Patrikhane ve Ruhban Okulu

Patrikhane ve Ruhban Okulu

01.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı. Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı’nda çok kötü bir sınav veren bu kurumları Lozan ve sonrasında kontrol etmişti.

AKP’li Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray’da ABD Başkanı D.Trump’la görüşmesi öncesinde “Heybeliada (Ruhban) Okulu ile ilgili üzerimize ne düşerse biz onu zaten yapmaya hazırız!” diyerek, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılabileceği mesajı verdi.

Peki, Heybeliada Ruhban Okulu neden ve nasıl kapatıldı? Okulun, Fener Rum Patrikhanesi için anlam ve önemi nedir? Okulun açılmasının önündeki yasal engeller nelerdir?

Osmanlı döneminde, 1 Ekim 1844’de Heybeliada’daki Umut Tepesinde, Ortodoks ruhban sınıfı (din adamı) yetiştirmek için Heybeliada Ruhban Okulu açıldı.

Kurtuluş Savaşı yıllarında Fener Rum Patrikhanesi, kendisine bağlı Heybeliada Ruhban Okulu’nu, amacı dışında kullandı; bu okulu Türkiye karşıtı siyasi ve askeri bir üs haline getirdi.

Mustafa Kemal (Atatürk), 26 Aralık 1922’de Paul Herriot’a verdiği mülakatta, Fener Rum Patrikhanesi’nin “fesat ve ihanet ocağı” olduğunu, Hıristiyan halkın huzur ve refahını bozduğunu belirterek, “bu fesat ocağının gerçek yerinin Yunanistan” olduğunu söyledi. (Hâkimiyeti Milliye, 2 Ocak 1923)

LOZAN VE PATRİKHANE

Lozan Konferansı’nda, 22 Aralık 1922 tarihli alt komisyon toplantısında Türk heyeti, Türkiye’nin dinle devleti ayırdığını, laik devlette, azınlıklara tanınmış ayrıcalıklara ve bu ayrıcalıkları uygulayacak bir kurumun varlığına ihtiyaç kalmadığını belirterek, Patrikhane’nin Türkiye’den çıkarılmasını istedi. Ancak tüm Müttefik devletler, Patrikhane’nin İstanbul’dan çıkarılmasına karşı çıktılar. Lozan’daki Türk heyetinin başkanı İsmet (İnönü), siyasi ve hukuki yetkilere sahip Patrikhane’yi Türkiye için bir tehlike olarak gördüklerini anlattı. Patrikhane’nin Türkiye’den çıkarılmasında ısrar etti. Bunun üzerine İngiltere’nin de kabul etmesiyle Fransa, Patrikhane’nin, sadece dini yetkilere sahip olması koşuluyla İstanbul’da kalmasını önerdi. Türkiye, 10 Ocak 1923 tarihli oturumda, Patrikhane’nin siyasi ve hukuki yetkilerine son verilmesi koşuluyla eski teklifini geri çekti. İsmet Paşa (İnönü), bu konuda verilen garantileri “senet” saydığını belirtti. (Sinan Meydan, Lozan: Onurlu Barış, İstanbul, 2024, s. 269-270)

Lozan Barış Antlaşması’nda ve eklerinde İstanbul Fener (Rum Ortodoks) Patrikhanesi ve Heybeliada Ruhban Okulu hakkında bir madde yoktur. Ancak Lozan Konferansı’nda Müttefik devletlerden ve Yunanistan’dan alınan sözler (görüşme tutanaklarına geçen bu sözler de yazılı metin gibi geçerlidir) nedeniyle Patrikhane’nin yüzlerce yıllık eski ayrıcalıklı statüsü sona erdi. Yeni statüyü belirleme hakkı Türkiye’ye bırakıldı. Türkiye, Lozan Antlaşması sonrasında Patrikhane’nin siyasi ve hukuki yetkilerine son verdi. Türkiye’nin istemediği Patrik Meletios Metaksakis ve kadrosu istifa ederek Türkiye’den ayrıldı. Yeni Patriği de Türkiye belirledi. Patrikhane, idari açıdan Fatih Kaymakamlığına ve İstanbul Valiliğine bağlandı. İstanbul Valiliği, 6 Aralık 1923 günü Patrikhane Dini Meclisine gönderdiği yazıda, Patrik adayının Türk vatandaşı olması ve seçim sırasında Türkiye’de görev yapması gerektiğini bildirdi.

LOZAN’DA AZINLIK VE YABANCI OKULLARI

Lozan Barış Antlaşması’nın 37-45. maddeleriyle Türkiye’deki azınlıklara (gayrimüslimlere) uluslararası hukuktaki azınlık hakları tanındı. Lozan’ın 39.maddesine göre Türkiye’de Müslüman olmayan Türk uyruklu halk, Müslüman olan Türk uyruklu halkla “eşit”, medeni ve siyasi haklara sahip olacaktı. Antlaşmanın 40. maddesine göre azınlıklar, giderlerini kendileri karşılamak üzere, her türlü dinsel ve sosyal kurumlar ile her türlü okullar ve çeşitli eğitim-öğretim kurumları kurup yönetmek ve denetlemek, buralarda kendi dillerini özgürce kullanmak, dinsel çalışmalarını özgürce yapmak konularında “eşit hakka” sahip olacaklardı.

Lozan Antlaşması’nda, Türkiye’deki azınlık okulları, dinsel kurumlar ve sosyal kurumlar yanında, Türkiye’deki yabancı (İngiliz, Fransız ve İtalyan) din, öğretim, sağlık ve sosyal yardım kurumlarının varlığı da –yasalara uymaları koşuluyla- tanındı ve “bu kurumlar, benzeri Türk kurumları ile tam, eşit bir işlem görecek ve onlara uygulanan kamu düzeni hükümleri ile yasalara ve yönetmeliklere bağlı tutulacaktır…” denildi. (Lozan’a ek; 24 Temmuz 1923 tarihli “Oturma ve Yargı Yetkisi Hakkında Sözleşme”ye bağlı “Oturma Sözleşmesine İlişkin Mektuplar”)

Çok açıkça görüldüğü gibi Lozan Antlaşması’nda, Türkiye’deki azınlık okullarının ve dinsel kurumlarının “eşit hakka” sahip olacağı; Türkiye’deki, (İngiltere, Fransa ve İtalya’ya bağlı) yabancı okulların ve dinsel kurumların da Türk kurumlarıyla “eşit işlem” göreceği ve “Türk kurumlarının bağlı oldukları yasalara ve yönetmeliklere bağlı tutulacağı” belirtiliyordu.

PATRİKHANE, RUHBAN OKULU VE ABD ETKİSİ

3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile okullar Milli Eğitim bakanlığına bağlandı. Türkiye Cumhuriyeti, Heybeliada Ruhban Okulu’nu da devlet gözetimine aldı. 1930’larda yapılan yasal düzenlemelerle Heybeliada Ruhban Okulu’nda görevli yabancı uyruklu öğretim görevlilerine kısıtlamalar getirildi. Türk vatandaşı hocaların istihdamı teşvik edildi. Okula sadece Türk vatandaşları alındı. Laiklik ilkesi gereği okul daha sıkı biçimde izlendi. Lozan’da, Patrikhane’nin siyasi ve hukuki çalışmaları yasaklanmıştı. Dolayısıyla bu tür çalışmalar, Patrikhane’ye bağlı Ruhban Okulunda da yasaktı.

Patrikhane, 1947’de, sadece 16 yerli öğrencisi olan Ruhban Okulu’nun bir yüksekokula dönüşmesine izin verilmesi için MEB’e başvurdu. Bu istek, İçişleri, Dışişleri ve MEB temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından incelenerek reddedildi. Gerekçeli karada “Bu talep her şeyden önce 16 yerli talebesi bulunan bir okul hakkında vaki olduğuna göre evvela hakiki bir ihtiyaç mahsulü değildir” denilerek eğer ileride gerekirse devlet tarafından İlahiyat Fakültesine bir Ortodoks Kürsüsü eklenebileceği belirtilmişti. (Bkz. Elçin Macar, Cumhuriyet Döneminde İstanbul Rum Patrikhanesi, İstanbul, 2003)

II. Dünya Savaşı sonunda ABD Başkanı Truman, Patrikhaneye ilgi göstermeye başladı. 1949 yılında yeni patrik seçilecekti. ABD, Metropolit Athenagoras’ın Patrik seçilmesini istiyordu. Amerikan yardımını yeni almaya başlayan Türkiye, Athenagoras’ı Türk vatandaşlığına geçirip Patrik seçilmesini sağladı. Papaz Athenagoras, 1949 yılı sonlarında ABD Başkanı Truman’ın özel uçağı ile Türkiye’ye getirilip Fener Patriği yapıldı. Ancak Athenagoras patrik olur olmaz ruhban okulunun bir “ortodoks üniversitesi” haline getirtileceğini ve İstanbul’un, Ortodoks dünyasının merkezi yapılması gerektiğini ileri sürdü. Ayrıca yasaları çiğneyerek Ruhban Okulunun mütevelli heyetlerine kadar müdahale etti. (Münir Yıldırım, “Dünden Bugüne Heybeliada Okulu Sorunu ve Etrafındaki Tartışmalar”, Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 15, Sayı 2, 2006, s.388)

A Nazmi Çora’nın yazdığına göre 1950 seçimleri öncesinde Fener Patriği Athenagoras, Demokrat Parti ileri gelenleri ile konuşarak İstanbul’da 100 bin civarındaki Rum oyuna karşılık Heybeliada Ruhban Okulu’nun “yüksekokul” yapılması sözünü aldı. 1950 seçimlerini kazanan Demokrat Parti, iktidara geldikten sonra sözünü tuttu. (Ali Nazmi Çora, Fener Rum Patrikhanesi, Ankara, 2020, s.96) 25 Eylül 1951’de, Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Dairesi tarafından “Rum Rahipler Okulu Yönetmeliği” onaylandı ve bu tarihe kadar sadece Türk vatandaşlarının kabul edildiği okula yabancılar da alınmaya başlandı. Zamanla okuldaki yabancı öğrencilerin sayısı Türk öğrencilerin sayısını geçti. Milli Eğitim Bakanlığının 8 Aralık 1950 gün ve 9127/7 ve 2601 sayılı emriyle Heybeliada Ruhban Okulu “teoloji yüksekokulu” haline getirildi. (Yıldırım, s. 389)

