Erdoğan’ın “nas ekonomisi” ile Nebati’nin “Gözlerime bak anlarsın...” ekonomisinin bedeli ülkeye ağır oldu, oluyor. Türkiye, hukuk-adalet olmadan ekmek olmayacağını öğrenme sürecine girdi. Bu sürecin çok sancılı geçeceğini söylemeye gerek yok. Önce Milli Eğitim Bakanı Tekin’e değinelim. Olmaması gereken proje okullara, olmayan yöntemlerle, eğitim döneminin ortasında müdahale etti. Üniversite sınavına girmeye hazırlanan bazı öğrencileri bile düşünmeden öğretmenlerini değiştirdi. Cemaat-tarikat-AKP bağlantılı olmayan öğretmenleri aldı, yerlerine bilinen sendika üyesi öğretmenleri atadı. Yetinmedi, muhalif siyasetçilere cehalet dersi vermeye kalktı. Acaba Tekin’in haberi var mı, fakültelerde derslere öğrencilerin en fazla yarısının girdiği gün sayısı kaç? “İmam hatipliler askeriyeye alınmıyor” diye yakınıyorlardı ya... İmam hatipliler artık askeriyeye tenezzül etmiyorlar. Neredeyse bakanlıktaki tüm üst kadrolar imam hatipli. AKP, bu ülkede üniversite eğitimini anlamsızlaştırdı. İşsizlik, umutsuzluk öyle bir boyutta ki İçişleri Bakanlığı’nın açtığı bekçilik sınavlarına girenlere bakmak yeterli. İnşaat mühendisi, işletme, iktisat mezunları artık bekçi olmak istiyor, polis bile değil... Bu hata mezunlarda değil, AKP’de, Yusuf Tekin’de. 20 yılı aşkındır topluma benimsetmekte zorlandıkları dinsel eğitim anlayışlarını bıkmadan, yeniden ve yeniden dayatıyorlar.
İktidar yalnızca eğitimde değil, her alanda çözüm üretme yeteneğini yitirmiş durumda. Bu durum her geçen gün daha da net şekilde ortaya çıkıyor, çıkacak. Çözüm üretemeyen iktidarın son aylardaki en önemli hedefi CHP’ye kayyum atama ile doruğa çıkması beklenen siyasi mühendisliğiydi. Şaka gibi ama AKP’liler bunu bile göze aldı. Ne olacağını düşünmeden, ekonominin nereye gideceğini umursamadan... Ancak hukuk tanımazlığın maliyeti ortaya çıkmaya başladı. Merkez Bankası’nın faizi düşürme beklentileri İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla tersyüz oldu. Bu ortamda CHP’ye kayyum atamak, ekonomik olarak iktidarın intiharı anlamına gelir. Bunu önce ekonomi bürokrasisi anladı. AKP kadroları ikna olmamıştı ki dün MHP lideri Devlet Bahçeli, CHP’ye kayyum atanamayacağını açıkladı. MHP’den gelen mesajları, satır aralarıyla birlikte AKP’lilerin de okumasında fayda var. Yakında, İmamoğlu’nu Silivri Cezaevi’ne kapatmanın onu engellemeye yetmeyeceği de anlaşılacak. Çünkü AKP tıkandı, tıkanıklığı açacak anlayışa sahip değil.
CHP’nin mevcut yönetiminden hoşlanmayanların hüsranı önümüzdeki dönemde büyüyebilir. CHP’de karışıklık bekleyenler, “Kıbrıs’taki turpun” açıklamasını yapamıyorlar. AKP’nin devletten, ekonomiden, işten, hukuk güvencesinden dışladığı ikinci sınıf yurttaş olarak gördüğü kitlelerin adresi artık belli oldu. Kendi arasında her konuda ayrık duranlar, iktidar karşısında birlik oluyor. İYİ Parti lideri Dervişoğlu, iktidarın ülke için yarattığı riski ilk görenlerden. CHP ve diğer muhalif kesimlerle ortaya koyduğu dayanışma, ileride bu dönemi araştıranların da dikkatini çekecektir.
İktidarın öngörüsüzlüğü dış politikanın yanı sıra iç politikaya da yansımış görünüyor. CHP kitlelerle ortak hareket ediyor, iktidarı istiyor. Hem de samimi bir şekilde... Tam zamanıdır kapsayıcı olmanın, yenilenmenin, halka ulaşmanın yeni yollarını bulmanın...
Çünkü AKP, uzun bir iktidar dönemini her açıdan boşa harcadı.
