Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Özgen Acar'ın başarısı
ABD’de geçen ay “Loot” (Yağma) adlı bir kitap yayımlandı. Kitabın yazarı Sharon Waxman; Türkiye, Mısır, Yunanistan ve İtalya’daki tarihsel miras kaçakçılığı konusunda yetkililer ile konuşmuş ve yerel müzelerde incelemeler yapmış. Araştırmasını ABD müzelerinde de gerçekleştiren Waxman, kitabının bir bölümünü “Lidya Hazinesinin Peşinde” başlığı altında Karun hazinesinin kaçırılış, bulunuş ve geri getiriliş öyküsüne ayırmış. Kitabın bu bölümü, değerli gazetecilik ustam Özgen Acar’ın çeyrek yüzyıl süren soruşturma ve araştırmasının övgüsünü kapsıyor. Waxman, Acar’ın yalnız Karun hazinesi değil, pek çok kaçak eserin Türkiye’ye kazandırılmasının mimarı olduğunu da aktarıyor kitabında. Acar’ın anlattıklarına dayanarak, Türkiye’nin eşsiz tarihsel, kültürel, dinsel miras zenginliğini de okurlarına tanıtıyor. Karun hazinesinin ünlü parçası altın “Kanatlı Denizatı” broşunun çalındığını öğrendiğinde Acar’ın günlerce uyumadığını, hazinenin sergilendiği Uşak Müzesi’nin bakımsızlığını da eleştiriyor.
Kitap piyasaya çıkmadan önce, ABD’nin ünlü bilim ve sanat kurumu Smithsonian Enstitüsü de geçen kasım ayında yalnızca Acar ile ilgili bölümünün geniş bir özetini okurlarına sunmuş...
Kitabın uluslararası alanda yarattığı etkiye gelince... Şu küçücük olayı anlatmak yeterli sanırım:
Bir Fransız, Özgen Acar’ın eşi İnci Acar’ın Cenevre’de görev yaptığını okuduğu kitaptan öğrenince kendisine telefon ediyor. Ancak İnci Acar’ın artık Dubai’de görev yaptığının söylenmesi üzerine kendisine orada ulaşıyor ve eşinin telefon numarasını istiyor. Fransız, Özgen Acar’ı telefonla aradığında, ailesine ait bazı tabloların çalındığını aktarıp yardım istiyor:
“Acaba benim çalınan tablolarımı da bulabilir misiniz?”
Sandık nöbeti için
Tüketici Hakları Derneği’nin geçtiğimiz günlerde düzenlediği “Ankara’da Belediye Hizmetleri Sempozyumu”nda yurttaş Hüseyin Yıldırım’ın soru-yanıt kısmında söyledikleri, hem bir haber, hem de ders niteliğindeydi:
“22 Temmuz seçimlerinde Çankaya bölgesinde CHP sandık görevlisiydim. CHP’nin sandıklara sahip çıkmadığını bir tarafa bırakıyorum Çankaya Kaymakamlığı’na torba içindeki oy pusulalarını teslim için binlerce kişi beklerken, daha oy pusulaları teslim edilmeden te-levizyonlarda ‘Çankaya bölgesinde oyların yüzde 90’ı sayıldı, resmi olmayan kesin sonuçlara göre AKP oyların yüzde 47’sini aldı’ deniyordu. Teslim edilmemiş oylar ortadayken bu nasıl açıklanabilir? 22 Temmuz seçimleri kesin olarak hilelidir. Kimse bu konuda bir araştırma yapmadı, ilgilenmedi. Önümüzdeki yerel seçimlerde aynı oyunun oynanacağı Türkiye halkının tamamen şeriat düzenine teslim edileceğini düşünüyorum.”
Bu önemli vurguya sempozyumdaki konuşmacılardan Prof. Dr. Birgül Ayman Güler’in sunduğu katkı da çok önemliydi:
“Seçim sürecinde adalet, dürüstlük ve güven istiyoruz. Bu kuşkuyu duyup izlemesini ve soruşturmasını yapması için üyesi olduğumuz ya da kendimize yakın hissettiğimiz siyasal partileri işin başına geçmeye davet edelim. Bence bunun hesabı herkesten sorulmalı; ama öncelikle dönüp o seçim sürecine girmiş muhtemelen benim, sizin, onun oyunu almış o partilere ‘Görevini ihmal ettin’ deme cesaretimiz olmalı.
Siyasal partilerin ilçe-il örgütleri fazla rahat görünüyorlar. Artık koşmayı, demokratik kitle örgütlerinin fedakâr çalışmalarından yararlanmak yerine onlara önderlik edecek güç ve önderlik yeteneğini sergilemeyi başarmaları gerekiyor. Bu, günümüzde dernek-vakıf-platform sistemi içinde yapılan gurur verici çalışmaları çeşitli siyasal araçlarla baskı altına almış bir siyasal iktidar karşısında, tüm yönleriyle bir zorunluluk haline gelmiş bulunuyor. ‘Ben, yurttaş olarak ne yapabilirim’ diye soran arkadaşlarıma, ‘Siyasal partilere görev ve sorumluluklarını yerine getirmeleri gerektiğini hatırlatın’ demek, sanırım sandık başında nöbete geçin demekten daha anlamlı olur. Çünkü sandık nöbeti, ancak örgütlü olarak gerçekleştirilebilir işlerden biridir.”
Ne Gibi?
Her şey siyah ya da beyaz olarak görülebilir mi? Gri alanlar yok mudur hiç?
Söz gelimi; kimine bakarsan, Ergenekon, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak için kullanılıyor. Kimine bakarsan, TSK bünyesinde uygun görülen bir tasfiye için... “Her ikisi için de” diyene bile rastladık.
Karışık gibi gözüküyor, ama değil. Yakın tarihi, ne bileyim, örneğin 12 Mart’ı bilenler için hiç değil...
Cesur
Cesur yürek Davos’ta kükremiş!
Birkaç yıl önce Amerikan Yahudi Kongresi’nden “Cesaret Ödülü” alan dünyadaki tek Müslüman cesur yürek var ya, işte o...
Bana ne, cesaret veren düşünsün.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- AFAD duyurdu: Ege Denizi'nde korkutan deprem!
- Premier Lig'den Arda'ya çılgın teklif!
- Kurultay sonrası üst düzey istifa
- Ahmet Ercan'dan sabaha karşı 'deprem' mesajı
- Çağlayan'da 'Erdoğan' ve 'Deccal' krizi
- Özel-Erdoğan görüşmesinin tarihi netleşti
- Ali Yerlikaya'dan '1 Mayıs' açıklaması
- İYİ Parti'de yeni dönem istifalarla başladı
- Ankara’nın diğer yarısı da oğlu ve gelininmiş!
- 'Kameralar karşısında ilan etmiştir'