İYİ Parti İstanbul İl Başkanlığı’na 30 Mart gecesi sıkılan kurşunlarla ilgili gelişmeleri en iyi Aziz Nesin yorumlayabilir!

Üç gündür yapılan resmi açıklamaları alt alta koyuyoruz. Bunları saldırı ile birleştiriyoruz. Ortaya gerçeküstü bir tablo çıkıyor.

29 Mart gecesi Erdoğan, Akşener’e ekrandan söz atışlarına tuttu:

“Bizim adımıza dikkat et. Adım Tayyip, soyadım Erdoğan. Konuştuğun zaman buna göre konuş. Beni kendinle uğraştırma.”

Bu cümlelerin ne anlama geldiğini ortalama bir yurttaşa sorsanız şöyle diyecektir:

“Konuşmacı burada, ‘Benim tepemin tasını attırma. Fena yaparım. Gözünün yaşına bakmam. Ya benimlesin ya kara toprakla, ona göre’ demek istemiş!”

***

Bu sözlerden bir gece sonra malum olay meydana geliyor.

Olayı sadece İçişleri Bakanlığı, İstanbul Valiliği resmi açıklamaları ve resmi tutanaklarına dayanarak aktaralım:

30 Mart gecesi 21.30 sıralarında İYİ Parti binasına iki kurşun isabet etti.

-Partideki güvenlik görevlileri kurşun seslerini duymadı.

-31 Mart sabahı il sekreter yardımcısının binaya gelmesinden sonra parti yetkilileri polise bildirdi ve soruşturma başladı.

-Bunun üzerine polisler gelip kamera kayıtlarını incelerken İçişleri Bakanı Soylu, olayın failinin yakalandığını açıkladı.

-E-5 karayolunun ötesindeki şantiyeye girmek isteyen hırsızları kovalayan şantiye görevlisi bulundurma ruhsatlı tabancası ile ateş açtı. Kurşunlardan ikisi binaya isabet etti.

Resmi açıklamalara göre, olay bu kadar basit. Şantiye görevlisi hırsızı kovalarken il binasına kurşun isabet etmiş.

Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin bütün soru işaretlerini 2 Nisan’daki yazısında sıraladı. Biz de bu köşenin diliyle soralım:

-Şantiye görevlisi böylesine onurlu bir iş yaptı da neden polise gidip haber vermedi?

-Hırsızlar çevredeki onca binayı bırakmış, şantiyeye girmek istemiş. Olabilir. Peki hırsızlar nerede? Yakalandı mı? Yakalanmadıysa kahraman görevli neden mücadelesinin yetersiz kaldığını söyleyip durumu ayrıca bildirmedi?

-Şantiye ile il binası arasında E-5 karayolu var. Bina 5 metre kot altında. Hırsız kovalarken ateş edince kurşunun o kot altına inip camdan girmesi ve Akşener’in resminin altındaki koltukta istirahat buyurması fizik kurallarına ters. Şantiye görevlisinin bu olağanüstü yeteneği nereden geliyor?

-Yoksa kurşun güdümlü müydü? Ucuna adresi takıp nereyi deleceğine dair talimat mı yüklemişlerdi?

-İkisi il başkanlığına isabet eden sekiz kurşun sıkıldığı söyleniyor. Öteki kurşunlar nerede? Onlarda da hedefi bulamayınca ar edip kendini yok eden bir yeteneğe mi sahip?

-İl binasındaki özel güvenlik görevlileri silah sesi duymamış. Diyelim ki kurşun çok sessiz hareket etti. Camın da delinince ses çıkarmama huyu mu var?

***

Eyyy yetkililer,

Her şeyi yapın ama lütfen aklımızla alay etmeyin.

Bizi aç ve açıkta bırakın ama lütfen deli gömleği giydirmeye kalkmayın.

Ne çayı içecekseniz için. Özene bezene rezene seçin... Olmadı falına bakıp papatya çayı için ama lütfen bize ilaçlı gazoz içmiş muamelesi yapmayın.

Bütün iyilikleri siz yapmış, kötülükler muhalefetten gelmiş gibi dolduruşlara devam edin ama lütfen bu olaydaki açıklamalarla kafamızı doldurmaya kalkmayın.

Hepimizin güvenliği elbette polisimize emanet ama güvenlik görevlilerini lütfen akıldışı açıklamalarınızın parçası yapmayın.