Çürüyoruz

30 Ağustos 2024 Cuma

Fark etmiyor musunuz, bilimi yok sayıyoruz. Yeni doğmuş bebeklere tıbbın evrensel yararlarını mahkeme kararıyla yasaklıyoruz.

Hacamat diye bir ilkellik hortladı. Bebeklerin vücudunu bazı yerlerinden kesip “kötü kanı akıtarak” iyileşeceğini düşünüyoruz.

Çürüyoruz.

Herkes üniversite mezunu. Ama kimse okuryazar değil. İşsiz eczacılar, hukuk fakültesi mezunları, mühendisler sokaklarda.

Büyük kentlere yığdığımız insanlar yiyecek bulamıyor. Çiftçinin ürünü para etmediği için tarlada kalıyor.

Açlarla yiyeceği bir araya getiremiyoruz. Çünkü yakıt-taşıma parası ürünün ederinden daha fazla.

Çürüyoruz.

Her tarikatın yönettiği bir bakanlık var. Bütün ihaleler, alımlar ondan geçiyor.

Uçağın hareket saati bile ona göre ayarlanıyor.

Şıhlar adeta “yeni bir din icat etmiş” gibi davranıyor, bu şekilde yaşıyor.

Diyanet susuyor, Müslüman olduğunu söyleyenler susuyor.

Hiçbir tarikatın, hiçbir şıhın serveti sorgulanamıyor.

Çürüyoruz.

Çocuklarımıza “meslek öğretiyoruz” iddiasıyla köleliği geri getirdik. Sömürüyoruz. Bir eğitim yılı için devlet 24-57 bin 501 TL veriyor çocuklara. Onlar da başkaları için çalışıyorlar. Ölen var, sakat kalan var, susuyoruz.

Çürüyoruz.

İsrail bir yıla yakındır, Filistinlileri vahşice öldürüyor. Yani savaşta ama yıllık enflasyonu yüzde 2.9. “Huzur ve sükunun hüküm sürdüğü” Türkiye’de ise yüzde 71.6.

Dışarıdan para getirip enflasyonu düşürelim diye yabancılara balya balya para aktarıyoruz. “Bana vermediğin parayı yabancılara ballı faiz olarak niye veriyorsun?” diye soran asgari ücretli, emekli, çiftçi yok.

Çürüyoruz.

Şehir hastaneleri icat edildi, sağlık çöktü. Sakat, yaşlı, yaralı, hasta insanlar bir servisten diğerine gidebilmek için kilometrelerce yürüyorlar.

Eczanelerde ilaç yok. Sıcak parada olduğu gibi ilaçta da dışa bağımlıyız. Yabancı tekellerin eline düştük, Türkiye’ye ilaç getirmiyorlar, ülkemizle adeta oyun oynuyorlar, elden bir şey gelmiyor.

Çürüyoruz.

Nüfusumuz azalıyor. Bu ülkede doğanlar başka ülkelere kaçıyorlar, ruhları yaralı... Kaçmak isteyenler de katar katar sırada.

Yükseklerden gelen “Giderlerse gitsinler” şeklindeki kükreme, adeta insanlarımızı yurdundan kovuyor.

Azalıyoruz, yok oluyoruz, bitiyoruz.

Ağzını açan, konuşan, “Çare bu” diyen yok, susuyoruz.

Ve çürüyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşamı ıskalamak 22 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları