Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Senede bir gün: 17 Ağustos depremi!

17 Ağustos 2022 Çarşamba

Bir söz vardır:

Felaket büyük olursa, kayıplar sadece sayılardan ibarettir!

17 Ağustos 1999 Marmara depremi böyle anlatılabilir. 

Depremden uzunca bir süre sonra ölenlerin sayısı 17 bin 480 olarak açıklandı. 2010 yılında yayımlanan Meclis raporuna göre 18 bin 373 kişi yaşamını yitirdi. Resmi olmayan verilere göre ise 65 bin kişi o gece can verdi.

Tablo gösteriyor ki büyük felaketin kayıplarını bile tam sayamadık.

Aynı zamanda Türkiye sanayisinin kalbi olan Kocaeli yıllarca yaralarını sarmakta zorlandı.

O gece depremin meydana geldiği 03.02’den itibaren Türkiye’nin iletişim sistemi de büyük deprem yaşadı. Ne kadar hazırlıksız olduğumuz ortaya çıktı.

Aradan 23 yıl geçti. Türkiye bugün böyle bir depreme hazır mı?

***

Başlıkta vurguladığımız gibi 17 Ağustos depremi ne yazık ki yılda bir kez çok iyi anımsanan bir nostaljik gün haline geldi. 

Her şey bir yana, büyük kentlerin deprem toplanma alanları ne durumda?

Bugün bu alanların çok büyük bölümü deprem toplanma alanı değil, binlerce kişinin günlük hayatta buluştuğu ortak yaşama alanı. Bu yazıyı okuduktan sonra bu yönde bir sorgulama yapabilirsiniz. Çıkan sonuca şaşırmayın!

Asıl Aziz Nesin’lik tablo ise şu:

İmar barışı!

Barış kavramının bu kadar kirletildiği çok az alan vardır. 

İmara aykırı bir inşaat yapmışsınız. Plana ne kadar uygun? Belli değil. Ne kadar dayanıklı? O da belli değil. Belli olan tek şey var: Kaçak yapılardan kazanılacak para!

Bakanın yaptığı açıklamaya göre imar barışına 10 milyonun üzerinde yapı için başvuruldu. Yurttaşlar bunun için devlete 19 milyar lira yatırdı. 

Depreme dönersek...

Mutlaka önlem alınması gerektiğini anlatmak için genel kabul gören sloganlardan biri şuydu:

Deprem öldürmez, çürük yapı öldürür!

Ancak Prof. Dr. İlyas Yılmazer buna katılmıyor. Bunun inşaat sektörü üzerinde spekülatif etkisi olan kötü niyetli kişilerce kullanıldığını düşünüyor. 

Prof. Dr. Yılmazer’in değerlendirmesi şöyle:

“Deprem öldürmez, çürük zemin öldürür. Doğru tanım budur. Bina ne kadar sağlam yapılırsa yapılsın, ne kadar kaliteli malzeme kullanılırsa kullanılsın, eğer çürük zemine yapıldıysa kartondan inşa edilmiş gibi çöker. Ovaya kurduğun şehir, onlarca kilometre uzaktaki depremin bile merkez üssü haline gelebilir...”

İlyas Hoca bunun onlarca örneğini veriyor. 

En sonra 30 Ekim 2020 Bornova depreminin merkez üssü kuş uçuşu 80 kilometre uzaklıktaki Sisam Adası idi. Deprem Sisam’da iki kişinin ölümüne neden oldu, Bornova’da ise 131 kişi öldü. “Burunova”dan “Bornova”ya dönüşen bu güzelim ova bizim üniversite öğrenciliğimiz döneminde şeftali bahçeleri, bamya tarlaları ile örülüydü. Bugün 10 katın üzerinde binalar ovanın üstüne çökmüş durumda. 

***

İlyas Hoca soruyor:

- Marmara depreminden neden Boğaz’ın öte yakasındaki Avcılar hemen dibindeki Kartal’dan çok daha fazla etkilendi?

Yanıt veriyor:

- Çünkü Avcılar’ın eski adı Göltarla idi. Göltarla adının neden verilmiş olabileceği malum!

İlyas Hoca soruyor:

- Düzce depreminde neden kent merkezi büyük hasar gördü de fay hattına daha yakın Konuralp hiç etkilenmedi?

Yanıt veriyor:

- Çünkü Konuralp 4 bin yıllık, kayaların üzerine kurulmuş bir şehirdi. Düzce, adı üstünde düz bir ovaya kurulmuştu.

Gelin ezberi temelden bozalım:

Deprem öldürmez, çürük zemin öldürür!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Asgari ortalama ücret! 12 Aralık 2024
Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları