Elçin Poyrazlar

AB Ukrayna’yı sindirebilir mi?

06 Mart 2023 Pazartesi

Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye ile 2005’te başlattığı tam üyelik müzakerelerinin en önemli tartışmalarından biri AB’nin “nüfusu ve toprakları büyük” bir ülkeyi sindirip sindiremeyeceğiydi.

AB genişleme sürecini Brüksel’den takip ettiğim dönemde Avrupalı yetkililer “Eğer Türkiye üye olursa o zaman Ukrayna’yı da üye yapmamız gerekir” argümanını sıklıkla dile getiriyordu. Bu, Batılı başkentlerde Türkiye ve Ukrayna’nın, Avrupa’nın doğu sınırlarında iki tampon ülke olarak görüldüğü, AB’nin yörüngesinde tutulmaları gerektiği ancak hiçbir zaman AB kulübüne tam üye olamayacakları fikrinin bir yansımasıydı. 

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını elde eden ve stratejik hedefini “Avrupa’ya Dönüş” olarak belirleyen Ukrayna ile AB arasındaki resmi ilişkiler 1991’de AB-Ukrayna Deklarasyonu’nun kabul edilmesiyle başladı. Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgaliyle başlayan sürece kadar AB-Ukrayna ilişkileri çalkantılar, geri adımlar, yeniden yakınlaşmalarla topallayarak ilerlemişti. Rus ordusunun Kiev önlerine yaklaştığı 28 Şubat’ta, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski AB’ye resmen katılım başvurusu yaptı. Aynı yıl, 23 Haziran’daki AB liderler zirvesinde Ukrayna’ya aday ülke statüsü verildi. Doğu sınırlarında Rusya’ya karşı savaşan Ukrayna’ya adaylık sözü vererek askeri, mali ve siyasi açık desteğini gösteren AB şimdi bu hamlenin birliğe uzun vadede etkilerini tartışıyor.

‘Barış projesi’ tutmadı

Ukrayna’nın üyeliği AB’yi sadece askeri ve ekonomik anlamda değil kuruluş felsefesi anlamında da dönüştürecek potansiyele sahip. AB, Avrupa kıtasında bir daha asla savaşın yaşanmaması için bir barış projesi olarak başlatılmıştı. Kıtada, 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük çatışmada, Ukrayna bugün Rusya’ya karşı NATO sınırlarını ve Batı değerlerini koruyan ve Avrupa adına savaşan bir ülke olarak görülüyor. Bu, en başta barış projesinin başarıya ulaşmadığının işareti. 

Eğer bu savaştan galip çıkarsa AB’nin Ukrayna’yı siyasi, askeri ve ekonomik anlamda sahiplenmesi gerekiyor. Üstelik Avrupa, Rusya sınırına dayanmış bir birlikle Batı kanadının bundan sonraki süreçte askeri ve stratejik yapılanmasında kritik bir rol üstlenmiş oluyor. AB bugüne kadar Ukrayna’ya mali ve insani olarak 38 milyar Avro ve askeri olarak 12 milyar Avroluk destekte bulundu. Avrupa, Ukrayna için toplamda 54.9 milyar Avroluk bir fon ayırmış durumda. ABD ise Ukrayna’ya 44.3 milyarı askeri olmak üzere toplam 73.1 milyar Avro destek taahhüt etti. AB, ABD’den sonra Ukrayna’nın mali anlamda en büyük destekçisi. 

Avrupalılar Ukrayna’nın AB’ye üyeliğinin çok karmaşık, zorlu hatta bazı anlamlarda yıkıcı olacağının farkında. Ancak “Avrupa’nın savaşını yürüten” bir Ukrayna’nın üyeliğini reddetmenin siyasi olarak mümkün olmadığını düşünüyorlar. Ukrayna’nın olası tam üyeliği, Türkiye’nin AB üyelik tartışmalarını da beraberinde getirir. Belki de AB’nin bölgede öngörülemez konjonktüre ayak uydurması için sindirim sistemini değiştirmesi gerekiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları