Elçin Poyrazlar

Delikanlılar, zilliler ve vicdanı çürükler

31 Ağustos 2019 Cumartesi

 


Türkiye’nin en büyük bira üreticisi ‘Delikanlı Henry ve Zilli Sally’ adını verdikleri biraları yakın zamanda piyasaya sürdü. 


Dev şirketin camlı plazalarında yaşayan mağrur pazarlama yönetici takımı, bu ülkede cinsiyetçiliğin, kadına karşı nefret söylemine, söylemin psikolojik şiddete, oradan fiziksel şiddete ve neredeyse her zaman bu sarmalın sonunda kadın cinayetlerine neden olduğunu anlayamayacak kadar ‘korunaklı’ bir hayat yaşıyor olmalı. 


Türk Dil Kurumu’na göre zilli kelimesi ‘edepsiz, eli maşalı, şirret (kadın)’ anlamına geliyor. Delikanlı ifadesinin erkekleri olumlayan anlamını vermeye bile gerek yok. Türkçede bir kadını takdir etmek istiyorsanız başına erkeksi bir sözcük koymanız yeterli. ‘Erkek gibi kadın’, ‘Delikanlı bir abla’, ‘Harbi kadın’ vesaire. 

 

Bira şirketi sosyal medyada başlayan boykot çağrılarından ve trend topic olmasından sonra bu ürünün tanıtımda ‘hiciv’ kullanıldığını açıkladı. Bariz cinsiyetçiliği ‘hiciv’ olarak geçiştirmek ancak bu topraklara has bir kurnazlığa işaret edebilir. 

 

Aynı ürünün yurtdışındaki pazarlama yöneticileri o kadar ‘esprili’ olamadıkları için ‘Henry Hops’ (Henry Zıplar), ‘Say Hey Sally’ (Sally Merhaba De) şeklinde maskot karakterler yaratmışlar. 

 

Bu biralar için dünya piyasasında Türkiye’de gibi gerici bir pazarlama taktiği geliştirilseydi, en üst düzeydeki istifaları bugün dünya basınında okuyor olurduk. #MeToo hareketinin küresel düzeni sarstığı yeni bir dönemde Türkiye’deki kadınlara bu incelik bile layık görülmemiş. 

 

Bu bize cinsiyetçiliğin sağ, sol, liberal, marjinal, her cephede derin kökleri olduğunu bir kez daha yüzümüze vuruyor. Hatta büyük olasılıkla yurtdışı eğitimli, yabancı dil bilen büyük şirketlerin yönetici takımının bu cinsiyetçi dile, kültüre ve politikalara bilerek teslim olduklarını ispatlıyor. 

 

Eril dil kurumsal şirketlerde-kadın ya da erkek ağzında fark etmez-büyük oranda geçer akçe. Para ve terfinin iktidar kavgasında ana konu olduğu bir ortamda cinsiyetçilik bir hassasiyet unsuru değil, üstelik eski kafalı liberal ekonomik modelde bir pazarlama taktiği olarak rahatça kabul edilebiliyor. 

 

Diğer unsur da toplumsal körlük, kasıtlı vurdumduymazlık ve öğretilmiş çaresizlik. Kadın meselesi üçüncü sayfa haberi sınıfından çıkarılıp toplumun genelini ilgilendiren büyük bir sorun olarak ele alınmadığı sürece kadına taciz, ayrımcılık, şiddet katlanarak büyüyecek. 

 

Erkek şiddetiyle ölen kadınlar için hazırlanan anıtsayaca göre 2019 yılında hayatını kaybeden kadın sayısı 258 ve sayı her gün artıyor. 

 

Boğazından bıçaklanarak kızının gözleri önünde öldürülen Emine Bulut haberi ülkeyi kasıp kavururken, binlerce kadın erkeklerin şiddet tehdidi ve baskısı altında yaşarken, genç kızlar okullarda, üniversitelerde, işyerlerinde tacize ve tecavüze uğrarken ‘erkek birasına delikanlı’, ‘kadın birasına zilli’ demek en hafif anlatımla vicdansızlıktır. 

 

Biz kadınların işi çok zor. Çünkü sadece dev kurumlara, devletlere, hükümetlere, mahalle denilen açık hapishanelere, aile kısvesi altındaki düşmanlıklara, uçkurunu tutmayı beceremeyen patronlara, hacı hocalara, bıçkın kocalara, muktedirlere ve kadınlığını sevmeyi öğrenememiş kadınlara karşı mücadele etmemiz gerekiyor. 

 

Vicdanı çürük biri bize ‘zilli’ demiş. Öyle olsun. Biz intikam peşinde değiliz. O kafalarınızın içindeki pisliği kökünden temizleyecek kadın devranının peşindeyiz.

 

İletişim için: [email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları