Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

08.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur. Böyle birinin, Ebedi Başkomutan Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk ile özdeşleşmiş TSK’da ne işi vardır? 

Tuzla Piyade Okulu Komutanlığında 2023’teki 10 Kasım Atatürk’ü Anma töreni sırasında Piyade Teğmen A.A’nın yakasına Atatürk fotoğrafı takmaması üzerine başlayan olay sonunda 7 teğmen ordudan ihraç edilmişti. Veryansın TV’nin haberine göre o olayda A.A’ya destek veren M.F.Ş’nin ihraç kararı, idare mahkemesince iptal edildi ve adı geçen teğmen TSK’daki görevine geri döndü.

M.F.Ş’nin ihraç kararına gerekçe oluşturan sözleri şöyle:

“1923’e kadar olan Atatürk’e saygı duyabilirim, ancak 1923 sonrası Atatürk’e saygı duymuyorum. Bir kısım yaptıklarını kabul etmiyorum. 1923 sonrasında dini yozlaştırdı ve Arapça olan dinin dilini Türkçe olarak değiştirdi. Kur’an’ın Türkçe olarak mealinin yazılması yanlıştı.”

Bugünkü yazımda bu teğmenin TSK’ya geri dönmesinin sembolik ve siyasal anlamı üzerinde durup, Atatürk hakkındaki düşüncelerinin tarih-bilimsel eleştirisini yapacağım.

SEMBOLİK ANLAM

“1923’e kadar olan Atatürk’e saygı duyabilirim, ancak 1923 sonrası Atatürk’e saygı duymuyorum!” diyen teğmen, Kurtuluş Savaşı’nın “Gazi Paşası” Büyük Zafer’in Başkomutanı Mustafa Kemal Paşa’ya değil, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’e saygı duymadığını söylemek istiyor. Teğmenin bu yaklaşımı, Türkiye’deki tarikatçı, cemaatçi, siyasal İslamcı ve Yeni Osmanlıcı kesimlerin “Mustafa Kemal” ve “Atatürk” ayrımını akla getiriyor. Bilindiği gibi laik Cumhuriyet karşıtları, laik Cumhuriyet’in kurucu önderi Atatürk’ün adını anmaktan çekinirler, “Atatürk” demek yerine çok mecbur kalırlarsa “Mustafa Kemal” demeyi tercih ederler. Çünkü Atatürk, 1923 sonrası yaptığı aydınlanma devrimleriyle Türkiye Cumhuriyeti’ni laikleştiren kişidir. Çünkü Atatürk, saltanatın, hilafetin yerine cumhuriyeti, dinsel hukukun yerine laik hukuku, Arap harflerinin yerine yeni Türk harflerini, fesin, sarığın, şalvarın yerine şapkayla tamamlanan çağdaş kılık kıyafeti, mecellenin yerine medeni kanunu getiren kişidir. Çünkü Atatürk, medreseleri, tekkeleri, zaviyeleri, türbeleri ve tarikatları kapatan kişidir. Çünkü Atatürk, “En hakiki mürşit ilimdir, fendir...” diyerek aklın zincirlerini kıran, bu topraklarda bilimin, sanatın önünü açan kişidir. Çünkü Atatürk, Arapça ve Farsçanın yerine Türkçenin egemenliğini sağlayan kişidir.

Bu bağlamda ”1923 sonrası Atatürk’e saygı duymuyorum!” diyen teğmen, aslında Atatürk’ün yaptığı devrimlere; ulusal egemenliğe, çağdaş hukuka, çağdaş eğitime, kadın haklarına, uygar yaşama, uluslaşmaya, kısacası Atatürk’ün devrimleriyle inşa ettiği üniter laik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası’na saygı duymuyor demektir.

BİR TARİKAT YÖNTEMİ

Teğmen, “1923 sonrası Atatürk’e saygı duymamasının” gerekçesini ise “1923 sonrasında dini yozlaştırdı ve Arapça olan dinin dilini Türkçe olarak değiştirdi. Kur’an’ın Türkçe olarak mealinin yazılması yanlıştı!” diye ifade ediyor.

Atatürk’e ve laik Cumhuriyete, (çarpıtılmış, uydurulmuş, hatta kurgulanmış tarihsel bilgilerle) “din üzerinden” saldırmak, Atatürk ve laik Cumhuriyet düşmanlarının klasik yöntemidir. Teğmenin yaptığı da budur. Bu durum, her şeyden önce teğmenin düşünce dünyasının, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı bir tarikat veya cemaatte veya siyasal İslamcı gruplarca biçimlendirildiğini düşündürmektedir.

Teğmenin düşünce dünyasının biçimlenmesinde AKP iktidarının Atatürk ve laik Cumhuriyet karşıtı politikalarının da etkili olduğu açıktır.

KUR’AN TÜRKÇEYE ÇEVRİLEMEZ Mİ?

Atatürk’ün 1923 sonrasında dini yozlaştırdığı; din dilinin Türkçeleştirilmesinin “dine aykırı” hatta “din düşmanlığı” olduğu iddiaları tarih-bilimsel gerçekliğe aykırıdır.

Her şeyden önce “din dili”, herkesin konuştuğu, anladığı dildir. Dinde asıl amaç mesajın anlaşılmasıysa ki öyle; o zaman din dilinin de anlaşılan dil olması gerekir. Bu nedenle Türkiye’de din dilinin Türkçe olmasından daha doğal ne olabilir?

Hiçbir dil kutsal olmadığı gibi Arap dili ve Arap harfleri de kutsal değildir. Bu konudaki birçok hadisin uydurma olduğu anlaşılmıştır. Arap harfleriyle ve Arapçayla “iman esasları” ifade edildiği gibi “küfür esasları” da ifade edilebilir.

Kur’an’ın ortaya çıktığı toplumun ve peygamberin dili Arapça idi. Hz. Muhammed’in ve Arap toplumunun Kur’an’ı anlaması için Kur’an’ın Arapça olması gerekiyordu. Peygamberin anlamadığı bir kitabı açıklaması olanaksızdı. Kur’an’da da bu konuda çeşitli ayetler vardır.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kur’an’ı Kerim Tefsiri’nden aktarıyorum.(1)

İbrahim, 4: “İstisnasız her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açık açık anlatsın. (...) ”

Yusuf, 2: “Anlayabilesiniz diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.”

Şuara, 193-195: “Onu, senin kalbine uyarıcılardan olasın diye açık bir Arapça ile Ruhulemin indirmiştir.”

Fussilet, 44: “Şayet biz onu yabancı dilde okunan bir kitap olarak indirseydik, mutlaka şöyle diyeceklerdi: ‘Ayetlerin açık seçik, anlaşılır olması gerekmez miydi? Bir Arap’a yabancı dilden bir kitap öyle mi? (...)”

Duhan, 58: “Anlayıp düşünsünler diye Kur’an’ı senin dilinde kolaylaştırdık.”

Şuara 196’da ise “O Kur’an, şüphesiz öncekilerin kitaplarında da vardır.” denilmiştir. Hanefi fıkhının önemli fakihlerinden Zeylai (ölm. 1343) bu ayeti, “Eski metinler Arapça olmadığına göre Kur’an’ın Arapça metinden okunması şart değildir,” diye yorumlamıştır. (Zeyla’i,Tebyinu’l-Hakaık, 1/110-111).(2) Yine önemli fakih ve kelamcılardan Abdullah b. Ahmed en-Nesefi (ölm.1301), “Medarikü’t-Tenzil” adlı tefsirinde Şuara Suresi 196. Ayetin iki konuya delil olduğunu ileri sürmüştür: “1. Kur’an Arapça dışında bir dile tercüme edildiğinde o tercüme de aynen Kur’an’dır. 2. Kur’an’ın, örneğin Farsça çevirisi ile namaz kılmak caizdir.”(3)

Görüldüğü gibi bizzat Kur’an’da çok açık ifadelerle Kur’an’ın “anlaşılsın diye” Arapça olduğu ifade ediliyor. Fakihler de bu gerçeği vurguluyor.

