Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler
Miyase İlknur
Son Köşe Yazıları

Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler

31.07.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Klasik iktisadın babası Adam Smith tarafından söylenen bu söz, müteşebbisin ve sermayenin dolaşımının sınırsız özgürlüğünü savunmak amacıyla söylenmiştir. Sınır ve kural tanımayan liberal kapitalizmin başımıza açtığı belalar malum. Girdiği yeri harabeye çeviren neo-kapitalizmin son belası da harabeye çevirdiği ülke halklarının da geçim ve can kaygısıyla sınırları aşması. 

İnsanların bulundukları coğrafyada yaşama, barınma ve karnını doyurma olanağı kalmamışsa göç etmesi kaçınılmaz. Göç ederken de kendilerine benzeyen değil, benzemeyen coğrafyalara göç etmek için çabaları da anlaşılaşılabilir bir durum. Ayrıca ülkelerinin yaşadığı kaostan sorumlu olanlar onlar da değil. Sorumlu olanlar da hiçbir fatura ödemeden yakıp, yıkıp, çoraklaştırıp gidiyorlar. Faturayı ödemek ise harabeye çevirdikleri yere komşu ülkelere kalıyor. 

Irak’ta, Suriye’de ve son olarak da Afganistan’da yaptılar bunu.

EVİN DÜZENİ BOZULMASIN AMA ÜLKENİN BOZULABİLİR

Son günlerin en hararetli tartışma konusu bu.

Bir tarafta “Yeter artık daha fazla sığınmacı istemiyoruz” diyen “faşistler”, diğer yanda “Ama bu insanlar keyfinden göçmüyor ki; can havliyle kapımıza gelmiş bu insanları geri çevirmemiz insanlığa sığmaz” diyen “hümanist” arkadaşlarımız.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Suriyeli sığınmacılar için “İktidara geldiğimizde iki yıl içinde Suriye ile anlaşıp onları geri göndereceğiz” açıklaması nedeniyle “faşist” suçlamalarından nasibini aldı.

Şimdi meseleyi faşitlik-hümanistlik tartışmasını bir yana bırakarak ele alalım.

Sokaklarımızda yıllardır gördüğümüz evsiz barksız insanları ya da kış gecelerinde ısınmak için kapalı bankamatiklerde geceleyen çocuklarımızı gördüğümüzde hangimizin yüreği burkulmaz? Onların sıcak bir çorbaya ve yatağa kavuşmalarını hangimiz hayal etmez? Şiddet gören kadınların çaresizlikten bir gün kendilerini katledecek kocalarının yanına dönmek zorunda kalmaları hangimizi üzüntüye gark etmez. Ama hiçbirimiz o sokaktaki çocuklardan ya da kadınlardan birinin elinden tutup evimize götürmeyiz. 

Neden?

Vereceğiniz cevabı duyar gibiyim. “Çok isterdim ama benim de evimde kendime göre kurulu bir düzenim var nasıl olacak ki... Hem tanımadığım birini nasıl evime alayım, in midir cin midir?” savunmasından sonra sıradaki “Canım bizim birkaçını almamızla bu sorun çözülmez ki... Devlet yapmalı bunu” argümanıdır.

BİZİM GENÇLER AVRUPA’YA, ONLAR BURAYA

Ülkeler de bir toplumun evidir. Nasıl ki kendi evimizin kurulu düzenini düşünüyorsak toplumun kurulu düzenini düşünmek zorundayız.Sayıları birkaç yüz ya da birkaç bin olsa amenna. Afganistan’dan Türkiye’ye doğru yola çıkan milyonlardan söz ediyoruz. Afganistan’dan göç ABD’nin çekilme kararından çok önceleri başlamıştı üstelik. Kuşkusuz hayalleri Türkiye değil; bir yolunu bulup AB ülkelerine kapağı atmak. Garip bir paradoks; bizim gençlerimiz de fırsatını bulsa hemen gidecekler. 

Bir başka savunma refleksi de “Almanya da üç milyon Türkü kabul etti” sözleri, ki elmayla armut örneğinden farksızdır. 1960’ların ilk yarısında başlayıp 1970’lere kadar süren işçi göçü, Almanya ve diğer Batılı ülkelerin talebiyle olmuştur. Nitekim ihtiyaç hasıl olduktan sonra sınırları kapatmış, kaçak yollarla gidenler geri gönderilmiştir.

SURİYELİ SIĞINMACILARI BİZ İSTEDİK

Suriyeli sığınmacıların gelişi ise ayrı bir öykü.

