Mustafa Kemal Ulusu

Neden biz böyleyiz?

14 Haziran 2019 Cuma

Tarihimizde Osmanlılar olarak, bir dönem Viyana kapılarına kadar dayandık, ama sonra gelip elimizden İstanbul’u, İzmir’i aldılar, Ankara yakınlarına kadar da geldiler. Sonra bir Türk, Atatürk çıktı, yok olmuş bir millete, damarlarında dolaşan asil kanlarının gücünü kullandırarak, hepsini Anadolu’dan atarak yepyeni bir ülke, bir Türkiye Cumhuriyeti kurdu ve denize döktüğü düşmanın komutanını “Esir değil bir misafirdir” diyerek Türkün milli asaletini gösterdi.
Büyük zekâsı ve dâhiyane ileri görüşleriyle, “Yurtta sulh, cihanda sulh” sloganıyla da komşu ve diğer tüm dünya ülkeleriyle dostane ilişkiler kurdu ve en önemlisi onlara Türk milletini sevdirtti.
Ondan sonra gelen İsmet Paşa’nın 2. Dünya Savaşı’ndaki akıllı siyasi manevraları, onun iktidarının bitiminden hemen sonra maalesef yavaş yavaş azalmaya, bilahare de iyice kötüleşmeye başladı, “Yurtta sulh ve cihanda sulh” atasözü kan kaybetmeye başladı.
Tarihimizdeki bu istikrarsızlık, Türk sporunda, bilhassa da Türk futbolunda da aynı değil mi? Yıllarca evvel, sen git Avrupa’ya kök söktüren dev Macar takımını yen, ama sonra git 2. sınıf takımlara yenil.
Belli zaman sonra yine git Almanya’yı sahasında devir, yıllar sonra yine bu sefer dev Brezilya’ya kafa tutarak dünya 3.’sü ol. Sonra yine zaman zaman başarılı sonuçlar al, ama sonunda neticeler hep yine hüsran, yine hüsran.
Bu kadar önsözden sonra gelelim sadede.
Dünya şampiyonu Fransa’yı yendikten sonra bana düşüncemi soranlara, “İzlanda maçından sonra konuşalım” dedim. Neden mi? Çünkü ülkemde hemen her şeydeki, bilhassa da futbolumuzdaki istikrarsızlığı çok iyi biliyordum, nitekim de düşündüğüm gibi çıktı.
Düşünebiliyor musunuz? Şampiyon takımımız Galatasaray’dan Milli Takımımızda tek futbolcu yok! Ne enterasan değil mi? 4 büyüklerde ise uzun yıllardır altyapılarından gelen futbolcular tek tük çıkabiliyor, ama bence en önemlisi ne biliyor musunuz?
TFF’nin araştırma, planlama, eğitim, denetim birimi uzun yıllardır iptal, yerinde Türkiye Futbol Direktörlüğü diye bir uydurmasyon birim kuruldu ve başına da ülkedeki teknik direktörler geliyor, akademisyenler ise boşta! Yani mektepliler değil, alaylılar bu hayati birimin başında.
Pekiyi Türk futbolunda 5, hatta 10 yıllık istikrarlı bir kalkınma plan ve projelerini kim yapacak? Takımlarında 11 veya 10, 9, 8 yabancı oynatan hocalarımız mı? Onların hayal ve ideallerinde sadece şampiyon olmak ve kazanacakları Avro’lar var. Böyle bir düzende valla haksız da değiller, zira kimin eli, kimin cebinde belli değilken, istikrarlı bir Türk futbolunun temellerini atmak onlara mı kalmış, boşver gitsin, nitekim de gidiyor.
Medyamız da maşallah koç gibi arkalarında. Konya’da Fransa milli maçında, Fransa Milli Marşı okunurken, ıslık ve yuhlara çıtı çıkmayan, ama galibiyetimizle Milli Takım’ı göklere çıkaranlar, hemen 3 gün sonra da İzlanda Havaalanı olayını manşetlere taşırken, 1 gün sonra vasat bir takıma yenilmeye kılıf bulmak için parendeler atmakta.
Özetin özeti, biz bir yeneriz aslan oluruz, sonra mı? Annemizin ligine döneriz, zira bizi ancak orası paklar.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tarihi sınavdayız 3 Nisan 2020
Sınıfta kaldık 27 Mart 2020

Günün Köşe Yazıları