Konuk Yazarlar

Zehra İpşiroğlu - Bir denge ustası

05 Ağustos 2024 Pazartesi

GENCO sahnede: Galileo, Şvakyk, Puntila, Übü, Azdak, Sokrates, Can, Oyuncu, Marx, Habeş İmparatoru Haile Selassie… Belleklerde unutulmaz izler bırakan Bir Delinin Hatıra Defteri’nden Marx’ın Dönüşü‘ne değin izleyiciyi sürüp götüren nice büyük rol… Genco oyuncu, dramaturg ve yönetmen; Nâzım Hikmet’in İnsanları’ndan Sivas Acı’sına değin toplumsal belleğimize yerleşen nice unutulmaz çalışma…. Her oyun yaşanılan dönemle yeni bir hesaplaşma, her oyun düşünmeye, eleştirmeye, direnmeye bir çağrı, her oyun toplumsal duyarlılığın ürünü, sorgulayıcı, kışkırtıcı, vurucu… Baskılı dönemlerde aydının işlevi nedir, ne olmalı? (Galileo Galilei, Yalınayak Sokrates, Buruk Ezgi), Baskı ve şiddet nedir, nasıl ortaya çıkıyor, hangi güçler tarafından nasıl besleniyor? (Rosenbergler Ölmemeli, Soruşturma, Bir takım Azizlikler, Kundakcı’lar, Sivas 93) ya umut, hala varsa nerede ve nasıl? (Marx’ın Dönüşü)… Çözüm yok, sadece sorular var, arayış var, yaşanılanların ardındakini görme, anlama, anlamlandırma arayışı… Bu arayış haftalarca, aylarca, kimi kez de uzun aralarla yıllarca süren uzun ve çetrefilli bir çalışmanın ürünü. Oyunları, rolleri özenle seçme, bugünün gözüyle yeniden okuma, yorumlama ve usta bir oyunculuğun ışığında onlara yepyeni bir anlam ve yaşam kazandırma… Benim açımdan Genco’yla aynı zaman dilimini paylaşma, yalnız izleyici olarak değil, hem eski bir dost hem de tiyatronun içinden biri olarak yıllardır onun tiyatrosunun mutfağında gezinme, pişirdiği yemeklerden tatma, kimi kez de dramaturji çalışmalarıyla oyunlarında etkin yer alma ne büyük bir şanstı.

TİYATROYU SEVDİRDİ

Altmışlı yılların sonlarına doğru, daha ilk gençlik yıllarımda tiyatronun tadına Genco’yla vardım, tiyatroyu onunla sevdim. Aradan geçen yıllar içinde giderek büyüyen dostluğumuz tiyatroyla pişti, tiyatroyla yoğruldu. Tiyatroyu Gencosuz, Genco’yu tiyatrosuz düşünemiyorum bile. Tiyatro ve Genco yaşamıma yön verdiler ve bana çok ama çok şey kattılar. Tiyatro bizim ortak yaşam alanımız, bu alanda paylaşılan, yaşanılan öyle çok şey oldu ki...

Ben Genco’yu durağanlıkla devingenlik arasında gidip gelen inanılmaz bir denge ustası olarak görüyorum... Durağan, çünkü insanların bukalemun gibi değiştikleri çalkantılı bir ortamda hiç ödün vermeyen sağlam duruşu hep haksızlığa uğrayandan, ezilenden yana. Devingen, çünkü antenleri dış dünyaya öylesine açık ki birbirinden çok farklı roller ve oyunlarla izleyiciyi kimi kez güldürerek kimi kez de ağlatarak ama her zaman ve her zaman düşündürerek bugünü yakalamayı başarabiliyor. Cumhuriyet kuşağından günümüz genç kuşağına kadar onca farklı kuşaktan ve sosyal katmandan gelen izleyiciye ulaşabilmesi başka nasıl açıklanabilir? Kültür endüstrisi ve medyanın tiyatroyu giderek yıprattığı oldukça verimsiz bir ortamda, Genco gibi yaşamla tiyatroyu buluşturan üretken bir sanatçının var olabilmesi bile gerçek bir mucize değil mi? Sanırım günümüz tiyatrocularının ondan öğrenebilecekleri çok önemli bir şey var; o da yalnızca büyük bir oyunculuk yeteneğinin yeterli olmadığı, yeteneğin ancak gözlemleyerek, dinleyerek, okuyarak kendini geliştirmeyle beslendiği oranda yeşerebildiği ve büyüyebileceği… Genco’nun tiyatromuzda büyük izler bırakan başarısının sırrı da bu olmalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları