Yöresel ürün adlarına şenlik ya da festival yapma, pazarın büyüğünü kurup, eğlenceler düzenleyip ahaliyi birkaç gün eğlendirmekten ibaret oldu. Hatta oralının kültürel durumuna göre düşünülmeyince civar muhitlerden merak edenlerin meydanlara doluşup yerlisinin evden çıkmadığı günler halini aldı. Tek bir soru soralım tüm kamu ve belediye kültür müdürlüğü emekçilerine ve böylece çok daha yol alırız: “Kültür nedir?”
Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi (DMKİ), memleketten çıkıp okumuş, iş yaşamlarında başarılı olmuş, “dışarıda” kökleşip gözleri duygusal şekilde şehrine bakanların bir araya gelip, prensiplerde anlaşarak topraklarına su getirmeleri gibi bir oluşum. Bu ülkenin tarihi, aslında kişisel başarılar tarihidir ve iki kişinin dahi birlikte bir iş yapması şüpheyle karşılanır ya, DMKİ’nin değeri işte bu nedenle, yani bir araya, bir iyi amaç için gelmişlerin nadir örneğini teşkil ettiği için ayrıcalıklı nitelikte… Davet ettikleriyle ilin çeşitli yerlerine 6-7 Eylül’de yaptıkları kültürel gezi, bir şehre kısa zamanda şaşkınlık ve hayranlıkla yaklaşmanın iyi örneğiydi. Payımıza düşenin Taşköprü kökenli soprano Oya Ergün solistliğindeki konser olacağını düşünmüştük. (Kutlarız) Bizi bekleyen bambaşka bir şeymiş: 120 yıl önce Kastamonu’da Taşköprülü marangoz Mehmet usta tarafından imal edilen piyanolar konusu.
CARLO’NUN PİYANOSU
1900’lü yılların başında İtalyan yol müteahhidi Carlo buralarda çalışıyor. Evine gelen marangoz piyanoyla karşılaşıyor. Carlo, bu ilgiye cevaben çalgının planlarını bulup kendisine iletiyor. Hadi diyelim ağacını, keçesini buldunuz. Yahu küçük çekiçleri, telleri, burguları nereden temin ettiniz? (Demek istenince bulunuyor.) Üretilen piyanolar dikkat çekiyor, dönemin Kastamonu Valisi Enis Paşa belli ki sarayda taltif için II. Abdülhamit’e ve hatta Alman Kralı II. Wilhelm’e birer tane yapılıp gönderilmesini sağlıyor.
Mehmet usta’yı piyano yapımı için yüreklendiren müteahhit Carlo, Kastamonu Sanayi Mektebi öğrencileri için de müzik topluluğunda çalsınlar diye nota getirmiş, belgesi var. (Belli ki pek yerinde durmuyor.) Zira bu notaların uygun olup olmadığı dahi belgeye yansımış. Buna göre, 1907 yılı civarında ya da sonrasında ülkemize (Bahriye orkestraları için) İstanbul’a getirtilen notalardan daha eski tarihte Kastamonu’ya nota geldiği anlaşılıyor.
Taşköprülü Mehmet ustanın yaptığı iki piyano, şehrin iki müzesinde ve çalışmaz halde… Folklor araştırmacılığının duayeni Süleyman Şenel’in işaret ettiği Yıldız Sarayı’ndaki piyanoyu bir kent müzesi yetkilisi gördüğünü söylüyor. Almanya’dakinin ise akıbeti bilinmiyor. Bu piyanolardan birinin bir yüreklinin desteğiyle titizlikle restore ettirilmesi, AKM gibi ülkenin en önemli kültür merkezlerinden birinde belli zamanlarda çalınması ne harika olur! (İlk konserinde dinleyenleri arasında olmak temennisiyle.) Tamamen gün yüzüne çıkarmak için aynı yüreklerin çoğalması beklenen Pompeiopolis gibi “Kastamonu piyanosu”nun da yüzüne bakılmasına ihtiyacı var.
120 YIL ÖNCE
La’dan başlayıp Do’da biten Batı üretimi piyanolara rakip, Re’de başlayıp Mi’de biten “Kastamonu piyanosu”nu düşünelim. Bazı çalgılar, üretildikleri şehirlerle anılır, ustalarıyla değil! Biz, 120 yıl önce “Kastamonu piyanosu” markasını kaçırmışız. Hayal edelim: 40 yıl sonrası aynı şehirde üretime başlayan Tekeli bağlamaları yanında Taşköprülü Mehmet usta piyanolarıyla şehrin dünyaya açıldığını…
Şimdi durum ne peki? Taşköprü’de duvar piyanosuyla konser verileceği zaman akordör kilometrelerce uzaktan geliyor. İstiklâl Marşı’nın bestecisi Osman Zeki Üngör’ün Araçlı hemşehrisi olduğunu bilmeyen ahalinin bazı konser veren şarkıcılara “Ne alaka” dediği sarımsak festivali her yıl düzenleniyor. Kuyu kebabı, çekme helva, mantar turşusu pek güzel yapılıyor. Bir yenilikçi (uçurtmalarını özgürce gökyüzünde gezdirircesine) üretmeyi başardığı kokusuz “kara sarımsağı” ile beğeni topluyor, diğerleri bildiklerinden şaşmadan (eh akademi de arabulucu veya öncü olmadığından) “Olmaz öyle iş” demeyi sürdürüyor. 120 yılda piyano üretiminden akortçusu olmayan hale dönüşen şehirde bunlar arasında bir soru, DMKİ sayesinde yeniden değer buluyor: “Kültür nedir?” (ersin@muzikoloji.org)