Can Atalay’ın hapiste 47. yaşı!

28 Mart 2023 Salı

Hafta sonu gazetede Gezi tutuklusu, Soma maden cinayetinden Aladağ öğrenci yurdu yangınına kadar bütün hak arayanların savunucusu avukat Can Atalay’ın 47. yaşına ilişkin haberi okurken aklıma 3-4 yazı konusu birden geldi.

Hapiste özel günlerin ayrı bir hüznü vardır. Doğum günleri bunların başında gelir. Bütün ömür gözünüzün önüne gelir, gitmez. Dışarıda aileniz, dostlarınız yalnız olmadığınızı hissettirdiğinde ıssız bir kalabalık kaplar hücrenizi. Yaşam daha anlamlı hale gelir. Asıl olan yaşamın uzunluğu kısalığı değil, içini doldurmak, anlamlı kılmaktır. Etrafınızı kaplayan beton, demir eriyip gider ruhunuzda. Dostlara dokunamama hüznü içinizi yanardağ gibi doldurur, gökyüzü bahçesine doğru sessizce haykırırsınız:

-Sizi yola baktırdım ama yere baktırmadım... Elbet bir gün buluşacağız!

***

Can Atalay’ın şahsında bütün haksız yere tutuklu olanlar için geçerlidir yukarıda paylaştığımız.

Silivri Cezaevi’nin adı Marmara olarak değişti. Yayın organları çoğunlukla şöyle yazıyor:

Silivri’deki Marmara Cezaevi!

Mademki belediye başkanının girişimleriyle böyle bir değişikliğe gidildi, şöyle denseydi:

Silivri’deki Türkiye Cezaevi!

Tüm ülkenin, hak arayanlar, boyun eğmeyenler için cezaevine döndüğü böylece daha kestirmeden anlatılmış olur.

Bizim yazılara da sık sık saldırma görevi verilen trollerin yazdığı mesajlardan biri şudur:

-Silivri’yi mi özledin?

Elbette özlemedik ama unutmadık da!

Hukukun bir iktidar silahı gibi kullanılmasının başlıca anlatıcısı olan Silivri elbet bir gün bunları gözler önüne seren bir müze haline gelecek!

Can Atalay’ı Adana’nın Aladağ ilçesindeki kaçak öğrenci yurdunda meydana gelen yangın davasında tanımıştım. 2017 yılıydı. Yangında yaşamını yitiren 11 çocuğun ailelerine olayın üstüne gitmemeleri için baskı yapılıyordu. Başta vurguladığımız gibi bütün hak arayanların militanca savunucusu Can Atalay, arkadaşlarıyla birlikte evlat acısı çekenlere yalnız olmadıklarını gösterdi. Biz de o dönem TBMM’de kurulan Aladağ yangınını araştırma komisyonu üyesi olarak duruşmayı izledik.

Can Atalay hukuku, insan onurunu arkasına almış, Toroslar gibi heybetli bir duruşla hukuksuzluğun üstüne yürüyordu. Aynı şeyi Türkiye’ye mal olmuş bütün davalarda yaptı. Haksızlık, hukuksuzluk ne kadar egemenmiş gibi görünse de buna karşı duranların daha güçlü olduğunu anlatan bir bayrak gibiydi.

Asıl “suçu” da bunlardı zaten. Tıpkı Gezi davasının öteki tutuklu sanıkları gibi.

Diktatörlüğün en gerçekçi tariflerinden biri şudur: Diktatörlük bir kişinin milyonlarca kişiye hükmetmesi değildir, milyonlarca insanın bir kişinin zulmünü kabul etmesidir.

Can Atalay kabul etmediğini hukukla haykıranlardan.

Bütün dileğimiz Can Atalay’ın 48. yaşını hak ve hukuku özgürce savunduğu bir mahkemenin önünde duruşmaya ara verildiği bir sırada kutlaması!

***

Seçimlere 47 gün kaldı...

2023 seçimlerine pek çok anlamlar yükleniyor. Bunların başında şu geliyor:

Türkiye bir hukuk devleti olarak mı yoluna devam edecek yoksa “şahsımrasi” anlayışının daha çok derinleşeceği bir kararname devleti olarak mı?

Hukuk rafa kalktığında demokrasinin toprağını ortadan kaldırmış oluyorsunuz.

İktidara boyun eğmeyen herkesin bir şekilde susturulmaya çalışıldığı bu yapı bir seçim daha devam ederse yeni Can Atalay’ların ortaya çıkması da zorlaşır.

Her alanda özgürlük için güçlü bir değişim şart!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları