Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

14.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin  hedef alınması demektir.


PKK terör örgütü “fesih kararını” açıkladı. Ancak terör örgütü, fesih bildirisinde, Lozan Antlaşması’nı ve 1924 Anayasası’nı; dolayısıyla Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk Ulus Devletini hedef alıyor.

TÜRKİYE CUMHURİYE'NİN KURUCU BELGELERİNE SALDIRI

Terör örgütü, “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’ndan alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı” ve “Önder Apo, Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın öncesini referans alıyor,” diyerek açıkça Lozan Antlaşması’nı ve 1924 Anayasası’nı hedef alıyor.

Ayrıca, terör örgütü liderinin, “Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın öncesini referans aldığı” belirtilerek -diyalektik bir yaklaşımla- 1920 Sevr Antlaşması’na ve 1921 Anayasası’na gönderme yapılıyor.

Terör örgütü, bir taraftan Lozan Antlaşması’nı ve 1924 Anayasası’nı açıktan hedef alırken, diğer taraftan PKK’nın, “Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktığını” ve “silahlı mücadele stratejisi çerçevesinde meşru ve haklı bir mücadele yürüttüğünü” belirtip terör eylemlerini ve terör hareketini övüp meşrulaştırıyor ve Lozan Antlaşması ile 1924 Anayasası’nı; yani Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgelerini de “terörün gerekçesi” olarak gösteriyor.

TARİHSEL ÇARPITMALAR

Bildiride, eylemlerine 1978 yılında başladığı belirtilen PKK’nın, 1923 Lozan Antlaşması’ndan ve 1924 Anayasası’ndan kaynaklanan “Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı tarih sahnesine çıktığı” söylenirken adeta zamanda sıçrama yapılıyor. Öyle ki, Lozan’dan 55 yıl sonra, 1924 Anayasası’ndan 54 yıl sonra kurulan terör örgütünün kuruluş gerekçesi, yarım asır geriye götürülüp, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarına dayandırılıyor.

Lozan eleştirisine gelince: Birincisi, Türkiye Lozan’da, Türk-Kürt öz-kardeşliğini, birliğini, ayrılmazlığını, Kürtlerin de Türkiye’nin eşit haklara sahip yurttaşları olduğunu savundu. Bu nedenle Lozan’da “Kürt varlığının inkâr edildiğini” söylemek tarihsel gerçeğe aykırıdır. Buna karşın Sevr’de, zamanla bağımsızlığa evrilecek “Özerk Kürdistan” projesi vardı. Atatürk’ün Nutuk’taki ifadesiyle, Lozan’da bu konu “elbette söz konusu ettirilmemiştir.” Bu nedenledir ki Lozan’ı, “Kürtleri inkâr ve imha siyasetiyle” suçlamak çarpık bir tarih okumasının veya emperyalizmin Sevr’de vaat ettiği “Kürdistan” hayalinin Lozan’da sonuçsuz bırakılmasının bir yansımasıdır.

Aynı şekilde 1924 Anayasası da “Kürtleri inkâr ve imha siyasetinin kaynağı” olarak görülüp suçlanamaz. 1924 Anayasası’nda “Türk Milleti” tanımlanırken “din ve ırk farkı olmaksızın” yurttaşlık bağını esas alan kavrayıcı, kapsayıcı, demokratik bir tanım yapılmıştır. Ayrıca 1961 yılında -hukukçuların daha demokratik olduğunu söyledikleri-yeni bir anayasa (1961 Anayasası) hazırlanmıştır. PKK terör örgütü kurulurken geçerli olan anayasa da 1961 Anayasası’dır. Ancak 1978’de kurulan PKK, kuruluş gerekçesini, “Kürtleri inkâr ve imha siyasetinin kaynağı” olarak gördüğü 1924 Anayasası’na dayandırıyor. Çünkü PKK terör örgütü doğrudan doğruya, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef almak istiyor.

ŞEYH SAİT İSYANI VE AYDINLANMA DEVRİMİ

Osmanlı’dan beri devam eden isyanlar bir yana bırakılacak olursa, Türk-Kürt birlikteliğinin bozulmaya başlaması Lozan Antlaşması’na veya 1924 Anayasası’na bağlanamaz; Cumhuriyet döneminde bu birlikteliğin bozulmaya başlamasının miladı, tam da Lozan’dan geriye kalan Musul Meselesi’nin görüşüldüğü günlerde patlak veren dinsel temelli ve etnik ayrılıkçı Şeyh Sait İsyanı’dır. Türkiye Cumhuriyeti’ni daha doğarken boğmayı amaçlayan Şeyh Sait İsyanı bastırılırken çok doğal olarak devleti, devrimi ve rejimi koruma kaygısıyla Takriri Sökün Düzeni kurulmuştur. Ancak bunun 1923 Lozan Antlaşması veya 1924 Anayasası ile ilgisi yoktur.

