Kelime Oyunları

20 Eylül 2011 Salı
\n

\n

Çok zararsız, bazen eğlenceli olabilecek kelime oyunları, siyasette, toplumsal yaşamdaki gerçeklerin tersyüz edimesinde kullanılmışsa, toplumun gerçekleri öğrenememesi sonuçların en masum olan boyutudur. İşlenen çok büyük insanlık suçları, siyasi suçların saklanmasında kullanılmışsa, silahtan daha etkin medya gücü eliyle kitlelerin yaşamsal insan haklarının gasp edilmesi aracı olmuştur...

\n

Yemende Arap baharları olarak adlandırılan, diktatör iktidarın devrilmesini isteyen toplumsal direniş eyemlerinin en uzun soluklularından biri yaşanıyor. Türkiye ve dünya medyasında ancak ölümlü çatışmalar, sözde uygarlık çağımızda olamayacağını sandığımız insanlık dışı vahşetin, işkencelerin geçerli olduğu eylemler, devlet gücünün kullanılması olayları bağlantılı haber olabiliyor. Son 26 kişinin öldüğü gösterilerde olduğu üzere de, silahlı taramanın sorumluları karanlıkta kalıyor. Yemende diktatörlüğe başkaldıranlar çoğunluklu Şii, İrandan yana güçlü cephenin oluşmasından emperyal güç odaklarının ödleri kopuyor. Diktatör iktidar ise emperyal sistemin yandaşı olduğundan dünya medya gündeminde insan hakları, demokrasi savaşımı olarak medyatik kampanya söz konusu olamıyor, dillendirilmiyor...

\n

İktidarımızdan Mısır, Tunus, Libya, Suriye örneklerinde olduğu üzere, İslam dünyasına rol model ülke olarak devreye girmesi istenmiyor. Olup bitenleri insan hakları, iç meselemiz, din kardeşlerimiz.. kavramları ile ağızdan düşürmeyen Başbakanımız, iktidar sözcülerimiz çıkmıyor... Tabii Yemende başkaldıranlara destek adına devreye giren ABD, AB, NATO.. barış askeri güçleri, Türkiyenin zikzaklı, daha çok insani yardımsöylemli siyasetle de olsa işin içinde olacağı doğrudan parasal yardım, askeri güçler desteği gündeme girmiyor...

\n

***

\n

Libyada önce Kaddafi yanında, sonra muhalefete kucak açmış iktidar politikalarımızın her ikisini de onaylayan kamuoyunu, nerede ise yüzde doksanların çok üstüne çıkmış yandaş medyayı önceleri pek anlayamamıştım. Aynı konumda görünen Suriyede Başbakanın içişlerimizkavramı ile iç savaşa taraf oldu olacak politikalarına daha bir duyarlı, en azından askeri bulaşmamadan yana bir çizgi ağırlıklı yorumlarda bölünmeleri dikkatimi çekmişti. Son günlerdeki uzman görüşleri ile, aynı konuma tam yandaşlardan farklı yorumların nedenlerine ilişkin açıklamalara aklım tam yattı...

\n

Libyanın kaliteli petrol gücü, gelirine karşın aşiretler ölçeğindeki küçük nüfusu, askeri gücü ile aşiret, kabile devleti kimliği iyice su yüzüne çıktı. Bu iç savaşın kazanan tarafından olmak, gelecek ekonomik pazar paylarında getirisi yüksek olan bir işti. Yanlış tarafta olmanın dünya siyaset dengeleri üzerinde bir etkisinin olması söz konusu değil. Kaygılar tamamen duygusal(!)... Fransa ile İngilterenin önceliği kapmasına bizim yandaşların tepkisi de tam bundan. Hoş, öncelik kapsak da sadece kamu gücü olarak var olmuş büyük yatırım şirketlerimizi dağıttıktan, ucuza özelleştirip sattıktan sonra, öncelik kapabileceğimiz ticari alanlar, inşaat başta zaten sınırlı... Yine de iktidarımızın elden götürdüğü yardım paraları ile askeri desteğin anlamlı bir karşılığı olacağına kesin gözü ile bakılmakta...

\n

Suriyede emperyal güç odakları, dış askeri müdahalenin tarafı olmaya istekli değiller. Öncelik kapma adına Suriyeyi bombalamaya kalkan çıkmadığı gibi, NATO da çekinceli; siyaset, BM baskıları ile Suriye yönetimini devirebilmenin yollarını arıyorlar. Bir de bizi öne itekleyip duruyorlar. İktidarımıza tam destek siyasal İslami akımlar, cemaatler olabilecekleri çok çıplak görebildiklerinden, Başbakan Erdoğanın ilk hızlı çıkışlarından kaygılandılar, fren yapmanın yollarını aradılar. Türkiyenin İslam dünyasının içindeki iç savaşlara, ırk-mezhep, aşiret, cemaat çatışmalarına bulaştırılmasının kaygılarını dillendirdiğimizde, Korkmayın, Osmanlı deneyimimiz, tarihten gelen bilgi birikimimizle bir şey olmaz..diyorlar. Suriyede iç savaşa itelendiğimizi reddetmeden, yanlış adım atılmadısavunmasını yapıyorlar... Suriye dengeleri, İran faktörü de dahil çok farklı, karmaşık olduğundan, Ortadoğu dengelerini tümden tetikleme özelliğinden kaygılanıldığından.. Esad yönetiminin dolambaçlı sivil dış desteklerle sınırlı düşürülmesi öngörülüyor...

\n

Güncel çok önemli kelime oyunları da kasetleri ortalığa saçılan PKK-MİT pazarlıkları, pardon görüşmeleri üzerinden... Elbette kasetler ortaya çıktıktan sonra hükümet, yandaşlar adına yapılan açıklamalarda çizilen çerçeve, yani terörün can yakıcılığı ile bağlantılı, akan vatandaş kanının durdurulması için masaya oturulan örnekler dünyada pek çok, bir o kadar da doğal, gerekli... Sorun, ülkemiz için bu kadar can yakıcı bir sorun üzerinden yapılan ucuz siyasette. Devletin tüm kurumlarına, demokratik düzene uymasa da, diktatoryal bir üslupta egemen Erdoğan hükümetlerinin bu görüşmelerdeki taraf olma sorumluluğunu üstlenmemesinden kaynaklanıyor. Seçim zamanı bilgilendirilmek isteyen muhalefeti şerefsizlikle suçlayacak, ortaya çıkınca; Hükümet değil, Devlet görüştü... Olmuyor...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları