Taşın ve tarihin büyüsü
Ayşe Emel Mesci
Son Köşe Yazıları

Taşın ve tarihin büyüsü

27.05.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Aspendos antik tiyatrosunun önüne geldiğinizde önce görkemli dış duvarı karşısında nefesiniz tutuluyor sonra dünyadaki en iyi korunmuş antik tiyatro olduğu kabul edilen o mekânın içine girince tarih ve sanatın gücü karşısında saygıyla eğilmek istiyorsunuz. 

17-27 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Devlet Tiyatroları Antalya 14. Uluslararası Tiyatro Festivali kapsamında, 24 Mayıs’ta Aspendos antik tiyatrosunda oynanan “Devlet Ana”nın tüm ekibi bu duyguyu paylaştık. Devlet Tiyatroları’nın düzenlediği uluslararası festivalleri değerli buluyorum. Hem çeşitli bölgelerin ekiplerini bir araya getirmesi, Devlet Tiyatroları’nın yurt sathındaki üretiminin bir arada festival kentine ulaştırılması, hem de seyircimizin yurtdışından gelen tiyatroların çeşitli oyunlarını izleme şansı bulması açısından gerçekten önemli bu festivaller. “Devlet Ana” Antalya’dan önce de Devlet Tiyatroları Konya 16. Uluslararası Tiyatro Festivali kapsamında 21 Mayıs’ta Konya’da oynanmıştı. Bu festivallerin pratik işleyişinde yükü sırtlanan bölge tiyatrolarının, müdürlerinden başlayarak bütün özverili ekipleri de ayrı bir alkışı hak ediyor. 

ASPENDOS TİYATROSU

Devlet Tiyatroları’nın sitesinde Antalya Uluslararası Festivali’yle ilgili olarak şu cümleye yer verilmiş: “Devlet Tiyatroları, Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’ni günümüz tiyatrosunu geçmişin sahnesinde sergilemek amacıyla hayata geçirmiştir.” O geçmişin günümüze nasıl ulaştığı üzerine de o geçmişin günümüzden ne gibi üstünlükleri olduğu üzerine de söylenecekler var aslında. 

Sevgili dostum Yaşar Yılmaz’ın iğneyle kuyu kazar gibi Anadolu’yu karış karış dolaşarak hazırladığı “Anadolu Antik Tiyatroları” adlı kitabında, Aspendos Tiyatrosu hakkında şu bilgiler veriliyor: “Aspendos Tiyatrosu, Theodorus oğlu Zenon tarafından tasarlanmış, MS 161’de yapımına başlanmış,19 yıl sonra bitirilmişti.” Giriş kapılarındaki yazılardan tiyatronun Crispinus’un vasiyeti doğrultusunda o dönemin Aspendos kentinde yaşayan tek bir varlıklı ailenin parasıyla yaptırıldığının öğrenildiğini belirtiyor Yılmaz. Tiyatro binası yerel tanrılara ve Augustus ailesine adanmış. Roma İmparatorluğu’nun Pamphylia eyaletinin bir kenti olan Aspendos’ta, mimar Zenon marifetiyle yapılan bu görkemli tiyatronun neredeyse 2 bin yıl önceden günümüze ulaşmasında ve sahnesinde günümüzün oyunlarının amfiteatrı dolduran izleyicilere ulaşmaya devam etmesinde gerçekten baş döndürücü, büyüleyici bir yan var. Yılmaz’a göre “Bu tiyatronun bozulmadan sağlam olarak günümüze ulaşmasını Selçuklu beyinin 1200’lerde yaptığı esaslı onarıma borçluyuz.” Selçuklu beyinin bu davranışının altında ne gibi bir pratik neden yatmış olursa olsun, tarihten alınabilecek güzel derslerden biri bu, kültürleri ve sınırları aşan insanlık mirası duygusunun bir örneği. 

BİR AKUSTİK HARİKASI

Yaşar Yılmaz’ın yerinde yaptığı tespitle yaklaşık 7 bin kişi olduğunu belirttiği, Aspendos girişindeki levhada ise 9 bin olarak verilen seyirci kapasitesi, bir zamanların Anadolu’sunda ve genelde antik dünyada tiyatronun kent kültüründe ve yaşamında tuttuğu yer hakkında da bir fikir ve karşılaştırma olanağı veriyor insana. Günümüzde o güzelim amfiteatrın tamamına seyirci alınamıyor, tam kapasitesi koruma amaçlı nedenlerden ötürü kullanılamıyor ama “Devlet Ana”yı izleyen yaklaşık 3 bin 500 seyirci o dev mekânda mikrofonsuz oynayan oyuncuları izlerken en küçük bir sorun yaşamadı. Oysa günümüzün bazı “ultramodern” sahnelerinde, seyirci yerleşiminde amfiteatr düzeni taklit edilmesine karşın, mikrofonsuz oynamak, sahne üstüne bir destek mikrofon sistemi kurmamak büyük risk olabiliyor. 

İlk kez 1977’de İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun “Düğün ya da Davul” oyunuyla bir oyuncu olarak tanıştığım, sonra 2006’da Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahneye koyduğum “Antigone” ile geldiğim Aspendos ile bir kez daha buluşmanın mutluluğunu yaşadım. Bence hepimizin duygusunu Osman Bey’i oynayan Kutay Sungar’ın şu sözleri özetledi: “Oyun hiç bitmesin istedim.”

Yazarın Son Yazıları

İnsan idrak ettiği ruha benzer

Aleksandr Puşkin, “dramatik büyünün titreştirdiği düş gücümüzün üç telinden” söz eder. Bunlar; gülme, acıma ve dehşettir. Vsevolod Meyerhold ise Charlie Chaplin ve Sergey Ayzenştayn’ı karşılaştırırken, her iki sinemacıda bu “üç tel”in ne denli ustalıkla kullanıldığına değindikten sonra, bir ayrım yapar: “Chaplin’de gülmece ve acımanın ön planda olduğunu, dehşetin gölgede kaldığını söyleyebiliriz oysa Ayzenştayn’da gülmece geri plana kayarken acıma ve dehşet öne çıkar.”

Devamını Oku
24.11.2025
Goethe: İkilem ve Deha

Büyük yazarın kendi yaşam sürecinin de derinlemesine nüfuz ettiği “Faust”un ilk bölümü ise, kendisinden önce Christopher Marlowe’un 16. yüzyıl sonunda oyunlaştırdığı (“Dr. Faustus”) ruhunu şeytana satan Faust efsanesinden yola çıkmakta ama bu bölümde Faust’un Mefistofeles ile macerası kadar, “ayarttığı” Gretchen’in trajedisi de göze çarpmaktadır. Goethe dahi sanatçı duyarlılığıyla içinde yaşadığı toplumun “mahalle baskısı”nı, ikiyüzlü ahlak kurallarını kendi siyasi ve toplumsal kimliğinin çok ilerisinde bir noktadan eleştirir. Viktor Glass’ın “Goethe’nin İnfazı” romanında (çev. Regaip Minareci, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) anlattığı olayda, evlilik dışı hamile kaldığı çocuğu öldürmekle suçlanan genç kadın hakkındaki idam cezasını siyasi kimliğiyle onaylayan Goethe, “Faust”ta konuya bambaşka bir duyarlılıkla yaklaşır. Büyük sanatçı ve düşünürün, “Almanların en büyüğü”nün tüm hayatına yayılan ve “Faust”a da yansıyan bu ikilemi aslında çağının, yükselen modernitenin etkisi günümüz

Devamını Oku
10.11.2025
Mucize 102 yaşında

Böyle zamanlarda geçmişe dönüp bugünkünden çok daha ağır koşullar içinden düze çıkmayı bilmiş, hem memleketin ufkunu kaplayan sisi hem ileriye doğru koşmak isteyenleri engelleyen karanlığı yarıp geçmiş kurucu kuşağın mücadelesini, Kocatepe’den Afyon Ovası’na doğru bakarken sadece biraz sonra cereyan edecek o büyük muharebeyi değil, oradan geleceğe açılan yolu da gören çelik iradeli bir çift mavi gözü, o mucizeyi hatırlamak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
27.10.2025
Bir ödül töreninin ardından

Cumhuriyetin kurucu felsefesinin kültür alanındaki en önemli adımlarından biri tiyatro, opera, bale ve müzik alanlarında modern, kalıcı sanat kurumları yaratarak sanat sevgisini tüm yurt sathına yaymaktı.

Devamını Oku
13.10.2025
Işık, biraz daha ışık

O yıl Doğan Hoca’dan bir gün önce, 21 Eylül 2021’de tiyatro alanından çok değerli bir hocamızı, sevgili Prof. Dr. Hülya Nutku’yu hem de çok vakitsiz yitirmiştik.