İkincisi, Cumhuriyetin aydınlanma devrimleriyle ümmetten ulus, kuldan birey, tebaadan yurttaş yaratma projesi karşısında, yüzyıllardır halkın cehaletinden ve imparatorluğun yanlış politikalarından beslenen ağa, şeyh, şıh, tarikat, cemaat liderleri, -bazıları dış kışkırtmalarla olmak üzere- dinsel ve etnik gerekçelerle ve çıkarlarını koruma kaygısıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı ayaklanmıştır. PKK terör örgütünün bildirisinde de itiraf edildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı çok sayıda isyan gerçekleşmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin, bu “gerici” ve “bölücü” nitelikli isyanları bastırması, “Kürtleri inkâr ve imha siyaseti” ve “soykırım” değil, devleti, devrimi, rejimi koruma refleksidir.

PKK bildirisinde, Türkiye’de Kürtlere yönelik baskının da arttığı 12 Eylül Dönemi, 12 Eylül’ün Başbakanı Turgut Özal güzellemeleriyle ve 1990’larda PKK terör örgütünün çoluk, çocuk, öğretmen demeden katlettiği “terörle mücadele” sürecindeki bazı yanlış politikaların hatırlatılmasıyla geçiştiriliyor. Fatura doğrudan doğruya Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne kesiliyor.

ORTAK VATAN VE EŞİT YURTTAŞLIK

PKK terör örgütünün bildirisinde, yıllardır siyasal İslamcılardan, tatlı su solcularından ve yetmez ama evetçi liberallerden duymaya çok alışık olduğumuz “Ortak Vatan” ve “Eşit Yurttaşlık” kavramlarını da görüyoruz. Bakın ne diyor PKK terör örgütü: “Önder Apo, (…)‘Ortak Vatan’, ve Kürt-Türk halklarının kurucu öğe olduğu Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve Demokratik Ulus anlayışını, Kürt Sorununun çözüm çerçevesi olarak benimsedi.” “Cumhuriyet Tarihi boyunca gerçekleşen Kürt isyanları, 1000 yıllık tarihi Kürt-Türk ilişki diyalektiği ve 52 yıllık Önderlik mücadelesi Kürt Sorununun ancak ‘Ortak Vatan’ ve ‘Eşit Yurttaşlık’ temelinde çözülmesinin kazandıracağını göstermiştir.”

Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan beri, tüm Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının vatanıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir anayasasında, “Türkiye belli bir etnik kökenden olanların vatanıdır, diğerlerinin vatanı değildir!” diye bir madde yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm yurttaşları Cumhuriyetin kuruluşundan beri hiçbir ayrım gözetilmeden anayasa ve yasaların önünde zaten eşittirler. Ayrıca bu toplumsal eşitlik önce Lozan Antlaşması, sonra da 1924 Anayasası ile yasal güvence altına alınmıştır.

Lozan Antlaşması’nda Türkiye’nin tüm halkının yasa önünde eşit olacakları kabul edilmiştir.

Lozan Madde 38: “Türkiye Hükümeti, doğum, milliyet, dil, soy, ya da din ayırt etmeksizin, Türk halkının tümünün yaşam ve özgürlüklerini, en geniş biçimde, korumayı yükümlenir. Türkiye’nin tüm halkı, kamu düzeni ve genel ahlak ile bağdaşmazlık göstermeyen her din, mezhep ya da inanışın gerek genel, gerek özel biçimde özgürce kullanılması hakkına sahip olacaktır.”

Lozan Madde 39: “Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk yurttaşları Müslümanlarla özdeş medeni ve siyasal haklardan yararlanacaklardır. Türkiye’nin tüm halkı, din ayırtedilmeksizin, yasa önünde eşit olacaktır.”

1924 Anayasası da yurttaşlığı tanımlarken din ve ırk farkını dikkate almamıştır.

1924 Anayasası Madde 88: “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle (Türk) ıtlak olunur” demektedir.

Kanımca, PKK’nın “Ortak Vatan” ve “Eşit Yurttaşlık” söylemi, 1924 Anayasası’ndan beri tüm anayasalarımızda yer alan “Türk Milleti” tanımını (yurttaşlık tanımını) hedef alıyor. Ancak Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinde 1924 Anayasası’ndan beri “Türk Milleti”, etnik kökeni, dini, mezhebi ne olursa olsun Türkiye halkını oluşturan tüm etnik unsurların ve tüm yurttaşların ulusal kimliğidir. Anayasadaki “Türk Milleti”, sadece bir etnik kökeni değil, etnik kökeni ne olursa olsun tüm Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını kapsamaktadır. “Türk Milleti” tanımını anayasadan çıkarmak, ulusu kimliksiz bırakmak, Türk Ulus Devleti’ni yerle bir etmek demektir.

LOZAN'I VE 1924 ANAYASASI'NI HEDEF ALMAK

PKK terör örgütü, bildirisinde açıkça Lozan Antlaşması’nı ve 1924 Anayasası’nı hedef alıyor.

Peki, bu ne anlama geliyor?

Lozan’ın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir. (Çünkü Lozan sadece Türkiye’nin tam bağımsızlığının değil, aynı zamanda yurttaşların eşitliğinin, laik hukukun, çağdaş devletin de güvencesidir.)

Lozan’ın hedef alınması; Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün ve ulusal birlik bütünlüğünün hedef alınmasıdır. Misak-ı Milli’nin hedef alınmasıdır.

Lozan’ın hedef alınması; bu topraklarda Türkiye’yi -şimdilik 102 yıldır- yeni bir savaşın parçası olmaktan koruyan “Lozan Barış Düzeni”nin (Pax Lozan’ın) hedef alınması demektir. (Bu konuda benim “Lozan: Onurlu Barış” adlı kitabıma bakılabilir.)

Lozan’ın hedef alınması; diyalektik yaklaşımla, Lozan’ın antitezi durumundaki Sevr Antlaşması’nı esas almak demektir. (Sevr Antlaşması ise Türkiye’yi paramparça eden bir idam fermanıdır.)

1924 Anayasası’nın hedef alınması ise, Türk ulus kimliğinin, Türk Ulus Devleti’nin hedef alınmasıdır. (Çünkü 1924 Anayasası 88.madde Türk ulusunu tanımlar)

1924 Anayasası’nın hedef alınması, üniter bütünlüğün hedef alınmasıdır. (Çünkü 1924 Anayasası üniter bütünlüğü esas alır)

1924 Anayasası’nın hedef alınması, üzerine saray sultan gölgesi düşmeyen laik ve çağdaş Cumhuriyetin hedef alınması demektir. (Çünkü 1924 Anayasası’nda saltanata, hilafete yer yoktur ve 1924 Anayasası 1928’den itibaren laikleştirilmiştir.)

1924 Anayasası’nın hedef alınması, kadın özgürlükleri başta olmak üzere özgürlüklerin hedef alınmasıdır. (Çünkü 1921 Anayasası’nda olmayan özgürlükler 1924 Anayasası’nda tanımlanmıştır. Ayrıca 1924 Anayasası’nda yapılan değişikliklerle kadınlara medeni ve siyasal haklar verilmiştir.)

1924 Anayasası’nın öncesine dönülmesi demek Kurtuluş Savaşı yıllarının olağanüstü koşullarında hazırlanmış geçici 1921 Anayasası düzenine dönülmesi demektir. (1921 Anayasası düzenine geri dönülmesi ise laik, üniter, Türkiye Cumhuriyeti’nin yok sayılması demektir.)

***

Lozan Antlaşması’na ve 1924 Anayasası’na saldırmak Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan, tepeden tırnağa kadar ideolojik bir tavırdır. Silah bıraktığını belirten terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgelerini hedef alması ve Türkiye Cumhuriyeti’ni “soykırımcılıkla” suçlaması “geçiştirilecek” bir durum değildir.

PKK terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerine saldırması, Türkiye Cumhuriyeti’ni “soykırım yapmakla” suçlaması kabul edilemez. Ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, Türk ulusunun bir bireyi olarak kabul etmiyorum.

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025
ATATÜRK'ÜN KONUŞMASININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Atatürk’ün konuşmasının düşündürdükleri

Devamını Oku
19.02.2025
Şeyh Sait İsyanı

Şeyh Sait İsyanı

Devamını Oku
12.02.2025