Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

09.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor. Varoufakis’e göre, tarihin eski feodal düzeninde nasıl krallar, geniş toprakları baronlara dağıtarak egemenliği paylaştırdıysa bugün de modern iktidar, dijital ve finansal oligarşiler eliyle yeniden örgütleniyor. Ancak artık egemenlik yalnızca toprak üzerinden değil, veri, algoritma ve dijital ağlar üzerinden de kuruluyor.

Ortaçağ’ın baronları toprakta üretimi kontrol ederken bugünün baronları veriyi, iletişimi ve üretim süreçlerini yönetiyor. Facebook, Google, Amazon, X, Apple gibi teknoloji devleri, çağdaş dünyada bilgi akışını, iletişim biçimlerini ve hatta siyasal tercihleri belirleyen devasa yapılar haline geldi. Toplumun her katmanı, bu platformların altyapısına bağımlı durumda. Kamusal alan, artık fiziksel bir meydan değil; birkaç özel şirketin yönettiği sanal bir “platform ekonomisi” içinde biçimleniyor.

CUMHURİYETÇİ BAKIŞ

Varoufakis’in vurguladığı temel çelişki burada başlıyor: Vatandaş “kullanıcıya”, halk “veri kaynağına”, kamusal alan ise “platforma” dönüşüyor. Demokrasinin biçimsel varlığı sürse de içerik çoktan sermaye tekellerinin eline geçmiş durumda. Liberal demokrasiler, otoriter liderlere karşı çıkarken piyasa baronlarına dokunmamayı tercih ediyor. Bu yüzden Varoufakis’in ifadesiyle “gerçek bir cumhuriyetçi yalnızca krallara değil, baronlara da karşı çıkar.”

Bu çağda siyasal iktidarın merkezinde artık devlet başkanları değil, veri akışını ve dijital iletişim araçlarını yöneten özel şirketler yer alıyor. Her seçim kampanyası, her toplumsal hareket, bu dijital ağların denetimi altına girmiş durumda. Kamusal tartışma alanı, birkaç algoritmanın gölgesinde şekilleniyor. Bu durum, Varoufakis’in “yeni feodal düzen” kavramsallaştırmasını yalnızca bir metafor olmaktan çıkarıyor; somut bir ekonomik ve politik gerçekliğe dönüştürüyor.

Varoufakis’e göre, dijital çağın bu feodal düzenine karşı verilecek mücadele, klasik cumhuriyetçilikle yetinmemeli; üretim ve bilgi altyapısının kamusal mülkiyetini hedeflemelidir. Marx’ın “üretim araçlarının toplumsallaşması” fikri, günümüzde verinin, bilginin ve dijital ağların toplumsal mülkiyeti biçiminde yeniden yorumlanmalıdır. Çünkü artık üretim araçları yalnızca fabrikalarda değil, bulut sistemlerinde, algoritmalarda, veri merkezlerinde şekilleniyor.

DİJİTAL FEODALİZM

Bugünün dijital kapitalizmi, klasik kapitalizmin sınırlarını aşan bir bağımlılık ilişkisi yaratıyor. Bireyler hem üretici hem tüketici hem de gözetlenen birer veri kaynağına indirgeniyor. Bu yapının sürmesi halinde, demokrasi yalnızca bir “gösteri sanatı” olarak kalacak. Seçimler, özgürlük ve katılımın değil, algoritmik manipülasyonların sahnesi olacak.

Varoufakis, bu tabloya karşı yeni bir kamusallık öneriyor: Ne devletin ne de piyasanın tekeline sıkışmış, katılımcı, ortak mülkiyete dayalı bir dijital cumhuriyet. Bu, üretim araçlarının toplumsallaşmasının 21. yüzyıldaki biçimi olabilir. Kamusal veri merkezleri, açık kaynaklı platformlar ve demokratik olarak yönetilen dijital ağlar, geleceğin eşitlikçi toplumunun temeli olabilir.

Yazının son cümlesi, adeta çağımızın özeti niteliğinde: “Demokrasi artık baronların hizmetinde bir gösteri sanatına dönüştü. Yeni bir cumhuriyet istiyorsak önce baronların mülkiyetini tartışmaya açmalıyız.”

Bugün, ekonomik ve siyasal mücadele alanı yalnızca parlamentolar ya da sokaklar değil, aynı zamanda dijital ağlardır. Varoufakis’in çağrısı, klasik sınıf mücadelesini yeni bir zemine taşıyor. Feodalitenin sonunu getiren halkçı devrimler, bu kez dijital feodalizme karşı da verilmek zorunda.

GÖSTERİ DEMOKRASİSİ

Türkiye bağlamına bakıldığında ise Varoufakis’in işaret ettiği “baronlaşma” olgusu çok daha karmaşık ve çift katmanlı bir görünüm sergilemektedir. Bir yandan siyasal iktidarın giderek merkezileşmesi, kamusal kaynakların dar bir sermaye çevresine aktarılması ve medya-ekonomi ilişkilerinin aynı ağlar içinde iç içe geçmesi, klasik anlamıyla bir “yeni patrimonyal düzen” yaratmıştır. Diğer yandan küresel teknoloji devlerinin Türkiye’deki dijital davranışları belirleme gücü, reklam ekonomisini tekelleştirmesi ve veri akışını denetlemesi, ulusal ölçekteki iktidar ilişkilerinin üzerine ikinci bir tahakküm katmanı bindirmektedir. Böylece Türkiye’de hem yerli sermaye bloklarının hem de ulusötesi platform devlerinin oluşturduğu iç içe geçmiş bir feodal yapı ortaya çıkmaktadır. Bu yapı, yurttaşların giderek daha az kamusal, daha çok ticarileştirilmiş alanlarda var olmasına; politik katılımın ise sosyal medya algoritmalarının yönlendirdiği bir “gösteri demokrasisi”ne dönüşmesine yol açmaktadır.

Dolayısıyla Türkiye’de demokratik bir yeniden kuruluş gereksinimi, yalnızca otoriterleşmeye karşı siyasal bir mücadeleyi değil, aynı zamanda veri, altyapı ve iletişim ağları üzerindeki yerli-yabancı tüm tekellerin kamusallaştırılmasına yönelik kapsamlı bir programı da zorunlu kılmaktadır.

Türkiye’de de siyasal iktidar ile büyük sermaye grupları arasındaki simbiyotik ilişki, demokratik alanın daralmasına ve yurttaşın giderek daha fazla “seyirci”ye dönüşmesine yol açıyor. Bu nedenle mesele yalnızca siyasal otoriteyi değil, ekonomik ve dijital baronları da demokratik denetim altına almayı gerektiriyor. Varoufakis’in değindiği gibi gerçek bir demokrasi, yalnızca kralların değil, baronların da mülkiyetini sorguladığında yeniden mümkün olabilir.

Yazar Doğan Sevimbike

İlgili Konular: #Feodalizm

Yazarın Son Yazıları

Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025