Tarihimizde Osmanlılar olarak, bir dönem Viyana kapılarına kadar dayandık, ama sonra gelip elimizden İstanbul’u, İzmir’i aldılar, Ankara yakınlarına kadar da geldiler. Sonra bir Türk, Atatürk çıktı, yok olmuş bir millete, damarlarında dolaşan asil kanlarının gücünü kullandırarak, hepsini Anadolu’dan atarak yepyeni bir ülke, bir Türkiye Cumhuriyeti kurdu ve denize döktüğü düşmanın komutanını “Esir değil bir misafirdir” diyerek Türkün milli asaletini gösterdi.
Büyük zekâsı ve dâhiyane ileri görüşleriyle, “Yurtta sulh, cihanda sulh” sloganıyla da komşu ve diğer tüm dünya ülkeleriyle dostane ilişkiler kurdu ve en önemlisi onlara Türk milletini sevdirtti.
Ondan sonra gelen İsmet Paşa’nın 2. Dünya Savaşı’ndaki akıllı siyasi manevraları, onun iktidarının bitiminden hemen sonra maalesef yavaş yavaş azalmaya, bilahare de iyice kötüleşmeye başladı, “Yurtta sulh ve cihanda sulh” atasözü kan kaybetmeye başladı.
Tarihimizdeki bu istikrarsızlık, Türk sporunda, bilhassa da Türk futbolunda da aynı değil mi? Yıllarca evvel, sen git Avrupa’ya kök söktüren dev Macar takımını yen, ama sonra git 2. sınıf takımlara yenil.
Belli zaman sonra yine git Almanya’yı sahasında devir, yıllar sonra yine bu sefer dev Brezilya’ya kafa tutarak dünya 3.’sü ol. Sonra yine zaman zaman başarılı sonuçlar al, ama sonunda neticeler hep yine hüsran, yine hüsran.
Bu kadar önsözden sonra gelelim sadede.
Dünya şampiyonu Fransa’yı yendikten sonra bana düşüncemi soranlara, “İzlanda maçından sonra konuşalım” dedim. Neden mi? Çünkü ülkemde hemen her şeydeki, bilhassa da futbolumuzdaki istikrarsızlığı çok iyi biliyordum, nitekim de düşündüğüm gibi çıktı.
Düşünebiliyor musunuz? Şampiyon takımımız Galatasaray’dan Milli Takımımızda tek futbolcu yok! Ne enterasan değil mi? 4 büyüklerde ise uzun yıllardır altyapılarından gelen futbolcular tek tük çıkabiliyor, ama bence en önemlisi ne biliyor musunuz?
TFF’nin araştırma, planlama, eğitim, denetim birimi uzun yıllardır iptal, yerinde Türkiye Futbol Direktörlüğü diye bir uydurmasyon birim kuruldu ve başına da ülkedeki teknik direktörler geliyor, akademisyenler ise boşta! Yani mektepliler değil, alaylılar bu hayati birimin başında.
Pekiyi Türk futbolunda 5, hatta 10 yıllık istikrarlı bir kalkınma plan ve projelerini kim yapacak? Takımlarında 11 veya 10, 9, 8 yabancı oynatan hocalarımız mı? Onların hayal ve ideallerinde sadece şampiyon olmak ve kazanacakları Avro’lar var. Böyle bir düzende valla haksız da değiller, zira kimin eli, kimin cebinde belli değilken, istikrarlı bir Türk futbolunun temellerini atmak onlara mı kalmış, boşver gitsin, nitekim de gidiyor.
Medyamız da maşallah koç gibi arkalarında. Konya’da Fransa milli maçında, Fransa Milli Marşı okunurken, ıslık ve yuhlara çıtı çıkmayan, ama galibiyetimizle Milli Takım’ı göklere çıkaranlar, hemen 3 gün sonra da İzlanda Havaalanı olayını manşetlere taşırken, 1 gün sonra vasat bir takıma yenilmeye kılıf bulmak için parendeler atmakta.
Özetin özeti, biz bir yeneriz aslan oluruz, sonra mı? Annemizin ligine döneriz, zira bizi ancak orası paklar.
Neden biz böyleyiz? (14.06.2019)
Yazarın Son Yazıları
Değerli okurlarım, bugün futbol yazısı yok. Neden mi?
Tarihi sınavdayız
Sınıfta kaldık
Derhal istifa
Vur abalıya!
TFF Başkanımıza soruyorum
Başakşehir Futbol Kulübü’nü dikkatle takip ediyorum. Her sezon başa oynuyor ve de bunun yanında her yıl Avrupa kupalarında başarılı sonuçlar alarak ülkemizin yüz akı oluyor. Ligimizde bu yıl da en büyük favorim Başakşehir. Okan Buruk futbolculuğundan beri çok takdir ettiğim bir hoca. G.Saray’ın altyapısında yetişen, çok başarılı bir futbol yaşantısından sonra soyunduğu hocalık dönemine yine başarıyla devam etmekte. Bu yıl ekibiyle şampiyonluğu göğüslerse kimse şaşırmamalı.
Türk futbolunun çok değerli eski futbolcusu, FIFA kokartlı dünyaca ünlü hakemi, eski MHK başkanı ve TFF yönetim kurulu üyesi Hilmi Ok ağabeyimizi maalesef kaybettik.
Sevgili futbolseverler gerçekten Türk futbolundaki bu perişanlığa, hatta biraz ağır olacak ama yozlaşmaya, kalitesizliğe, kavgalara, ayrışmalara dur diyecek yok mu? Futbolumuz neresinden tutarsan tut elinde kalıyor.
Uzun yıllar Fenerbahçe’de, sonra da PTT ve Ankaragücü’nde futbol oynayan, milli takım formasını giyen, rahmetli Yılmaz Yücetürk Hocam canım kardeşim, futbolu bıraktıktan sonra Almanya’ya gitmişti. Köln Spor Akademisi’ni bitirmiş, Almanya Futbol Federasyonu Başkanlığı tarafından kendisine Bundesliga takımlarının antrenman sistemleri üzerinde tez hazırlama görevi verilmişti. İşte o günlerde ben de TFF Başkanı olmuştum. İlk iş olarak Almanya’dan onu alıp getirip, TFF Araştırma, Planlama, Eğitim, Denetim (APED) Başkanı yapmak olmuştu. Yanında da başta Tamer Güney Hocam ve futbol akademisyenleriyle müthiş bir ekip kurmuştum. Neden bu eski anıdan başladım? Bu hafta Kırklareli, F.Bahçe kupa maçı dolayısıyla adeta bir bayram havası yaşamıştı. F.Bahçe’yi seyretmek için civar il ve ilçeler dışında, komşu ülkelerden dahi yüzlerce insan Kırklareli’ne akın etmişti. Esnafın yüzü gülmüştü. İşte sevgili okurlarım futbolun gülen güzel yüzü budur. Ama biz ne yaptık, bu gülen yüzü nefret ve hiddete dönmüş bir yüz haline getirdik. Artan bir şekilde de devam ettiriyoruz. Allah sonunu hayır etsin!
Değerli okurlarım, köşemde her hafta yazılarımın çoğunda kesinlikle şu önemli konu hep yer alır. TFF Kanunu’nu tam özerk hale getiremez, özerk federasyonun yönetmelikleri bilinçli bir şekilde düzenleyemez.
Değerli okurlarım, inanın yıllardır Türk futbolunun içindeyim. Ancak ülkemizde 25 senedir, bilhassa son yıllarda daha da artan bir şekilde, futbolumuzun bu kadar ayağa düştüğü, kalitesizleştiği, insanları birbirine düşürdüğü, ekonomik açıdan da iflasa götürdüğü bir dönemi hiç görmemiş, yaşamamıştım...
Sayın Spor Bakanımız Süper Lig kulüplerini toplayarak bir çalıştay başlattı.
Bu benim başlığım değil. İlk lisansını 1970’te alıp futbola başlayan, sonra kaleci olarak başta Fenerbahçe ve Rizespor olmak üzere 12 yıl profesyonel liglerde, 4 yıl da amatör ligde oynayan, şu anda da amatör kümede Küçükyalı-Örnekspor’da fahri olarak teknik direktörlük yapan, UEFA-A lisanslı teknik direktör ve kaleci antrenörü, bir futbol misyoneri Alpaslan Tekin’in sözü bu.
Değerli okurlarım her hafta bu köşemde sizlere elden geldiğince, Türk futbolunu yönetenler ve de kulüplerimizle ilgili, kişisel görüşlerimi aktarıyor, onlara bazı tavsiyelerde bulunuyorum, bugün ise bu gündemin dışına çıkmak istiyorum. Bence şu sıralarda ülkemizde futboldan çok daha önemli husus, Türk gençliğinin eğitim sorunudur. Kitabımla ilgili yüzlerce okula, üniversiteye gittim, gitmeye devam ediyorum, edeceğim de.
Mustafa Kemal Ulusu
Galatasaray’sız Milli Takım
Futbol başladı da!
Süper Ligimiz ve kalitesi
Kulüpler Birliği ne iş yapar?
Süper Lig başlarken
Türkiye’de artık futbol konuşulacak!
Neden biz böyleyiz?
Türk Futbolu’ndan manzaralar!
Yeni MHK hayırlı olsun
Sayın Spor Bakanımın dikkatine
İstanbul’un yeni Başkanı
TFF ve kulüplerin durumu
Neden biz böyleyiz?
Nereden, nerelere geldik!
TFF seçimi mi?
Fatih Hoca’ya açık mektup
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı
Her şey güzel olacak