OKULUN KAPATILMA SÜRECİ

Heybeliada Ruhban Okulu’ndaki yabancı öğrenci ağırlığı Lozan Antlaşması’ndaki “azınlık okulları”, “yabancı okullar” ayrımına ve “eşitlik” ilkesine aykırı düşmeye başladı. Yabancı öğrenci sayısının Türk vatandaşı öğrenci sayısının çok üzerine çıkması, okulun, azınlık okulu değil de adeta yabancı okulu durumuna gelmesine yol açtı. Ayrıca Fener Patrikhanesi, okulda MEB’in dışında bazı kararlar da aldı. Böylece okul, Eğitim Öğretim Birliği Yasasına ve Lozan’ın “eşitlik” ilkesine aykırı hareket eden bir kurum haline geldi.

Heybeliada Ruhban Okulundaki yabancı öğrenci sayısının giderek artması üzerine 1963 yılında bir genelge yayınlandı. Bu genelge ile bu okula kayıt yaptıracak öğrencilere vize verilmesi sonlandırıldı. (Yıldırım, s.389-390)

Anayasa Mahkemesi’nin 12 Ocak 1971 tarih ve 1971–3 sayılı kararıyla, 1965 tarihli ve 625 sayılı “Özel Öğretim Kurumları Kanunu”nun bazı maddeleri değiştirildi. Buna göre özel yüksekokulların, devlet üniversiteleri bünyesine geçmesine karar verildi. Heybeliada Ruhban Okulu’nun özel yüksekokul olarak eğitim öğretim faaliyetlerine devam etmesini isteyen Fener Patrikhanesi, bir devlet üniversitesi bünyesine girmeyi kabul etmeyerek okulu kapattı. (1971)

NEDEN KARŞI ÇIKILIYOR?

Bugün, Heybeliada Ruhban Okulu’nun, genellikle “azınlık hakları”, “din özgürlüğü”, “insan hakları” çerçevesinde “uluslararası teoloji üniversitesi” biçiminde ve doğrudan Patrikhane’ye bağlı olarak yeniden açılması gerektiği iddia edilmektedir. Fakat Türk Kurtuluş Savaşı’nda düşmana destek veren Fener Patrikhane’sine bağlı Heybeliada Ruhban Okulu, eğitim verdiği yaklaşık 130 yıllık dönemde, yalnızca ruhban yetiştirmekle kalmamış, Yunan “Megali İdea”sına da hizmet etmişti. (Çora, s.123)

Bu nedenlerledir ki, Cumhuriyeti kuranlar, “bağımsız devlet” anlayışına uygun olarak hem Patrikhane’yi hem de Patrikhane’ye bağlı Heybeliada Ruhban Okulu’nu kontrol etmişlerdi.

Bugün Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmamasını isteyenlerin belli başlı yasal gerekçeleri şunlardır:

1. 1923 Lozan Antlaşması azınlıklara “ayrıcalık” değil, “eşitlik” sağlamıştır. Okul, bu eşitliğe aykırı hareket emiştir.

2. 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 403 Sayılı kararına göre Türkiye’de dini eğitim MEB’in görevleri arasındadır. MEB denetimi dışında eğitim öğretim faaliyeti yürütmek “devletin bağımsızlığı” ilkesine aykırıdır.

3. Türkiye Cumhuriyeti, anayasasına göre “laik” bir devlettir. Buna göre dini eğitim veren özel okul açmak ve yönetmek yasaktır.

4. 625 sayılı kanunun 3. maddesinde askeri okullar, dini eğitim ve öğretim yapan özel kurumlar ile emniyet teşkilatına bağlı okulların aynı ve benzeri özel öğretim kurumları açılamaz.

5. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, vakıflar tarafından devletin gözetimi ve denetiminde yükseköğretim kurumları açılmasına izin vermiştir. Patrikhane bir vakıf olmadığından yükseköğretim yapması anayasaya aykırıdır.

Image

6. Anayasanın 24. maddesine göre din ve ahlak eğitimi ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. (Emre Özyılmaz, Heybeli Ada Ruhban Okulu, Ankara 2000, s.133-135; Yıldırım, s.394)

Fener Patrikhanesi’nin “Ekümeniklik” iddiasının ise hiçbir yasal dayanağı yoktur. Ekümenikliği kabul etmek, bir anlamda Türkiye’de “Ortodoks Halifeliği”nin kuruluşunu kabul etmektir. Böyle bir kabul, Lozan Antlaşması’na, laik Cumhuriyet’in devrim kanunlarına ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırıdır. 

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025
ATATÜRK'ÜN KONUŞMASININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Atatürk’ün konuşmasının düşündürdükleri

Devamını Oku
19.02.2025
Şeyh Sait İsyanı

Şeyh Sait İsyanı

Devamını Oku
12.02.2025