İnsan idrak ettiği ruha benzer
Ayşe Emel Mesci
Son Köşe Yazıları

İnsan idrak ettiği ruha benzer

24.11.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Aleksandr Puşkin, “dramatik büyünün titreştirdiği düş gücümüzün üç telinden” söz eder. Bunlar; gülme, acıma ve dehşettir. Vsevolod Meyerhold ise Charlie Chaplin ve Sergey Ayzenştayn’ı karşılaştırırken, her iki sinemacıda bu “üç tel”in ne denli ustalıkla kullanıldığına değindikten sonra, bir ayrım yapar: “Chaplin’de gülmece ve acımanın ön planda olduğunu, dehşetin gölgede kaldığını söyleyebiliriz oysa Ayzenştayn’da gülmece geri plana kayarken acıma ve dehşet öne çıkar.”

SARSINTI

Günümüzde, özellikle 20. yüzyıl sonundan itibaren yaygınlaşan ve son yıllarda kazandığı baş döndürücü ivmeyle adeta dünyanın çehresini değiştiren bir iletişim devrimiyle karşı karşıyayız. Bildiğimiz, tanıdığımız kültürel kodlar sarsılıyor, geçen yüzyılın ürünü olan ekonomik ve siyasal kabuller, kurumlar temellerinden çatırdıyor, ufukta sislerin arasında bir şeyler şekilleniyor ama onların ne olduğunu, bizi nasıl bir dünyaya doğru taşıyacaklarını, ne yönde evrileceklerini öngörmek olanaksız. Şimdiden birçok mesleğin, nesli tükenen veya insan tarafından tüketilen canlılar gibi, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu söyleniyor. Yapay zekânın engellenemez yükselişine otoriter ve popülist, yer yer faşist hareketlerin iktidara yürümeleri eşlik ediyor. Küresel anlamda sermayenin liderlik yapısı bile değişti. Söz konusu iletişim devriminde piyasada aslan payını kapan ve “teknoloji oligarkları” diye anılan çok küçük bir azınlık, kontrol ettikleri devasa finansal güç ve yükselen otoriter, faşist dalgaya verdikleri destekle, o iktidarlarla iç içe geçmiş yapılarıyla piramidin tepesine yerleşmiş durumdalar. Neoliberal ideoloji destekli küreselleşmenin, onun yarattığı dünya düzeninin sonuna gelinmesinden vb. daha derin bir değişim söz konusu sanki. Yeni iletişim teknolojileri ve sosyal medya aracılığıyla bilgi ve haber üretimi, erişimi sözde demokratikleşirken sahte ve yalan bilgi üretimi de aynı ölçüde kolaylaşıyor, yaygınlaşıyor. Yapay zekâ aracının devreye sokulması ve ona kültür evreninin deyim yerindeyse istila ettirilmesiyle yalanın yayılma hızı ve kapsamının daha önceki dönemlerle kıyaslanamayacak bir biçimde arttığı yazılıyor, söyleniyor. Bir zamanlar “Bilgi güçtür” denirdi, artık bu sözün yanına herhalde “Yalan bilgi önemli bir silahtır” deyişini de eklemek gerekecek.

ÖFKE VE KORKU

Yazının başında Puşkin’in “üç tel”inden söz etmiştim. Günümüzün sosyal medya zeminli “post-truth” dünyasında ise gülmenin/gülmecenin nitelik değiştirerek de olsa yerini korurken öfke ve korkunun öne çıktığını söylemek mümkün. Özlem Yüzak’ın sözleriyle ifade edecek olursam “Böylece ‘bilgi seli’ içinde gerçekler kolayca boğuluyor. Sosyal medya platformları öfke ve korku üreten içerikleri öne çıkarıyor.” (Herkese Bilim Teknoloji, 7 Kasım 2025.) Dolayısıyla bu üç tel artık renkleri giderek solan, “siyah-beyaz” yanı ağır basmaya başlayan, düşmanlaştırıcı, ötekileştirici bir algı evreninde titreşiyor.

Tüm bu olumsuzluklara karşın, inanılmaz miktarda veriyi inanılmaz bir hızla işleyen bir üretim potansiyelini yadsımak da Sanayi Devrimi’nin başlangıcında makineleri kırarak kurtulacaklarını sanan işçilerin durumunu çağrıştırıyor biraz. Peki onlar tamamen haksız mı çıktılar? Kaydedilen ilerlemelere, insan ömründeki ve hayat standartlarındaki yükselişe bakılacak olursa evet. Ama diğer yandan büyüyen eşitsizlik uçurumlarına, yaşanan teknoloji destekli katliamlara, dünyanın geldiği küresel felaket eşiğine bakacak olursak hayır. Acaba yarından bugüne bakacak olanlar yaşanan derin dönüşümün ardından gelen, anlamını ve yönünü henüz tam çözemediğimiz bu kaotik süreç konusunda ne düşünecekler, zamanın ruhunu nasıl değerlendirecekler? Goethe’nin bayıldığım bir repliği var, Yeryüzü Ruhu Faust’a (yani insana) söylüyor: “Sen bana değil, idrak ettiğin ruha benziyorsun!”

İlgili Konular: #Charlie Chaplin

Yazarın Son Yazıları

Uzun bir macera: ‘Faust’

Sevgili İlhan Selçuk 2004’te bir dergi kataloğu armağan etmişti. Değerli ressamımız Bilge Alkor’un kargalarıyla böyle tanıştım. Daha sonra tanışıklık, “Meleklerin ve Şeytanların Aynası” (2011) ile derinleşti. Uzunca bir süredir başucumda duran, dönüp dönüp baktığım, sonra “Belki bir gün” diyerek tekrar kenara koyduğum “Faust”, Alkor’un imge dünyasıyla farklı bir boyuta taşınmıştı.

Devamını Oku
08.12.2025
İnsan idrak ettiği ruha benzer

Aleksandr Puşkin, “dramatik büyünün titreştirdiği düş gücümüzün üç telinden” söz eder. Bunlar; gülme, acıma ve dehşettir. Vsevolod Meyerhold ise Charlie Chaplin ve Sergey Ayzenştayn’ı karşılaştırırken, her iki sinemacıda bu “üç tel”in ne denli ustalıkla kullanıldığına değindikten sonra, bir ayrım yapar: “Chaplin’de gülmece ve acımanın ön planda olduğunu, dehşetin gölgede kaldığını söyleyebiliriz oysa Ayzenştayn’da gülmece geri plana kayarken acıma ve dehşet öne çıkar.”

Devamını Oku
24.11.2025
Goethe: İkilem ve Deha

Büyük yazarın kendi yaşam sürecinin de derinlemesine nüfuz ettiği “Faust”un ilk bölümü ise, kendisinden önce Christopher Marlowe’un 16. yüzyıl sonunda oyunlaştırdığı (“Dr. Faustus”) ruhunu şeytana satan Faust efsanesinden yola çıkmakta ama bu bölümde Faust’un Mefistofeles ile macerası kadar, “ayarttığı” Gretchen’in trajedisi de göze çarpmaktadır. Goethe dahi sanatçı duyarlılığıyla içinde yaşadığı toplumun “mahalle baskısı”nı, ikiyüzlü ahlak kurallarını kendi siyasi ve toplumsal kimliğinin çok ilerisinde bir noktadan eleştirir. Viktor Glass’ın “Goethe’nin İnfazı” romanında (çev. Regaip Minareci, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) anlattığı olayda, evlilik dışı hamile kaldığı çocuğu öldürmekle suçlanan genç kadın hakkındaki idam cezasını siyasi kimliğiyle onaylayan Goethe, “Faust”ta konuya bambaşka bir duyarlılıkla yaklaşır. Büyük sanatçı ve düşünürün, “Almanların en büyüğü”nün tüm hayatına yayılan ve “Faust”a da yansıyan bu ikilemi aslında çağının, yükselen modernitenin etkisi günümüz

Devamını Oku
10.11.2025
Mucize 102 yaşında

Böyle zamanlarda geçmişe dönüp bugünkünden çok daha ağır koşullar içinden düze çıkmayı bilmiş, hem memleketin ufkunu kaplayan sisi hem ileriye doğru koşmak isteyenleri engelleyen karanlığı yarıp geçmiş kurucu kuşağın mücadelesini, Kocatepe’den Afyon Ovası’na doğru bakarken sadece biraz sonra cereyan edecek o büyük muharebeyi değil, oradan geleceğe açılan yolu da gören çelik iradeli bir çift mavi gözü, o mucizeyi hatırlamak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
27.10.2025
Bir ödül töreninin ardından

Cumhuriyetin kurucu felsefesinin kültür alanındaki en önemli adımlarından biri tiyatro, opera, bale ve müzik alanlarında modern, kalıcı sanat kurumları yaratarak sanat sevgisini tüm yurt sathına yaymaktı.

Devamını Oku
13.10.2025
Işık, biraz daha ışık

O yıl Doğan Hoca’dan bir gün önce, 21 Eylül 2021’de tiyatro alanından çok değerli bir hocamızı, sevgili Prof. Dr. Hülya Nutku’yu hem de çok vakitsiz yitirmiştik.

Devamını Oku
22.09.2025
Hayatımdaki iki Güney

Gerçekçilik, içtenlik, hayatın sihrini, gizini yakalayıp onu kendi kişisel büyüsünü katarak yeniden yaratmak... Yılmaz Güney’in sinemasının da edebiyatının da en önemli özellikleridir bunlar.

Devamını Oku
08.09.2025
Eğitim ve sanat

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin üzerinde yükselmesi gereken dört sütunu, “mektep, iktisat, sanat, imar” diye sıralamıştı. Bu dört sütundan ikisini oluşturan “mektep” ve “sanat” maddelerine yakın tarih içinde bir arada bakıldığında, yani sanatta eğitim ve eğitimde sanat alanlarında nereden nereye geldiğimize bakıldığında umut verici bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz söylenemez.

Devamını Oku
18.08.2025
Altmış yıl önce altmış yıl sonra

İzmir’de tam anlamıyla “ağır, koyu bir sıcak” vardı. “Kerbela” oyunu 2 Ağustos tarihinde bir zamanların fuar alanı, günümüzün Kültürpark’ı içindeki açık hava tiyatrosunda oynanacağı için İzmir’deydim.

Devamını Oku
04.08.2025
Hatırlamak bir eylemdir

Ergin Yıldızoğlu, 7 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Faşizm ve kültür” başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı.

Devamını Oku
21.07.2025
‘Umutsuz çağın sesi’

'Medea-Material' Romanya'da köklü Sibiu Tiyatro festivalindeydi...

Devamını Oku
30.06.2025
Vahşi bir dünya

Vazgeçilmez dört elementten biri olan havayı yine paramparça ediyor bombalar, füzeler... Doğal yerinden koparılıp insanın elinde oyuncak olmuş ateş, gecenin karanlığını kızıla boyuyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Beyaz gecelerde Medea-Material

23-27 Mayıs tarihleri arasında, Dostoyevski’nin unutulmaz novellasının fonunu oluşturan St. Petersburg “beyaz geceler”indeydik.

Devamını Oku
02.06.2025
İyimserlik önyargısı

İyimserlik önyargısı

Devamını Oku
12.05.2025
Bir kez daha Kerbela

Bir kez daha Kerbela

Devamını Oku
28.04.2025
Bursa ve tiyatro Bursa...

Bursa ve tiyatro Bursa...

Devamını Oku
14.04.2025
Dünyayı sevgi kurtaracak

Dünyayı sevgi kurtaracak

Devamını Oku
31.03.2025
Sonrası gündüz

Sonrası gündüz

Devamını Oku
17.03.2025
Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Devamını Oku
03.03.2025
Tiyatroda eğitimin önemi

Tiyatroda eğitimin önemi

Devamını Oku
10.02.2025
Toplumsal çürüme ve sanat

Toplumsal çürüme ve sanat

Devamını Oku
27.01.2025
Ben bir veri bankasıyım!

Ben bir veri bankasıyım!

Devamını Oku
13.01.2025
Umarım gelen gideni aratmaz

Umarım gelen gideni aratmaz

Devamını Oku
23.12.2024
Bir ödülün düşündürdükleri

Bir ödülün düşündürdükleri

Devamını Oku
09.12.2024
Heiner Müller ile bir kez daha

Heiner Müller ile bir kez daha

Devamını Oku
25.11.2024
Buzdağının altı

Buzdağının altı

Devamını Oku
04.11.2024
Toplumsal çürüme

Toplumsal çürüme

Devamını Oku
21.10.2024
Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Devamını Oku
30.09.2024
'Keşke bir parti olsaydı...'

Yılmaz Güney’in bakışı

Devamını Oku
16.09.2024
Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Devamını Oku
02.09.2024
Issızlaşıyoruz

Issızlaşıyoruz

Devamını Oku
12.08.2024
Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Devamını Oku
29.07.2024
Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Devamını Oku
15.07.2024
Güvenilir olmanın sırrı

Güvenilir olmanın sırrı

Devamını Oku
24.06.2024
Bir döngü daha tamamlandı

Bir döngü daha tamamlandı

Devamını Oku
10.06.2024
Taşın ve tarihin büyüsü

Taşın ve tarihin büyüsü

Devamını Oku
27.05.2024
Cumhuriyet 100 yaşında

Cumhuriyet 100 yaşında

Devamını Oku
13.05.2024
‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

Devamını Oku
29.04.2024
Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Devamını Oku
15.04.2024
Dünya bir sahnedir

Dünya bir sahnedir

Devamını Oku
01.04.2024