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Clinton, “Müdahale edebiliriz” sinyali verince Türkiye, fırsatçılık yaparak öne atıldı. Diğer emperyal ülkeler çok seçenekli planlar yaparken AKP, Suriye politikasını tek temel üzerine inşa etti ve Esad gitsin” temelli bir Suriye politikası belirledi. 

Beklenen, daha doğrusu istenen: Suriye iç savaşı başlayınca, sığınmacıların sınır kapılarımıza dayanacağı belliydi. Zaten biz de iç savaş başlamadan sığınmacı kamplarının inşasına başlamıştık. 29 Nisan 2011 tarihinde 224 kişiden oluşan ilk sığınmacı kafilesi geldiğinde neredeyse düğün bayram yapacaktık. Çünkü hesaplar, 1 milyon sığınmacı gelirse Irak’ta olduğu gibi ABD’nin Suriye’ye müdahalede bulunacağı, müdahale olmazsa da Suriye içinde uçuşa yasak bir tampon bölge oluşturacağı üzerine yapılmıştı. Ne kadar çok sığınmacı gelirse müdahale ya da tampon bölge kurulması o kadar erken olurdu. İç savaşı körüklemeye devam...

Tampon bölge konusunu Batı gündemine almayınca AKP hükümeti, “Türkiye, Suriyeli mülteci sayısının üstesinden gelemiyor. Suriye içinde mülteci kampları kuralım” tiradına başladı. Bizim hükümetin çağrısına hem ABD hem de NATO’dan “ülke topraklarında bir güvenlik bölgesi” ile “uçuşa yasak hava sahası” kurmanın maliyetinin yanında Suriye’nin hava savunma sisteminin Libya ile karşılaştırılmayacak kadar güçlü olduğu savunularak reddedildi.

Böylece mülteci sayısını artırarak tampon bölge için BM’ye baskı yapma düşüncesi de iflas etti.

Yazarın Son Yazıları

Yolun sonu görünüyor Kasım Bey!

Evet Kasım Bey, yol sonuna geldin.

Devamını Oku
20.12.2025
Özel televizyonlar çıktı meslek bozuldu

Eski Türkiye’de bir yılda yaşayacağımız olaylar silsilesini bir haftada yaşadık.

Devamını Oku
13.12.2025
Dilin kemiği varmış

Son günlerin siyasi atmosferinde yaşanan krizlerin neredeyse tamamı iç ve dış siyasi aktörlerin belagatın şehvetine kendini kaptırmasından ötürüdür.

Devamını Oku
06.12.2025
Hayalet-i temsiliye

İmralı görüşmesinden önce Öcalan’a gidecek heyet, medyada ve kamuoyunda temsil heyeti ya da eski deyimle Heyet-i Temsiliye muamelesi görüyordu.

Devamını Oku
29.11.2025
Ankara yanıyor

Hem de ne yanma.

Devamını Oku
22.11.2025
Bedava yaşıyoruz bedava

Siz bakmayın enflasyonun yüzde 60’larda seyretmesine.

Devamını Oku
15.11.2025
Postmodern bir casusluk filmi

Yeni dönemin casuslarıyla kıyaslandığında eski casuslara acımamak elde değil.

Devamını Oku
01.11.2025
Süper validen sonra süper savcılar geliyor

Sonunda bu da oldu.

Devamını Oku
25.10.2025
Hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oluyor

Baş döndürücü hızla gelişen olaylar karşısında herkes birbirine soruyor “Neler oluyor” diye.

Devamını Oku
18.10.2025
Masada mıyız mönü de mi?

İktidar kanadına ve yandaş medyaya göre masadayız.

Devamını Oku
11.10.2025
Fevkaladenin fevkinde verdik

Öyle böyle değil bayağı iyi verdik.

Devamını Oku
04.10.2025
CHP-MHP ittifakı mı dediniz?

Aynı suda ikinci kez yıkanmak sadece bizim sosyal demokratlara özgü bir durum herhalde.

Devamını Oku
20.09.2025
Ben Celal, geliyorum!

Hayda Celal de kim yahu?

Devamını Oku
13.09.2025
Kapadokya’nın tabutuna son çivi

Anlaşıldı AKP iktidarı Unesco Dünya Mirası Listesi’ne aldığı Kapadokya’yı bitirmeye ant içmiş.

Devamını Oku
06.09.2025
Açıldım açıldım açılamadım

Rahmetli Kamil Sönmez, “Sen bu yaylaları yaylayamazsun” türküsünün ikinci kuplesini kendine özgü Karadeniz ağzıyla şöyle okurdu...

Devamını Oku
30.08.2025
Bahçeli’nin ipiyle kuyuya inmek

Bizim muhalif mahalle bir âlem.