Devamını Oku
22.09.2025
Hayatımdaki iki Güney

Gerçekçilik, içtenlik, hayatın sihrini, gizini yakalayıp onu kendi kişisel büyüsünü katarak yeniden yaratmak... Yılmaz Güney’in sinemasının da edebiyatının da en önemli özellikleridir bunlar.

Devamını Oku
08.09.2025
Eğitim ve sanat

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin üzerinde yükselmesi gereken dört sütunu, “mektep, iktisat, sanat, imar” diye sıralamıştı. Bu dört sütundan ikisini oluşturan “mektep” ve “sanat” maddelerine yakın tarih içinde bir arada bakıldığında, yani sanatta eğitim ve eğitimde sanat alanlarında nereden nereye geldiğimize bakıldığında umut verici bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz söylenemez.

Devamını Oku
18.08.2025
Altmış yıl önce altmış yıl sonra

İzmir’de tam anlamıyla “ağır, koyu bir sıcak” vardı. “Kerbela” oyunu 2 Ağustos tarihinde bir zamanların fuar alanı, günümüzün Kültürpark’ı içindeki açık hava tiyatrosunda oynanacağı için İzmir’deydim.

Devamını Oku
04.08.2025
Hatırlamak bir eylemdir

Ergin Yıldızoğlu, 7 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Faşizm ve kültür” başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı.

Devamını Oku
21.07.2025
‘Umutsuz çağın sesi’

'Medea-Material' Romanya'da köklü Sibiu Tiyatro festivalindeydi...

Devamını Oku
30.06.2025
Vahşi bir dünya

Vazgeçilmez dört elementten biri olan havayı yine paramparça ediyor bombalar, füzeler... Doğal yerinden koparılıp insanın elinde oyuncak olmuş ateş, gecenin karanlığını kızıla boyuyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Beyaz gecelerde Medea-Material

23-27 Mayıs tarihleri arasında, Dostoyevski’nin unutulmaz novellasının fonunu oluşturan St. Petersburg “beyaz geceler”indeydik.

Devamını Oku
02.06.2025
İyimserlik önyargısı

İyimserlik önyargısı

Devamını Oku
12.05.2025
Bir kez daha Kerbela

Bir kez daha Kerbela

Devamını Oku
28.04.2025
Bursa ve tiyatro Bursa...

Bursa ve tiyatro Bursa...

Devamını Oku
14.04.2025
Dünyayı sevgi kurtaracak

Dünyayı sevgi kurtaracak

Devamını Oku
31.03.2025
Sonrası gündüz

Sonrası gündüz

Devamını Oku
17.03.2025
Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Devamını Oku
03.03.2025
Tiyatroda eğitimin önemi

Tiyatroda eğitimin önemi

Devamını Oku
10.02.2025
Toplumsal çürüme ve sanat

Toplumsal çürüme ve sanat

Devamını Oku
27.01.2025
Ben bir veri bankasıyım!

Ben bir veri bankasıyım!

Devamını Oku
13.01.2025
Umarım gelen gideni aratmaz

Umarım gelen gideni aratmaz

Devamını Oku
23.12.2024
Bir ödülün düşündürdükleri

Bir ödülün düşündürdükleri

Devamını Oku
09.12.2024
Heiner Müller ile bir kez daha

Heiner Müller ile bir kez daha

Devamını Oku
25.11.2024
Buzdağının altı

Buzdağının altı

Devamını Oku
04.11.2024
Toplumsal çürüme

Toplumsal çürüme

Devamını Oku
21.10.2024
Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Devamını Oku
30.09.2024
'Keşke bir parti olsaydı...'

Yılmaz Güney’in bakışı

Devamını Oku
16.09.2024
Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Devamını Oku
02.09.2024
Issızlaşıyoruz

Issızlaşıyoruz

Devamını Oku
12.08.2024
Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Devamını Oku
29.07.2024
Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Devamını Oku
15.07.2024
Güvenilir olmanın sırrı

Güvenilir olmanın sırrı

Devamını Oku
24.06.2024
Bir döngü daha tamamlandı

Bir döngü daha tamamlandı

Devamını Oku
10.06.2024
Taşın ve tarihin büyüsü

Taşın ve tarihin büyüsü

Devamını Oku
27.05.2024
Cumhuriyet 100 yaşında

Cumhuriyet 100 yaşında

Devamını Oku
13.05.2024
‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

Devamını Oku
29.04.2024
Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Devamını Oku
15.04.2024
Dünya bir sahnedir

Dünya bir sahnedir

Devamını Oku
01.04.2024
On yıl sonra...

On yıl sonra...

Devamını Oku
18.03.2024