EBU HANİFE VE SELMANI FARİSİ

Her ne kadar birileri, “Arapça dışındaki Kur’an tercümeleri Kur’an değildir!” dese de, bundan yüzyıllarca önce İslam’ın en büyük imamlarından İmamı Azam Ebu Hanife (ölm. 767), Kur’an’ın Arapçadan başka dillere çevrilip namazda bile o dillerde okunmasının uygun olduğunu söylemişti. Üstelik İmamı Azam’ın bu yaklaşımı Luther’den yaklaşık 750 yıl önceydi. Kur’an çevirisi konusunda İmam-ı Azam’dan sonraki mezhep imamları da büyük kolaylıklar getirdiler.(4)

Hanefi fıkhının temel kaynaklarından olan Serahsi’nin (ölm. 1090) “El Mebsüt” adlı eserine göre Hz. Muhammed’in arkadaşlarından İran asıllı Selmanı Farisi, (ölm.656) namazda Fatiha suresinin Farsça tercümesini okuyup okuyamayacaklarını soran Fars kökenli Müslümanlara, Hz. Muhammet’ten onay aldıktan sonra, sadece olumlu cevap vermekle kalmamış, Fatiha’yı Farsçaya çevirerek göndermişti.(Serahsi, Mebsüt, 1/36-37)(5).

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nin “Selman-ı Farisi” maddesinde aynen şöyle denilmektedir: “Selman’ın, Fatiha suresini Farsçaya tercüme ettiği ve Resulullah’ın bunu menetmediği kaydedilmektedir.” (Serahsi, I, 37) (6)

Selmanı Farisi’nin bu ilk tercümesinden sonra 1963 yılına kadar Kur’an-ı Kerim, aralarında İngilizce, Fransızca, Fince, Çince, Japonca, Türkçe gibi dillerin de olduğu tam 102 dile çevrildi. Kur’an, bazı dillere birden çok kez tercüme edildi. (7). 1963’ten bugüne Kur’an’ın çevrildiği dil ve çeviri sayısı daha da arttı.

DİN DİLİ VE ULUSLAŞMA

Din dilinin “kutsal” ve “değiştirilmez” olduğunu iddia etmek tarihsel süreçte bir taraftan dinlerin yayılmasını engellerken, diğer taraftan dinlerin yanlış yayılmasına yol açtı. İnandıkları dinleri, kendi dillerinde okuyup anlamalarına izin verilmeyen insanlar, yüz yıllarca din adına kendilerine söylenenlere inanmak zorunda kaldı. Bu süreçte hem “boş inançlar” olabildiğince yayılırken hem toplum üzerinde din dilinden kaynaklı bir dil ve din adamı (ruhban) egemenliği kuruldu. Örneğin, Ortaçağda Avrupa’da Hristiyanlık kilisenin tekelideydi. Din adamları mutlak egemendi.

4. yüzyılda Aziz Jerome, İncil’i İbraniceden Latinceye çevirmişti. 6. yüzyılda Roma Katolik Kilisesi Latinceyi din dili ilan etmişti. Ancak ilerleyen yüzyıllarda Latince zayıflayınca halk dinini anlamamaya başladı. Bu nedenle İncil çeşitli dillere çevrilmeye başlandı. Kilise, İncil'in ulusal dillere çevrilmesine şiddetle karşı çıktı. 14. yüzyılda John Wycliffe ve arkadaşları İncil’i İngilizceye çevirdiler.(8) 16. yüzyılda Almanya’da Martin Luther, İncil’i Almancaya çevirerek dini, Katolik Kilisesinin tekelinden kurtardı ve rahiplerin egemenliğini kırdı. Bu durum, Alman dilinin ve edebiyatının gelişmesine, Alman ulusunun oluşumuna da zemin hazırladı. (9)

Avrupa’da, Reform hareketi ile İncil’in milli dillere çevrilmesi Avrupa’nın aydınlanma ve uluslaşma sürecinde çok büyük bir rol oynadı.Türkiye’de de Atatürk’ün Kur’an’ı Türkçeye çevirtmesi yanlış değil, aksine çok doğru ve gerekliydi.

Böylece Atatürk’ün deyişiyle Türk milleti, yüzyıllardır anlamadan peşinden gittiği kitapta (Kur’an’da) ne olduğunu öğrenebilecekti. Akıl, mantık ve yüzyılların tecrübesi, dinsel metinlerin, dolayısıyla Kur’an’ın anlaşılmasının “doğru” olduğunu gösteriyor. Dinin anlaşılmasından korkanların, dini istismar edenler olduğu bilinmelidir.

Türkiye’nin uluslaşma sürecinde din dilinin Türkçeleştirilmesinin çok önemli bir yeri vardır. Atatürk’ün 1932’de Dil Devrimini yaptığı günlerde Kur’an’ın, ezanın ve hutbelerin Türkçeleştirilmesi tesadüf değildir. Atatürk, laik bir ulus devlet kuruyordu ve bu devletin resmi dili Türkçeydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslaşma sürecinde Türkiye’de Türkçenin egemenliğinin kurulması çok önemliydi. Dil Devriminin temel amacı “Türkçeyi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmaktı.” Din dilinin Türkçeleştirilmesi her şeyden önce bu amaca hizmet ediyordu. Laik Cumhuriyet, din dilini Türkçeleştirerek hem Türkçenin egemenliğini hem de dinin anlaşılmasını sağladı.

YENİ TÜRKİYE

Soru şudur. Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur. Böyle birinin, Ebedi Başkomutan Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk ile özdeşleşmiş TSK’da ne işi vardır?

Gerçek şu ki, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diyen teğmenler ordudan atılırken “1923 sonrası Atatürk’e saygı duymuyorum!” diyen teğmenin orduya geri alınması, siyasal İslamcı iktidar ve ortağının nasıl bir Türkiye yarattıklarının yoruma gerek bırakmayacak türden bir göstergesidir.

---

Kaynaklar, Dipnotlar:

1. https://kuran.diyanet.gov.tr/Tefsir 

2. Yaşar Nuri Öztürk, Anadilde İbadet Meselesi, s. 96.

3. Öztürk, s. 95, 96.

4. Yaşar Nuri Öztürk, Kuran Penceresinden Kurtuluş Savaşı’na Bir Bakış, s. 383; Öztürk, Anadilde İbadet Meselesi, 94.

5. Öztürk, Anadilde İbadet Meselesi, s. 89,90. 

6. İbrahim Hatipoğlu, “Selman-ı Farisi”, TDV İA., C.36, s. 441-443.

7. Mithat Sertoğlu, “102 Dile Çevrilen Kutsal Kitap Kuran-ı Kerim”, Tarih Mecmuası, 1 Nisan 1963, S.3, s.49.

8. Mary Fairchild, “History of the Bible Timeline”, Learn Religions, Jul. 22, 2024, learnreligions.com/history-of-the-bible-timeline-700157.  

9. Philip Schaff, History of the Christian Church, New York, Charles Scribner’s Sons, 1910, p. 12; Gerhard Ritter, Luther: His life and Work, New York,  Harper and Row Publishers, 1963, p. 216.

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025
ATATÜRK'ÜN KONUŞMASININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Atatürk’ün konuşmasının düşündürdükleri

Devamını Oku
19.02.2025
Şeyh Sait İsyanı

Şeyh Sait İsyanı

Devamını Oku
12.02.2025