Üniversite ve Yüksek Okullar Spor Haftası’nda eskrimde hem flöre hem de kılıç müsabakalarında şampiyon 23 yaşındaki konservatuvarlı... Aynı yıl TRT’nin halk müziği derlemelerinde Burdur araştırmacısı... Ankara’nın biricik Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) için ve ülkemizde tiyatro müziğinin melodi gücü olan bestecisi... İstanbul ve Kocaeli’deki öğrencilerinin önce bela okuduğu, sonra mezuniyetlerinde dua ettiği isim... O, 1 Mayıs’ın unutulmaz bestecisi: Sarper Özsan.
USTALARIN ÖĞRENCİSİ
Henüz Füze Kulübü kurulduğu sıralarda (doğduğu) Bandırma’dan Ankara’ya gitmiş ve mandolinle adım attığı müzikte, bestecilik öğrenimi esnasında eşsiz melodiler bulmaya başlamıştı. Ankara Devlet Konservatuvarı’nda (ADK) Necil Kazım Akses, İlhan Usmanbaş, Selçuk Gündemir, Tulga Cetiz, Metin Öğüt, Gülay Uğurata, Kemal İlerici ve Adnan Saygun’un öğrencisi olmuştu. Eskrimde belki milli sporcu olabilecekken “Kariyerime halel gelmesin” diye düşünmeden, askerden dönen Muammer Sun’un ADK’deki kadrosuna verilmemesine istinaden; konservatuvar müdürüyle karşılıklı sevgiyi incitmeyecek incelikle ve Gürer Aykal ile birlikte yemekhane protestosunu başlatmış, küçüklerini bu işe karıştırmamıştı. Kimseden bir beklentiyle değil, kendi tepkisine odaklanmaya o yıllarda başlamıştı.
Koro ağırlıklı eserler yazmaya koyuldu, 1970’lerin başında TRT’de çalışmaya başladı. 1971’de tutuklandı. Ekim 1972’de 3. Sıkıyönetim Mahkemesi’nde askeri savcı, siyasi gerekçelerle 15 yıla kadar ağır hapsini istedi. 20 aylık süre sonrasında salıverildi. Koğuş arkadaşlarıyla bağlamaya, Anadolu’nun müziğine yaklaştı, İlerici’nin dörtlü armonisi sistemini başka gözle inceledi. 1973’te İstanbul Devlet Konservatuvarı (İDK) kadrosuna alındı.
GÖZBEBEĞI VE BİRİCİK AST...
Münir Caner’in “Ayyar Hamza” oyunu, Erden Kıral’ın çektiği “Bereketli Topraklar Üzerine” filmi öncesinde sahne müziği ile söyleşisi, 1970’lerde AST ile başladı. Altan Erkekli şöyle aktarıyor: “AST; 1963’te Asaf Çiğiltepe’nin emekleriyle kurulan, ülkemiz devrimci mücadelesine sahneden, ‘emeğin en yüce değer’ olduğunu anlatarak, hayatı paylaşarak, savaşsız ve sömürüsüz bir dünyanın bizden sonra gelecek kuşaklara aktarmamız ilkesiyle perde açarak, ülkenin ilklerini gerçekleştirmiş bir tiyatronun yaşam felsefesidir. Maksim Gorki’nin ‘Ana’ romanından Bertolt Brecht’in oyunlaştırdığı aynı adlı eserde, bugün 1 Mayıs alanlarında coşkuyla söylediğimiz Sarper ağabeyin bestesi, ‘Türkiye emekçi sınıfının bir simgesi’, ‘onurlu mücadelenin unutulmazı’ olarak sahiden alanlara bir coşkun nehir gibi çağlamış ve sonsuza kadar onurla söylenecek bir marş olmuştur. Yaşasın 1 Mayıs! Işıklarda uyu Sarper Özsan!”
MARŞIN HİKAYESİ
Düşünün; Brecht metinde “Burada marş söylenecek” notu düşüyor, Sarper Özsan söz yazıp “1 Mayıs Marşı” besteliyor, AST’yi izleyen herkesin aklına işleniyor, onlarla çoğalıyor ve tiyatrodan alanlara taşıyor. İlteriş Sun’un çalışkan, disiplinli ve bilgili tanımlamasına ek olarak Özsan için ADK’den dönem ve Yüksek Öğrenim Derneği’nden arkadaşı Mesut İktu, “Aydınlık bir kişilikti” ifadesini ekliyor. Müjgan Özçay; eğitimciliği zevkle yaptığını, beste yaparken fazla titizlendiğini, öğrencilerine düşkün ve enerjik bir müzik insanı olduğunu hatırlatıyor. İDK’de öğretmen iken sırt çantası, karakteristik saçlarıyla iskelede veya otobüs durağında belki gördüğünüz... (1978’de Prof. Bedri Karafakioğlu’nun cenazesinden dönüşünde “Devrimci Halkın Yolu” grubundan olduklarını iddia edenlerin de Yıldız yokuşunda Kışlaönü durağında bulup yaraladığı...) Söze müzikle güç katan, müziğe sözün özünü yansıtan besteci; öğrencilerin baş belası görebileceği kadar peşlerine solfejde, armonide müziğin temelini iyi öğrensinler diye düşen, her mezunun “iyi ki” ile ondan aldıklarını minnetle itiraf ettiği bir eğitimci, Ruhi Su’dan sonra Dostlar Korosu’nu emanet alıp 1991’e kadar şeflik bayrağını taşıyan emekçi, “walkman”in yol açtığı duyma bozukluklarına kafa yorup toplumu uyaran, Atatürk’ün ve Cumhuriyetin müzik anlayışını anlatan, emeği ancak özel araştırmayla ortaya konulabilecek kadar geniş, derin ve önemli, mütevazı, nitelikli, dert vermez ve anlatmaz, yılmaz bir insandır; Sarper Özsan. 19 Aralık 2022’de sonsuzluğa göç etse de unutulmaz, 1 Mayıslarda alanlarda ismi haykırılası değerdedir.