İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde kanunsuzluk varmış!
Kim vermiş bu kararı?
Demokratik rejimin, mühürsüz oylarla kanunsuzlukla değişmesine olanak sağlayan Yüksek Saray Kurulu vermiş...
O kurulun çoğunluğunu kimler oluşturuyor?
Kanunsuzluk ile reis seçilmişin isteği üzerine, kanunsuzlukla yeniden atadığı kanunsuz üyeleri oluşturuyor.
Anımsayınız... Yüksek Saray Kurulu’nun başkanı, mezun olduğu imam okulunda konuşmuştu: “Hep horlandık. Hamt olsun bugün bu yerlere geldik. Ezan sesi geldiğinde camiye giden yönetici istemediler. Sıkıntı buradaydı. Bu nedenle imam hatip ruhu ayakta.”
Bugün hamt ettiği nedir?
Saraydaki imam okulu mezununun kanunsuzluk düzeni!

Mimar ve muhafız
MHP’nin sarayın gölgesindeki başkanı diyor ki:
“Cumhur İttifakı istikbalin mimarı, istiklalin muhafızı olacaktır.”
İstikbal belli:
Demokrasinin tümüyle rafa kaldırılması.
İstiklale gelince...
Türkiye’nin güney sınırında Suriye’den gelecek olası füze saldırıları için İspanya ve İtalya’nın füze bataryaları konuşlandırılmış.
Türk topraklarının üzerinde yabancıların erken uyarı ve gözlem uçakları uçuyor.
Malatya Kürecik’e yabancılar füze savunma radarı kondurmuşlar.
Cumhurun başı olduğunu söyleyen saraydaki AKP’liyse, Türkiye’nin bağımsızlığının belgesi Lozan Antlaşması’nı kötülemeyi marifet sayıyor.
Kısacası; dikta mimarı, elin muhafızlığını yapıyor.

Boşuna debelenme
Kişiye özel anayasa değişikliği ile başımıza oturanın, yetmez ama evetçilerin anayasası ile kurgulanmış hukuksuzluğun son noktasındayız.
Okla yayla oynayan Bilal oğlan, damat Berat paşa ile şaşalı saltanat boşuna debeleniyor.
23 Haziran’da, İstanbul’un dağlarında da çiçekler açacak!

Direncin konseri
Uğur Mumcu’nun anısına geçen hafta verilen görkemli konser; bu ülkenin 100 yıla dayanan aydınlanmacı, insancı, uygar, atılımcı yanının törpülenemeyeceğinin kanıtıydı.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonu’nu dolduran yurttaşlar, dakikalar süren alkışlarla az önce kendilerini bilinçli bir duygu ve gözyaşı seline boğan şef Rengim Gökmen’i, “Sakıncalı Piyade”nin bestecisi Hasan Uçarsu ile “Uğur Mumcu Kantatı”nı Türkiye’nin sanatsal hazinesine kazandıran Turgay Erdener’i, orkestra ve koro sanatçılarını sevgiyle, gönül borcuyla kucaklıyorlardı.
Kantatın son bölümündeki “Halk çocukları ile uyan Gazi Kemal uyan” sözlerinin soprano ve tenorların ulu, arı seslenişleriyle yaratılan titreşim ve duygudaşlık, salonda bir sessiz ırmak gibi halk kaynağından beslenerek çağlayan iyi insanlar topluluğunun tüm yaralarına merhem oluyordu.
Çünkü onlar, bu sözler ile sanat yaratısının yürekte sezdirdiği yüceliğin; kendileri, aileleri, torunları ve bu aziz yurt için ne denli anlamlı, özlem dolu olduğunu ruhlarının ta derinliğinde duyumsuyorlardı.
Çekilen acılar karşısında direnç, umut ve umardı o günkü konser.