iklim değişikliği ve kuraklık ortaya çıkmıştı. Bugün bu gerçeği bize kutuplara yakın yerlerden alınan buz çekirdekleri ve ağaç halkaları göstermektedir.
Kavala’nın belirttiğine göre 536-547 arasında gerek Tornetrask Gölü’nün doğusundaki gerekse Sibirya Yamal Yarımadası’ndaki ağaç halkalarının incelenmesi bu yıllarda ağaçların gelişimlerinin küresel soğuma nedeniyle bir ölçüde durduğu şeklindedir. Bu durumun yanı sıra 536 yılında İsveç, Finlandiya, Rusya, Avusturya Alpleri ve Arjantin’de ağaç halkalarının büyümelerinde yavaşlama görülmüştür.
Küresel soğumanın kuraklık, kıtlık, veba salgını gibi pek çok olumsuz etkisi ortaya çıkmıştır. Normal iklim koşullarında kapalı alanlarda yaşayan kemirgenlerde görülen veba iklim değişimi ile çevreye yayılmıştı. Uzun süren kuraklıklar toprağı ve insanları olumsuz yönde etkilemiştir. Kuraklık tüm dünyayı olumsuz yönde etkilese de Orta Asya’da göçebe ekonomisine dayanan bir yaşam sürdüren Türkler, yerleşik tarım toplumlarına kıyasla kuraklıktan daha fazla etkilenmişlerdi. Çünkü yaşamları koyun, at, keçi, sığır, deve yetiştiriciliğine dayanan konargöçer boylar kuraklık yıllarında hayvanlarını büyük ölçüde kaybediyorlardı. Bu kayıplar hem ulaşım hem beslenme açısından büyük sıkıntı yaratıyordu. Kuraklığın yanı sıra, “yud” denilen mevsimdışı kar yağışları ve don da yaşamı olumsuz yönde etkiliyordu.
Kavala’nın adı geçen kitabının kapak resmi kitabın içeriğini özetlemektedir. Kapakta üzerinde hiçbir bitki bulunmayan kurak toprak üzerinde kum fırtınasında yarı belirsiz birkaç at gözükmektedir.
İKLİM DEĞİŞİMİNİN SİYASİ SONUÇLARI
İklim krizi Akdeniz Bölgesi’nde, Avrupa’da ve Asya’da önemli toplumsal hareketliliğe, haritalarda değişmeye yol açtı. Bu değişmelerin bazen olumlu, bazen de olumsuz yönde olduğunu düşünebiliriz. Örneğin Göktürklerin tarih sahnesine çıkışlarında iklim değişikliği onlara yardımcı olmuştur. 542 yılından itibaren Sarı Irmak birkaç yıl üst üste donmuştu.
Gök-Türk atlıları, devletlerinin kuruluş döneminde donmuş ırmağı kolayca geçerek Çin’e akınlar düzenlediler. İklim değişikliğinden ötürü Rouran Kağanlığı’nın çökmesi de Gök-Türklerin bu kağanlığın topraklarını almalarını kolaylaştırdı.
İklim değişiklikleri kuruluş ve yükseliş dönemlerinde Göktürklere kolaylık sağlamıştı ancak daha sonraki yıllarda ortaya çıkan iklim değişiklikleri Göktürklerin bölünmelerinde ve yıkılmalarında önemli rol oynamıştır.
O günlerde Asya’da yaşayanların coğrafyalarını koruma imkânları yoktu. Ancak günümüzde ormanlarımızı, meralarımızı, akarsularımızı koruyarak olası iklim değişikliklerini önlemek, en azından geciktirmek mümkündür.
Kaynakça
* Kavala, C. F. (2024). Klimatoloji ve Çin Kaynaklarında Gök-Türk Çağında İklim Krizi. İstanbul: Kabalcı Yayınevi.