Devamını Oku
23.08.2025
Ver papazı al kızı

Kurulmak istenen yeni dünya düzeninin her zamanki gibi ilk uygulama bölgesi, bizim de içinde olduğumuz Ortadoğu olacağı artık kuşku götürmeyecek kadar aşikâr.

Devamını Oku
16.08.2025
Onlar esir değil, emanet

Yeter artık; gerçekten yeter. Askerler sizin stres topunuz ya da esiriniz değil, devlete emanet edilmiş ana kuzularıdır.

Devamını Oku
02.08.2025
Mutfakta biri mi var?

Buna eminim ama kanıtlayamam. Son bir yılda yaşadıklarımızı başka türlü anlamlandırmak mümkün değil zira.

Devamını Oku
26.07.2025
Devleti terör örgütüne bırakırsan...

Eserinizle övünün. Güneyimizde ikinci bir Lübnan yarattığınız için ne kadar övünseniz az.

Devamını Oku
19.07.2025
Tunç Soyer konuşuyor

Aslında tam öyle değil. Konuşan onun adına, avukatlığını da üstlenen kızı Defne Soyer...

Devamını Oku
12.07.2025
Fena satışa geldik

Sonucuna da katlanırsın. Evet, babalar gibi sattılar faturasını da toplum olarak biz ödüyoruz...

Devamını Oku
05.07.2025
Vatan haini kimdir?

Sağ iktidarların en bildik söylemidir kendisini eleştirenleri “vatan haini” ilan etmek.

Devamını Oku
28.06.2025
Akıl gel başıma takıl

İlhan abinin yazılarında sıkça kullandığı “Akıl gel başıma takıl” sözü...

Devamını Oku
21.06.2025
Darbenin eli kulağında

Bizde değil canım; Amerika’da. Trump’ın öngörülmez, çılgın ve zikzak politikaları devam ederse Amerikan müesses nizamını ayakta tutanlar darbe yapabilir.

Devamını Oku
14.06.2025
Çöpçüsün sen çöpçü kal

İzmir Belediyesi işçilerinin başlattığı grev bir hafta sürdü. Bitmeyen grev yoktur zaten.

Devamını Oku
07.06.2025
Önce yargısız infazları durdur

İktidar haftalardır yeni infaz düzenlemesi ile ilgili, “Bayramdan önce cezaevleri boşalacak” umudunu pompaladı.

Devamını Oku
31.05.2025
Katliam ortaklığı ile övünmek

“Terörsüz Türkiye” şiarıyla yola çıkan ve PKK ile masaya oturan AKP iktidarı, bu kesime şirinlik yapmak için tarihteki katliam ortaklığına vurgu yapması akıllara ziyan bir anlayış.

Devamını Oku
24.05.2025
Savulun bozkürtler geliyor

Ne ilginç bir dönemden geçiyoruz. Anlayabilene aşk olsun. Daha iki yıl önce yapılan seçimlerde “Kılıçdaroğlu’nu Kandil destekliyor”, “PKK’liler sayaç okuyacak” diyen Cumhur İttifakı, Kandil’den gelen bildiriyi sevinçle karşıladı.

Devamını Oku
17.05.2025
Multi siyasi teröristlerimiz

Multi siyasi teröristlerimiz

Devamını Oku
10.05.2025
FETÖ’den daha tehlikeli örgüt: ATÖ

FETÖ’den daha tehlikeli örgüt: ATÖ

Devamını Oku
03.05.2025
Vicdan mahkemesi duruşma notları

Vicdan mahkemesi duruşma notları

Devamını Oku
26.04.2025
Biz kasetlerin, el Kıbrıs’ın derdinde

Biz kasetlerin, el Kıbrıs’ın derdinde

Devamını Oku
19.04.2025
Miyase İlknur yazdı...

Z kuşağının AKP polisi ve yargısıyla sınavı

Devamını Oku
12.04.2025
Boykot yapılacaksa onu da biz yaparız

Boykot yapılacaksa onu da biz yaparız

Devamını Oku
05.04.2025
Anlamadım gitti!..

Anlamadım gitti!..

Devamını Oku
29.03.2025
Aşk mı, memleket bu haldeyken...

Aşk mı, memleket bu haldeyken...

Devamını Oku
25.03.2025
Bana helal sana haram

Bana helal sana haram

Devamını Oku
22.03.2025
Sensin mezhepçi

Sensin mezhepçi

Devamını Oku
15.03.2025
Yaşamak için ekmek ruhumuz için gül de isteriz...

Yaşamak için ekmek ruhumuz için gül de isteriz...

Devamını Oku
08.03.2025