NATO zirvesinin düşündürdükleri
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

NATO zirvesinin düşündürdükleri

08.12.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Onur Öymen

Emekli büyükelçi

NATO’nun kuruluşunun 70. yıldönümü Londra’da düzenlenen zirve toplantısıyla kutlandı. Toplantıdan kısa bir süre önce Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” sözleri zirveye damgasını vurdu ve Türkiye dahil birçok ülke tarafından eleştirildi.

Zirvede Türkiye’nin ittifaktan terörle mücadele konusunda daha aktif bir rol oynaması talebi ön plana çıktı. Türkiye NATO’nun, Suriye’de faaliyet gösteren YPG’yi bir terör örgütü olarak tanımasını istiyor, aksi takdirde Baltık ülkeleri ve Polonya’nın savunma planlarını veto edeceğini söylüyordu. 

Amerika’dan silah yardımı

Aslında Türkiye’nin dosyası sağlamdı ve tezleri kuvvetliydi. Amerika’nın resmi tutumu PKK ile PYD/YPG arasında bağlantı olmadığı yolundaydı, ama aynı ülkenin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford The Atlantic dergisine 11 Mayıs 2017 tarihinde yazdığı makalede Osman Öcalan’ın sözlerine atfen PYD/YPG’nin PKK tarafından Kandil dağında kurulduğunu, KCK’nin üyesi olduğunu bildiriyor ve PKK ile bu örgüt arasındaki işbirliğini somut örnekleriyle ortaya koyuyordu. Barzani de PKK ile PYD/YPG’nin aynı örgüt olduğunu söylüyordu. Bu örgütün Moskova’daki ofisinin duvarında Abdullah Öcalan’ın portresi vardı. 

Uluslararası Af Örgütü 2015 Ekimi’nde PYD/YPG’yle ilgili olarak yayımladığı raporda bu örgütün işgal ettiği köylerdeki bütün evleri yıkarak o köylerde oturanların geri dönmelerini imkânsız hale getirdiğini, bunun bir savaş suçu olduğunu yazıyordu. İşte böyle bir örgüt Amerika ve bazı Avrupalı NATO üyeleri tarafından “müttefik” olarak sayılıyordu. Amerika geçen yıl bu örgüte yüz milyonlarca dolarlık yardım yapmış, binlerce TIR dolusu silah göndermişti. 

Türkiye’nin talebine red

Amerika PYD/YPG’nin IŞİD’in Suriye’den tasfiyesinde önemli bir rol oynadığını iddia ediyordu. Amerika’nın bir terör örgütünü tasfiye etmek için başka bir terör örgütünün desteğine ihtiyaç duyması hazindi ve Birleşmiş Milletler’in ve NATO’nun şimdiye kadar kabul ettiği ilkelere aykırıydı. Kaldı ki, BBC 14 Kasım 2017 tarihinde yayımladığı bir röportajda YPG’nin, Rakka’nın tahliyesi sırasında silahlı IŞID mensuplarına yardımcı olduğunu bildiriyordu. 

Türkiye’nin NATO zirvesinde bu örgütün terör örgütü olarak nitelendirilmesini istemeye hakkı vardı. Ancak bu talebimiz kabul edilmedi. Sonuç bildirisine genel ifadelerle NATO’nun teröre karşı savaşa bağlılığı konusunda geri adım atmadığı, terörü yenmek için birlikte daha güçlü adımlar atmakta olduğu yolunda bir ifade konulmasıyla yetinildi. Bu ifadenin, Türkiye’nin dışındaki NATO ülkelerinin maalesef terör örgütü saymadıkları PYD/YPG’yi kapsamadığını anlamak için NATO uzmanı olmaya gerek yoktu.

Veto hakkı

Peki nasıl oldu da bu durumda Türkiye Baltık ülkelerinin ve Polonya’nın savunma planlarını engelleme kararından vazgeçti? Türkiye’yi kim, hangi gerekçelerle buna ikna etmişti? Bazı basın kaynaklarında yer alan haberlere göre, Amerika, Türkiye Baltık ülkelerinin ve Polonya’nın savunma planlarını engellemekte ısrar ederse, NATO’nun Türkiye ile ilgili olarak 2016 yılında kabul ettiği savunma planlarını engelleyebileceğini söylemişti. Toplantı sırasında Türkiye’ye övücü sözler söyleyen Başkan Trump perde arkasından böyle tehditkâr yöntemlere başvurmuş olabilir miydi? İkili görüşmelerde nelerin konuşulduğunu bilmeden bu soruya cevap vermek kolay değil. Ancak Amerika’nın son aylarda ülkemize karşı medyalar aracılığıyla tehdit edici söylemlerde bulunduğu da hatırdan çıkarılmamalıdır. Herhalde NATO zirvesinde alınan kararın beklentilerimizin gerisinde kalması, İttifakın temel ilkeleri olan dayanışma ve ortak güvenlik çıkarları kavramlarına zarar vermiştir.

Her şeye rağmen, Türkiye veto hakkını kullanarak Baltık ülkeleri ve Polonya ile ilgili planları askıya aldırabilir miydi? NATO antlaşması bütün kararların üye ülkelerin oybirliği ile alınmasını öngördüğü için bu mümkündü. Örneği var mıydı? Vardı. 

1999 yılında Washington’da düzenlenen NATO zirvesinde Türkiye, AB ülkelerinin Avrupa Ordusu kurulurken NATO imkânlarından yararlanma talebini, ancak o orduda Türkiye’nin de etkili bir rol oynaması kaydıyla destekleyebileceğini bildirmişti. AB üyesi olmayan NATO ülkeleri Amerika, Fransa ve İngiltere tarafından ikna edilmiş ve Türkiye tek başına kalmıştı. 

NATO’dan geri adım

Türkiye’nin Avrupa ordusunda etkin bir rol almaktan dışlanması güvenlik çıkarlarımıza zarar verecekti. Cumhurbaşkanı Demirel, Washington’da İngiltere Başbakanı Tony Blair ile yaptığı görüşmede “Böyle bir kararı halkıma anlatamam,” dedi. Tony Blair, büyükelçisine dönerek “Cumhurbaşkanı haklı. Halkına anlatamayacağı bir kararı Türkiye’ye dayatamayız” diyerek zirvede Türkiye’yi de tatmin edecek bir formül üzerinde anlaşılmasının yolunu açtı. Böylece, Türkiye yalnız bırakıldığı bir konuda NATO’nun geri adım atmasını sağlamış oldu.

Kuşkusuz son NATO zirvesinden önce, bazı NATO ülkeleri PYD/YPG’nin terör örgütü olduğuna ikna edilebilmiş ve dünya medyalarında bu konudaki görüşlerimiz yansıtılabilmiş olsaydı zirvede sonuç alma şansımız daha yüksek olabilirdi. 

Yazarın Son Yazıları

Zamanın kuyusunda yankılanan ses - Abdullah Dörtlemez

Tarih, yalnızca geçmişin kaydı değildir; insanın kendini anlamaya çalıştığı derin bir aynadır. Her çağ, geçmişe farklı bir gözle bakar; bu bakış, çoğu zaman bir yankı gibidir.

Devamını Oku
08.11.2025
Adaletsizliği görmek* - Başar Yaltı

Adalete giden yol, adaletsizliğin görülmesiyle başlar.

Devamını Oku
07.11.2025
Emekliler ölsün mü? - Çetin Düzce

“Emekliler çok yaşadığı için kuruma yük oluyor ” yanlış okumadınız, bunu söyleyen Sosyal Güvenlik Kurumu-SGK Başkanı Raci Kaya.

Devamını Oku
06.11.2025
Çocuk işçiliğinin post-Fordist görünümleri - Özgür Hüseyin Akış

Çocuk işçiliği tartışmalarında belleğimizde canlanan imge, sanayi çağının fabrikalarında ya da tarım alanlarında çalışan çocuklardır.

Devamını Oku
06.11.2025
Emekçi babası Karaoğlan... - Şükrü Karaman

Emekçi babası, Türk siyasetinin “Karaoğlan”ı Bülent Ecevit 19 yıl önce, 5 Kasım 2006’da yaşamını yitirdi.

Devamını Oku
05.11.2025
İstanbul’un su stratejisi - Bekir S. Kocazeybek

İstanbul kenti, 2025 yılı itibarıyla 16 milyon nüfusu ile 5 bin 313 kilometrekare (yüzde 60’ından fazlası Avrupa tarafında) yüzölçümü büyüklüğüne sahip bir şehirdir.

Devamını Oku
05.11.2025
Hukuka uymayan savcı ve yargıçlar... - Erol Ertuğrul

Hukuk fakültesi öğrencilik yıllarımda ceza yargılama hukuk sınavında Prof. Dr. Eralp Özgen, “Tutuklamanın zorunlu olduğu durumları yazınız” diye bir soru sormuştu.

Devamını Oku
05.11.2025
Ulusun onurunun güvencesi - Azmi Kişnişci

Yaşı küçük ama kökleri derin Cumhuriyetimiz, Türk ulusunu insanlık ailesinin onurlu bir üyesi yapmayı amaçlar.

