Türkiye’de PKK, 40 yıldır şiddet eylemleri yapıyor. Can acıtıcı bu dönem, Türklerin de Kürtlerin de birlikte yaşama isteğini engelleyemedi. Sorunun “hak ve özgürlükler” noktasında silahsız tartışılması en çok istenen durum. Terör örgütünün, Türkiye’nin temeli olan Lozan’ı hedef alması ve “yüzyıllık soykırım” iddiası, temelde yatan sorunu, “Türklerin var olma sorununun” bir kere daha yakıcı şekilde hissedilmesine neden oldu. Politik psikoloji penceresinden bakınca Türklerin, kurdukları devletin ve kendilerinin yok olmayacağına inanmaları, bu konuda rahatlatılmaları lazım.
Türklerin var olma sorunu, çok açıktır ki iç siyasette belirleyici bir olgu olarak öne çıkıyor. İktidarı belirliyor. CHP’nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimlerde yenilmesinin birinci nedeni bu konudur. Bu konuda güçlü vurgular yapılmamış, Cumhur İttifakı’nın yalan ve iftira içerikli söylemlerinin etkisinin kırılmasında yetersiz kalınmıştı. Özetle güven verilememişti. “Yeter ki önce silahlar bırakılsın” düşüncesinin tarihsel açıdan önemi anlaşılabilir. Ancak muhalefete yönelik kurgulanmış siyasi tuzak boyutu şimdiden kıymetlendirilmelidir.
GÖZDEN KAÇMIYOR
PKK; Lozan, 1924 anayasası, soykırım iddiası konularına bildirisinde açıkça yer veriyor. Kendisini tarihsel sürecindeki iddialarıyla uyumlandırıyor, vazgeçmiyor. Ancak Cumhuriyet dışındaki bütün yayın organları ülke için ileride ciddi sorun olabilecek soykırım iddiasını adeta yok sayıyor. Bu tavır kesintisiz bütün yayın organlarında uygulanıyor. MHP’den yapılan açıklamada, iddiaya bir tümceyle karşı çıkılıyor. CHP, açıklamasında Lozan’ın önemine dikkat çekiyor. İYİ Parti lideri Dervişoğlu, hepsine tam karşı çıkıyor. Konuyu saklamak muhatabına ulaşmasını engellemiyor. Fısıltı propagandası yoluyla Cumhur iktidarına, siyaseti şekillendirme olanağı veriyor.
Örgütün, siyasallaşmış konumdaki söylemi, silahlı olduğu dönemki söyleminden daha çok ciddiye alınabilir. Türkiye’nin yeni yapıya terör örgütü gibi bakamayacağı da akılda tutulmalı. Silahlı bir örgütün soykırım iddiası ile siyasal bir örgütün soykırım iddiasının farklı değerlendirileceğini en iyi Ermeni iddiaları yüzünden Türkiye bilmeli. Tabii yöneticiler tarih bilinci taşıyorsa...
BARZANİ KAZANDI
Türkiye, PKK ile ikinci kez bir sürece nasıl ve ne zaman girdi? Bu sorunun yanıtına ilişkin gelen bilgiler ilginç. Bugün gelinen noktanın 2023’te Brüksel’de başladığı kulislere yansımış durumda. Türkiye’den 12 siyasetçinin örgütten ise 5 kişinin iki yıl önce görüştüğü ve altyapısını hazırlamaya başladığı bilgileri geliyor. Gelinen aşamada, Türkiye’nin önünde sancılı ve uzun bir süreç duruyor. Türkiye kendi sorununu çözmek için uğraşınca çevresine yansımalar da olacak. Burada şimdiden, en erken ve büyük kazananın Barzani olduğunu söylemek yanlış olmaz. Irak’ın kuzeyinde Barzani için en büyük tehdit PKK idi. Silah bırakma, Barzani’yi büyük bir dertten kurtaracak. Ayrıca Barzani, yine Türkiye’nin yol açmasıyla Suriye’de PYD ile rekabete girebilir. Suriye’de Kürtlerin Şam’la Türkiye’deki model üzerinden yürümeleri en sağlıklı olanı. Ancak öylesine kaygan bir zemin var ki her an her şey kontrolden çıkabilir.
Türkiye bir sorununu çözmek isterken, içeride ve dışarıda yeni sorunların temelinin atılmasına izin veremez. Şu an kimsenin pek görmek istemediği büyük toplum kesiminde “Türklerin var olma sorunu” dikkate alınmalı. Çünkü barış tek ayaklı olmaz.