Ülkenin en azından yarısının dehşet içinde olduğunu söylersek abartmayız. Yerel seçimlerden sonra CHP’nin başarısının yarattığı içine sindirememe durumu, Esenyurt’ta, Özel’in deyimiyle “savaş”a dönüştü. İktidarın başlattığı süreç kendi içinde inanılmaz çelişkiler barındırıyor. İktidar için yolsuzluk algısı ölçümleri vahim. İYİ Partili Erhan Usta’nın elinde ölçümler var. İktidara yönelik yolsuzluk algısı doruklarda. Ancak iktidar muhalefeti yolsuzlukla suçluyor. İktidar iç cepheyi güçlendirme söylemi kullanırken son uygulamalar güvensizliği, kargaşayı, iç bölünmeyi yeniden keskinleştirdi. Ve ekonomi... Herkesin en son gideceğini düşündüğü yabancı yatırımcılar da ülkeyi terk etti. Bunları bizzat Şimşek’in açıklamalarından anlıyoruz. Şimşek, yabancı yatırımcılara seslenirken gözaltı ve tutuklamaları savunacak bir mimik bile gösteremedi. Çünkü zor durumda kalacağını çok iyi biliyordu. Çarşamba günü gelen veriler, son olaylar döneminde “içerideki yerleşiklerin” döviz mevduatlarının da 6.9 milyar dolar arttığı yönündeydi.
Yaklaşık 30 yıldır likit fonları izleriz. Minik minik yatırımlar yapmaya çalışırız. Geçen bahardan bu yana para piyasası fonları adını alan bu fonlar mevduat üzerinde para kazandırmaya başladı. Çaresiz iktidar oraya da operasyon yaptı. Bu fonların bünyesinde en az yüzde 10 devlet tahvili bulundurma zorunluluğu getirdi, ardından vergi oranını yüzde 15 yaptı. Sonuç sarsıcı. Her bankacının otomatik olarak “Onlar az kazandırır ama düşmez” dediği fonlar son süreçte eksiye geçti. Devletimizin tahvilleri hangi fonun bünyesine girerse orayı çökertiyor. Geçinemeyenlerin sorunu büyük, ancak azıcık tasarruf yapmak da anlamsızlaştı.
İktidar ortakları, elbirliğiyle sağladılar bu ortamı. Ciddi bir taktik hata yaptılar. Ekonominin topluma en çok acı çektirdiği dönemde, acı süresinin uzayabileceğini düşünmeden muhalefete çöktüler.
Gelelim siyasi boyuta. Çünkü yaşananların artık hukuki bir boyutu yok. AKP ve MHP’den yapılan açıklamalar iç karartıcı. Erdoğan’ın turp açıklamaları, hukuk için ağıt yakmaya yeterli. MHP’li Feti Yıldız’ın açıklamaları da iktidarın hedefini açıkça ortaya koyuyor: Muhalefetin olmadığı bir Türkiye.
Senaryo çok: Daha çok belediyeye operasyon yapılacak, CHP’ye kayyum atanacak... Kurultay iptal edilecek, CHP önceki yönetime devredilecek. Bu olasılığı zorlayan, bu uğurda iktidarla işbirliği yapan “CHP’liler” olduğu söyleniyor.
Davutoğlu, “kirlenmiş AKP”yi haykırıyor. Babacan, bu koşullarda dışarıdan kaynak gelmeyeceğini ve ekonominin düzelmeyeceğini seslendiriyor. Arıkan, iktidarı hukuka çağırıyor. Dervişoğlu, tarihsel tavır alıyor. Özel, cephenin en önünde, muhalefet tek ses.
Türkiye’yi ele geçiren iktidar, artık başka bir iktidar istiyor.