Devamını Oku
04.11.2025
Anayasayı ihlal suçu - Prof. Dr. Doğan Soyaslan

Toplumu özgür insanın ileri götüreceğini kabul eden siyasi rejim ve anayasalar, özgürlükleri korumak için devleti birbirini denetleyen üç temel güce bölmüşlerdir.

Devamını Oku
04.11.2025
Çok kutuplu küresel düzensizlik - Nejat Eslen

Donald Trump farklı bir ABD başkanı.

Devamını Oku
03.11.2025
Cumhuriyete kavramsal yaklaşım - Prof. Dr. Hakan Reyhan

Cumhuriyetin kavramsal içeriğinde birbirini tamamlayan unsurlar vardır.

Devamını Oku
03.11.2025
Bitkisel üretimde gerileme - Ülkü Sarıtaş

24 Ekim 2025 tarihli haberlerde yer alan bilgilere göre; Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından derlenen veriler doğrultusunda, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2025 yılı bitkisel üretim ikinci tahminini yayımladı.

Devamını Oku
01.11.2025
Demokrasi kültürü deyince... - Gülşen Karakadıoğlu

Günümüz insanları pek bilmezler; ülkemizde 1980’lerde düzen karşıtı gösteriler düzenleniyor; gençler, yetişkinler özgürlük ve demokratik bir yaşam için demokratik biçimde örgütleniyor, gösteriler düzenliyordu.

Devamını Oku
01.11.2025
Adaletin sınandığı yer - Hüseyin Özkahraman

Türkiye bir kez daha tarihin o kritik eşiğinde duruyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Yeni casusluk kumpası - Doğan Erkan

Yeni bir düşman ceza hukuku ve Ergenekon operasyonu taklidi “casusluk” kumpası Merdan Yanardağ ve Tele1 üzerinden Ekrem İmamoğlu’nu kapsayacak şekilde kuruluyor.

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyet yıkılamaz - Mahmut Aslan

Cumhuriyet, Türkiye için yalnızca bir yönetim biçiminin adı değil, milletin iradesinin ta kendisi, eşit yurttaşlığın somutlaşmış hali ve özgür bir yaşamın sarsılmaz umududur.

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyetin temeli o kadar güçlü ki hiçbir baskı sarsamaz!

“Tarihimizde olduğu gibi demokrasi dışı yollara tenezzül ederek iktidarda kalmak isteyen hiçbir güç başarılı olamamıştır, bundan sonra da olamaz. Ülkemizi bu karanlıktan çıkaracak yegâne güç, milletimizin sarsılmaz iradesi ve Cumhuriyetimizin kuruluşundaki mutabakat ruhudur.”

Devamını Oku
29.10.2025
Ben Cumhuriyet çocuğuyum - Ayşe Yüksel

Cumhuriyetimizin 35’inci yılında, Cumhuriyet ebesi sayesinde dünyaya gözlerimi açmışım.

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet ve demokrasi... - Nazan Moroğlu

Mustafa Kemal’in önderliğinde emperyalist güçlere karşı verilen tam bağımsızlık mücadelesinin zaferle sonuçlanmasının ardından, 102 yıl önce 29 Ekim’de kurulan Cumhuriyetimizin temeli ulusal egemenliğe dayandırılmış ve yapılan devrimlerle ümmetten ulusa, kuldan yurttaşa kararlı bir dönüşüm sağlanmıştır.

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet kimin öyküsüdür? - Abdullah Yüksel

Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ancak neden kurulduğu belki daha önemli bir soru.

Devamını Oku
28.10.2025
Devrim geriye işle(tile)mez! - Doç. Dr. İhsan Tayhani

Büyük Atatürk, başyapıtı Cumhuriyete yüklediği anlamı, derinlikli bir biçimde yukarıdaki özlü sözünde dile getirir.

Devamını Oku
28.10.2025
Anadolu ihtilâli fikri - Yüksel Işık

Tarihi günün bir gün öncesidir; Çankaya’dadırlar. Sofra kurulur; herkes toplanır etrafına… Henüz başlanmıştır ki Mustafa Kemal söze girer; “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz”.

Devamını Oku
28.10.2025
'Cumhuriyet sadece bir gazete değildir...'

“Cumhuriyet imecesi” kampanyasını kısıtlı imkânlarıma rağmen ilgiyle takip ediyorum.

Devamını Oku
27.10.2025
KKTC, bağımsız bir devlettir - Hikmet Sami Türk

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 19 Ekim 2025 günü seçmenlerin yüzde 64.82 oranında katılımıyla yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ile yeni bir döneme girdi.

Devamını Oku
25.10.2025
Zeytin saldırı altında - Çağatay Güler

Ülkemiz uzmanlarının değişmez bir kaderidir aynı doğruyu defalarca yazmak zorunda kalmak.

Devamını Oku
25.10.2025
Dış ticaret perspektifinden ‘Türkiye, Rusya, Çin’ - Ahmet Yılmaz

Bugünlerde dış politikada Çin ve Rusya ile ilişkiler yeniden gündemde.

Devamını Oku
24.10.2025
Demokrasimize bulaşan enfeksiyonlar - Ülgen Zeki Ok

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 102. yıldönümü yaklaşırken demokrasimizin geldiği nokta, rahmetli Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcımız Sabih Kanadoğlu’nun 10 yıl önce bir tıbbi enfeksiyon hastalıkları kongresinde yaptığı “demokrasiye musallat olan enfeksiyonlar” konulu konuşmayı aklıma getirdi.

Devamını Oku
24.10.2025
Türkiye’de veteriner hekimliğin 183. yılı - Mücteba Binici

Ben bir Köy Enstitülü öğretmenin oğluyum.

Devamını Oku
23.10.2025
Bakanlıkların düşüşü - Ozan Zengin

Bakanlıklar, devlet teşkilatlanmasının merkezinde yer alan yapılardır.

Devamını Oku
23.10.2025
Askeri hastaneler açılmalıdır - Cihangir Dumanlı

AKP, iktidara gelir gelmez “askeri vesayeti ortadan kaldırmak” sloganı ile ulusal güvenliğimizin güvencesi olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gücünü ve saygınlığını azaltıcı adımlar atmıştır.

Devamını Oku
22.10.2025
Sosyalist hareketin yönü üzerine - Doğan Sevimbike

Kemal Okuyan’ın soL’da yayımlanan “Sosyalist Hareket ve CHP’yi Desteklemek” başlıklı yazısı, sosyalist hareketin yönü üzerine önemli bir tartışma başlatıyor.

Devamını Oku
22.10.2025
Eğitimde son aşama akademik yozlaşma

Üniversite, inşa edilmiş akıl ve bilimdir.

Devamını Oku
21.10.2025
Kuraklık ve su yönetimi - Alparslan Güre

Özellikle küresel iklim değişiklikleri ile de ilgili olan kuraklık, var olan kaynakların günbegün azalarak kritik seviyelere inmesi ve buna bağlı yaşanan su kısıntılarıyla her geçen gün daha fazla hissediliyor.

Devamını Oku
21.10.2025
TBMM’de Cumhuriyet karşıtı hareket! - Doğu Silahçıoğlu

Bir asrı geride bırakan Türkiye Cumhuriyeti, 1923’te kurulduğundan bu yana iki ayrı tehdit ve tehlikeyle karşı karşıya kaldı.

Devamını Oku
20.10.2025
Gazze’ye yaşamsal destek: Su - Dursun Yıldız

İki yıldır süren İsrail soykırımı sonrasında hayatta kalan Gazzeliler için yeni bir yaşam mücadelesi başlıyor.

Devamını Oku
20.10.2025
AKP’nin cefası - Engin Ünsal

Divan edebiyatının önemli şairlerinden 1480 doğumlu Fuzuli bir şiirinde sevgilisine şöyle seslenmektedir “Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı” Şair sevgilisinin eziyetleri nedeni ile canından usanma aşamasına gelmiştir ama sevgilisi cefaya, eziyet etmeye usanmadan devam etmektedir.

Devamını Oku
18.10.2025
Sivil muhalefet ve itaatsizlik - Murat Molu

“Köle misin? O halde dost olamazsın.

Devamını Oku
18.10.2025
Bir zamanlar meşruiyet - Cengiz Kuday

Geçmişi anlamak bazen bir tarih kitabından değil, bir anıdan çıkar. Benim için öyle oldu.

Devamını Oku
16.10.2025
Hukuk devleti ve avukatlık mesleğinin korunması - Ahmet Münci Özmen

Hukukçuların, hukuk devletinin kapsamlı bir tanımını yapma çabaları süredursun, bağımsız uzmanlardan oluşan Venedik Komisyonu 2016 yılında, hukuk devletinin olmazsa olmaz standartlarını ortaya koymuş ve bu standartlar, Türkiye’nin de ilk üyelerinden olduğu Avrupa Konseyi’nin Parlamenter Meclisi (AKPM) tarafından 11.10.2017 tarihinde onaylanmıştır.

Devamını Oku
16.10.2025
‘Eşit yurttaşlık’ sözündeki dil oyunu - Hürriyet Yaşar

Yeni sömürgecilik, göz koyduğu ülkelerin toplumlarında algı ve duyguları yönetmenin gücünü öğrendiğinden beri, ateşli silahlardan bile çok kullanıyor bu yöntemi.

Devamını Oku
15.10.2025