Nermin Abadan-Unat bir Kutupyıldızı’dır

Nermin Abadan-Unat bir Kutupyıldızı’dır

21.09.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

BUGÜN:

Nermin Abadan Unat, daima doğru yönü gösteren ve asla sönmeyen bir Kutupyıldızı’dır.

Sadece benim değil, benim gibi binlerce öğrencisinin yolunu aydınlatmış ve hayatına yön vermiştir.

***

60 YIL ÖNCE:

Nermin Abadan-Unat ile Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin ikinci sınıfında tanıştım.

Birdenbire karşımda “tüm dünyadan haberi olan ve her an öğrendiği yeni bilgileri, sıcağı sıcağına öğrencileri ile paylaşan”, genç, dinamik, “yürüyen kütüphane gibi” bir hoca buldum.

Aslında hocalarımız arasında Bahri Savcı gibi, Seha Meray gibi, Fikret Arık gibi, Tahsin Bekir Balta gibi, Sadun Aren gibi, Besim Üstünel gibi, uluslararası ünde ve önemde isimler vardı.

Onların hepsinden asla ve asla sadece bilgi değil, kendilerinin de üzerinde durdukları ve her derste özellikle vurguladıkları gibi, öğrettikleri disiplin alanıyla ilgili yöntem, yani düşünme metotları öğrendim.

İşte her biri ayrı bir değer olan ve alanlarında gerçekten önde gelen bilim insanları olan bu hocalar arasında Nermin Hoca, öğrenciye yakınlığı, okuduğu son makaleyi, büyük bir heyecanla sıcağı sıcağına öğrencileriyle paylaşmasıyla ayrı bir yere sahipti.

Bize hocalık yaptığı sırada Türkiye’deki “Kamuoyu yoklamaları” konusunda da hem kuramsal olarak öncülük ediyor hem de bu araştırmaların Türkiye’de yerleşmesine uygulamalı olarak katkılarda bulunuyordu.

Şimdi pek kimse anımsamıyor ama Türkiye’de siyasal alandaki ilk “bilimsel kamuoyu yoklamalarını” Nermin Abadan yapmış ve sonuçlarını gazetelerde yayımlayarak konuya tüm toplumun dikkatini çekmişti.

Yirmi yıl sonra, 1980 darbesi ile yönetime el koyan askerlerin ve YÖK’ün uygulamalarını protesto etmek için üniversite hocalığından istifamı izleyen dönemde, bir süre bu alanda çalışarak hayatımı kazanacağımdan o zamanlar hiç haberim yoktu tabii.

Bir özelliği daha vardı Nermin Hanım’ın:

Her dersinde, mutlaka yaşamın ayrılmaz bir parçası saydığı sanat ve edebiyat konuları üzerinde durur, bu alanlardaki kuramsal bilgilerle birlikte son gelişmeleri ve eğilimleri de bizlere aktarırdı.

Sınavlardan önce öğrencilerime genellikle Yahya Kemal’den şiirler okuma davranışımı da onun bu yaklaşımına borçluyum.

Ders yılı sonunda, en yüksek not alan ve derse katılımda başarı gösteren öğrencilerine kitap armağan ederdi Nermin Abadan.

Yüreğindeki engin insan sevgisini, öğrencilerine karşı duyduğu büyük aşkı dışa vurduğu bir eylemdi bu kitap armağanları.

***

20 YIL ÖNCE:

Şu satırları yazarken, önümde Fernando Puma tarafından derlenmiş, “The Falcon’s Wing Press” yayınevi tarafından yayımlanmış “7 Arts” adlı kitap duruyor.

Ben sınıfın en yüksek not alan öğrencilerinden olamamıştım ne yazık ki.

Ama Nermin Hanım, en yüksek not alan öğrencilere kitap armağanlarını verdikten sonra, “Tartışmalara katılma açısından en parlak öğrencim Emre’ye” diyerek bana da bu kitabı vermişti.

17 Mayıs 1961 tarihinde imzaladığı kitabı, “Kardeşim Emre Kongar’a, geniş dünya görüşünü biraz daha açsın diye, ikinci sınıf anısı olarak, iyi dileklerle” diye yazarak vermiş.

Bugün gerek bilimsel konularda gerekse edebiyat ve deneme alanlarında yazdıklarım, okurlarım için küçük de olsa bir anlam ifade edebiliyorsa, verdiğim dersler bazı öğrencilerimin kafalarında ve gönüllerinde çok küçük de olsa yeni kıvılcımların oluşmasına yol açabiliyorsa, bunu aileme, bütün hocalarıma ve özellikle Nermin Abadan’a borçluyum.

***

ON YIL ÖNCE:

“HAYATINI SEÇEN KADIN” 90 YAŞINDA

Bu gece bir kadının, olağanüstü bir kadının doksanıncı yaşı kutlanıyor:

Prof. Dr. Nermin Abadan-Unat’ın!

“Hayatını Seçen Kadın” nitelemesi Sedef Kabaş’ın Nermin Hoca ile yaptığı nehir söyleşinin kitap adı.

Bugün hâlâ geçerli olan “Kamuoyu liderleri” kavramını, “İki aşamalı haberleşme kuramını”, “İletişimde seçicilik” gibi önemli süreçleri ilk kez ondan duydum ve öğrendim.

Yurtdışına giden işçiler üzerine yaptığı öncü araştırmalar bugün bile geçerlidir.

Sedef Kabaş’ın kitabının girişindeki şu satırlar Nermin Abadan’ın neden “Hayatını Seçen Kadın” diye anıldığını çok iyi anlatıyor:

“Evsiz barksız, sahipsiz bir gençlik yaşadı.

14 yaşında Türkçe bilmeksizin, tek başına Türkiye’ye geldi.

Dilini, milletini, yurdunu kendi seçti.

Kendi yaşamını kendi çabasıyla kurdu.

Almanca, İngilizce, Fransızca, Macarca dillerini konuştu ama sonradan öğrendiği Türkçe ile gazetecilik, avukatlık ve hocalık yaptı.”

Yüzüncü yaşını da aynı sağlıklı zihni ve bedeni ile idrak etmek dileğiyle, Nermin Hoca’nın doksanıncı yaşını kutluyorum.

***

BUGÜN:

Sevgili Hocam ben de yaklaşık bir ay sonra 80’ime basıyorum.

Size baktığımda, sizi dinlediğimde, sizi okuduğumda, sizinle yaşadığımız o güzel, bilim ve umut dolu günleri anımsıyor, sizden aldığım umut ve enerjiyle kendimi hâlâ 20 yaşımda hissediyorum.

Dilerim, 90. yaş günümden de bir ay kadar önce sizin 110. yaşınız için yeni bir yazı kaleme almak fırsatını yakalayabilirim.

Yazarın Son Yazıları

Tarihi geri götürmek olanaklı değildir!

Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği için bir Kürt Devleti kurmak isteyen ve bu nedenle Suriye’de, Terörist Radikal İslam’la uzlaşan ABD, Çağdaş bir Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de, İktidarla el ele, Suriye gibi Orta Çağ’a, dinler, mezhepler ve aşiretler bazında örgütlenmiş olan Merkezi Feodal bir yapıya geri götürmek istiyor!

Devamını Oku
14.12.2025
Devlet çökertildi ama yenisi kurulamadı (7)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı yapmasından sonra, geçen hafta başında yazmaya başladığım yazıların yedincisi.

Devamını Oku
12.12.2025
Stockholm sendromunun kaynağı (6)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, HDP’li ve onun devamı olan DEM Partili politikacılar ve belediye başkanları görevlerinden alınır ve bazıları hapse atılırken, DEM Parti’nin “Süreç” bağlamında iktidara destek vermesindeki çelişkiyi vurgulamak için zekice dile getirdiği “Stockholm Sendromu”, Türkçemizin bütün çarpıcı güzelliğiyle, “Celladına âşık olmak” biçiminde ifade edilen bir durumdur.

Devamını Oku
11.12.2025
Açılım, Stockholm sendromu ve toplumsal şok (5)

İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025