Kiynikçilik ve hedoistlik arasındaki denge: Stoacılık - Ahmet Özer
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Kiynikçilik ve hedoistlik arasındaki denge: Stoacılık - Ahmet Özer

17.09.2025 08:31
Güncellenme:
Takip Et:

Image

Kıbrıslı Zenon'un, Raphael'in "Atina Okulu" tablosundan esinlenerek Pietro Ghigi tarafından yapılan, yaklaşık 19. yüzyıla ait gravürü (Londra Kraliyet Koleksiyonu Vakfı)

Stoacılar, Hedonistler ile Kiynikçilerin arasında bir yerde dururlar. Toplum tarafından şiddetle reddedilmeyecek akılcı ve uygulanabilir tezler ileri sürerler. Yani bir denge durumu onlarınki...

Temsilcisi, MÖ 4.yüzyılda yaşayan, 3. yüzyılda da ölen Kıbrıslı Zenon’dur. Zenon aslında çok zengin bir tüccardır. Atina’ya gemiyle mal götürürken gemisi batar ve iflas eder. Atina’ya ulaştığında artık hiçbir şeyi olmayan biridir. Büyük ıstırap içinde dolanırken yolu bir kitapçıya düşer. Orada bir kitaba rastlar; Zenefon’un Sokrates üzerine yazdığı bir kitaptır bu. “Bir kitap okudum hayatım değişti” sözü, tam da Zenon için söylenmiş gibi. Zenefon, Sokrates’in yanında dolaşan gençlerden biridir ve ona ilişkin yazmıştır. Zenon bu kitaptan çok etkilenir ve kitapçıya “Bu insan gibi biri var mı Atina’da? Ondan öğrenmek, öğrencisi olmak isterim” der.

O sırada Diyojen’in öğrencisi Krates tesadüfen oradan geçmektedir. Kitapçı hemen işaret eder, “İşte aradığın kişi o, peşini bırakma.” Zenon, Krates’in peşine düşer, onunla tanışır, derken öğrencisi olur ve kendini tamamen felsefeye verir. Zaman geçer, bir süre sonra bambaşka birine dönüşür. Sütunlarla örülü bir salonu okula çevirir, orada felsefe dersleri vermeye başlar. Yunancada sütun stoa demek olduğu için okula Stoa Okulu, okulun takipçilerine de Stoacılar denir.

ERDEMLİ VE İYİ İNSAN OLMAK

Bu felsefe diğer ikisine göre daha akılcı, mutedil ve uygulanabilir bir felsefedir denebilir. Diyojen’in birey söyleminin aksine onlara göre toplumda da özgürlük olanaklıdır. Bir “sosyal hayvan” olan insan toplumda yaşayacaksa bazı kurallara uyması gerekir. Bu durumda erdem ve huzur insana bağlıdır. Eğer iradesi dışında olanları akılcı bir biçimde yorumlarsa insan huzurlu olabilir. Nasıl ki Zenon, gemi kazasından sonra her şeyini yitirdiği halde tekrar huzuru yakaladıysa, onun gibi herkes her zaman huzuru yakalama şansına sahiptir.

Öte yandan Epiktetos gibi Stoacılar ise “güç ikiliğinden” bahsederek bazı şeylerin bizim elimizde, gücümüz dahilinde olduğunu bazılarının olmadığını söylerler. Gücümüz dahilinde olmayan şeyler için endişelenmek akıl kârı değil, çünkü zaten bir şey gelmez elimizden. Eğer gücün dahilinde ise gene endişelenme, çünkü senin elinde, yap o zaman ve huzura kavuş, endişelenme boşu boşuna... Bu takdirde iyi bir insan olmak da bizim elimizdedir. Çünkü tek bir amacı var insanın, o da erdemli ve iyi insan olmaktır.

Bir köle filozof olduğu halde, bir imparator filozof olan Marcus Arelius’un bile arkasından yürüdüğü Seneca’ya göre eğer bir şey erdemden uzaklaştırıyorsa tercih edilmemeli. Markus Arelius, “Mutlu yaşam için pek az şey gerekli; gereksinim duyduğunuz her şey içinizde ve düşüncelerinizde var” diyor.

Tercih edilen bazı şeyler insanı erdemden uzaklaştırmayan şeylerdir. Bazı zevkler, para, güç gibi bazı şeyleri ölçülü akılcı kullanılabilir. Bunları kullanarak daha iyi şeyler yapabilirsiniz ve erdeminiz daha etkili tecelli edebilir.

VE ZENON BÖYLE BUYURDU!

Zenon’un ulaştığı sonuca göre, yaşamda önemli olan hiç düşmemek değil, düştükten sonra kalkabilmektir. Ona göre, dışımızda gelişebilecek olayları biz belirleyemeyiz (ki insanın mutlu ya da mutsuz kılan da bu karşılaştığı olaylardadır) ama onlara karşı mücadele edebiliriz.

1. Bizi mutsuz eden şey, karşılaştığımız olayları nasıl yorumladığımız ve onlara karşı nasıl tutum aldığımızdır. Bu durumda mutluluk ve huzur dışsal olaylara bağlı değildir çünkü onlara hükmümüz geçmez. O halde mutluluk ve huzur içsel olana bağlıdır. Fiziksel rahatsızlıkların kaynağı nasıl ki fiziksel beden ve organlarsa düşünsel rahatsızlıkların kaynağı da ruhsal ve psikolojiktir (Yüzyıllar sonra Freud bunu dediğinde mistisizmle suçlanacaktı) ve biz düşüncelerimize yön verebiliriz.

2. Elimizde olanları istersek mutlu olabiliriz. İstekler küçükten büyüğe gitmelidir. Ulaşmayacağımız şeyleri istemek yalnızca mutsuzluk verir. Burada ruhun doyuma ulaşması ve insanın kendisini buna göre terbiye etmesi önemli. Çünkü istemenin bir sınırı yok. Sınırı olmayan istekler ruhu daima hasta eder.

Örneğin bir telefon çıkıyor onu alıyoruz, bir üst modeli çıkıyor hemen ona da koşuyoruz, (bunun adı, doyumsuz hedonist adaptasyondur). Moda insana değil para kazanana, kapitaliste uyarlanmış bir mekanizmadır. Bunu takip eden asla tatmin olmaz, tatmin olmayan da asla mutlu olmaz. Bu yüzden kapitalizm ruhumuzu yücelten şeylerle uğraşmaz, o bedenimizi pazarlamanın peşindedir, onun için doyumsuz hazzı harlar durur. Stoacılar bu noktada dengeyi savunur.

3. Hedonik çılgınlık ise ancak olumsuz canlandırma ile durdurulabilir. Elimizde olanı bir an yitirdiğimizi düşünün. O zaman ona elimizdeyken gereken değeri veririz ama genellikle bunu yapmayız. Ancak hastalıkta sağlığın, yoksullukta varsıllığın, yaşlılıkta gençliğin, esarette özgürlüğün kıymetini anlıyoruz, o zaman da iş işten geçmiş oluyor.

Aşırılıktan, insan ruhuna ve bedenine aşırı gelecek her şeyden sakın diyor Zenon. Aşırı sevinç gibi aşırı mutluluk, aşırı korku gibi aşırı cesaret, aşırı istekler, velhasıl her şeyin aşırısı insan ruhuna zararlıdır. Suyun bile fazlası zehirlidir.

İsteklerin sonunun olmadığı gibi aşırılıkların da sonu yoktur. Bu yüzden olsa gerek Aristo, “Erdem Mesotestir”, “Mesotes ise dengedir” der. O halde aşırılıklara ket vurup, dengeli olabilirsek huzuru bulabiliriz, huzuru bulduğumuzda ise mutlu oluruz.

AHMET ÖZER

SEÇİLMİŞ ESENYURT BELEDİYE BAŞKANI

Yazarın Son Yazıları

‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025