Bir kirli polis portresi
Sungu Çapan
Son Köşe Yazıları

Bir kirli polis portresi

27.06.2014 04:23
Güncellenme:
Takip Et:

Bugün yeni bir Irvine Welsh uyarlaması, Başka Sinema salonlarında gösterime giriyor: ‘Filth-Pislik’ Dünyaya televizyonu, buhar makinesini, viskiyi, golfü, penisilini ve Mars çikolatasını armağan eden İskoçya’nın Edinburgh kentindeki polis Bruce “Aygır” Robertson (Horace McAvoy), meslek kariyerinde sabırsızlıkla terfi etmeyi beklerken hep nüfuzunu kullanarak çıkarcılık yapan, fırsatçı, adi, maço, yoz, mesleğinin yüzkarası bir dedektif ve sözcüğün tüm anlamıyla tam bir “pislik”tir.
Dışa, kendine çok güvenen, mutlu bir aile babası görüntüsü verse de aslında acınılası, zavallı biridir o. Güç tutkunu, baştan çıkarıcı, sarışın, seksi karısı Carole (Shaune Macdonald)) 7 yaşındaki küçük kızını da alıp onu çoktan terk ederek irikıyım bir zenciye kaçmış ve bu da Bruce’e çok koymuştur.
Şefi Toal (John Session) tarafından, Japon bir öğrenci gencin, ırkçı magandalarca güpegündüz pata-küte dövülerek öldürüldüğü, vahşi bir cinayet olayını çözmekle görevlendirilen Bruce’ün, terfi etmesine engel olacağını sandığı iş arkadaşları hakkındaki kötü düşüncelerini izledikten sonra, bürodaki en büyük rakibi, metroseksüel Inglis’i (Emun Elliott); kokainci, acemi çaylak Lennox’u (Jamie Bell); ailenizin babacan polisi Gillman’ı (Brian McCardie); şefin gözdesi, çekici, solcu polis Amanda’yı (Imogen Poots); yaşlı Gus’ı (Gary Lewis) filan tanıyoruz filmde.
Astımlı oluşuna karşın hiç sigarasız duramayan, sürekli alkol-uyuşturucu tüketen, beyaz ve seks bağımlısı, porno meraklısı, mastürbasyoncu ama giderek akıl ve ruh sağlığını yitirip gerçeklerden de kopmakta olan Bruce, gay’ler, muhbirler, alemciler ve torbacılarla çevrili dünyasında fırsat bulunca Gillman’ın azgın karısı Chrissie (Joanne Froggart) gibi arkadaş eşleriyle beraber olur.
Mason muhasebeci arkadaşı, ufak tefek dörtgöz Bladesey’in (Eddie Marsan), sık sık adi bir telefon sapığı olarak taciz ettiği, tatminsiz karısını (Joanne Froggart) da becerir.
Yitirdiği aile mutluluğunu, gizli gizli eski dialardan, fotolardan izleyip zırıl zırıl ağlar.
Sık sık gidip tedavi gördüğü, bu zalim hayatta sakın kimseye güvenme diyen, feleğin çemberinden geçmiş ruh doktorundan (Jim Broadbent), küçükken kardeşi Davie’nin ölümüne sebep olduğunu da öğrendiğimiz, bu nedenle babasının vaktiyle sen tam bir pisliksin dediği Bruce’un kirli vicdanında hiç kapanmayan bir yaradır Davie.
Kısacası tüm polis zulmü ve zorbalığının rezil bir uzantısı olan, domuz benzeri ürkünç hayvan hayalleri görüp gitgide kafayı yiyen, sonunda da filmin başındaki çekik gözlü genci katleden o ırkçı psikopatların eline düşüp feci dövülen, terfi başvurusu geri çekilip rütbesi de indirilen Bruce’un intihara giden dramının, zaman zaman devreye giren kendi iç sesiyle anlatıldığı filmde, 1980’lerde ünü tüm kuzey İngiltere’ye yayılmış, o kafasına fiberglastan, kocaman balon gibi, komik bir maske geçirmiş, Frank Sidebottom adındaki komik, çok popüler karakterin TV şov programlarına bile rastlıyoruz.
Genelde hep birinci tekil şahıs anlatımını yeğleyen, sivri bir kara mizah öğesiyle hızlı, akıcı diyaloglardan oluşan, otobiyografik öğeler de barındıran, cinsellik ve şiddet ağırlıklı, sürükleyici, kendine özgü bir üslup tutturan, 1958 Leith, Edinburgh doğumlu, İskoçyalı, roman, oyun ve senaryo yazarı Irvine Welsh, bütün dünyada yönetmen Danny Boyle’un “Trainspotting filmine (1996) kaynaklık eden kitabıyla tanındı ilkin.
Trainspotting”den sonra, 3 hikâyesinden perdeye aktarılan “The Acid House” filmiyle de ününü perçinleyen, emekçi bir İskoç ailesinin, okulu bırakıp underground hayat üniversitesinden mezun olarak uyuşturucuya da takılan Welsh’in “Glue”, “Porno” gibi romanlarının ardından yazdığı ve yayımlandığı 1998 yılının en iyi 25 kitabı arasında yer alıp edebiyat eleştirmenlerince de beğenilen “Filth” adlı kitabı da İskoç yönetmen Jon S. Baird eliyle sinemaya uyarlanmış şimdi.
Yazarın seksten şiddete ve uyuşturucuya gidip gelen, karanlık mizahıyla bezeli dünyasını serbest vezin bir anlatımla perdeye taşıyıp arka jenerik geçerken domuzlu, şirin bir animasyon bölümüyle de final yapan “Filth-Pislik”, konusu, mizansenleri ve karakterleriyle göz dolduran ve meraklısını nisbeten doyuran, mizahi ve ilginç bir İngiliz yapımı sayılabilir.
Noel partisine giden erkeklerin fotokopi makinesinde çektikleri pipi resimlerinden, hangi pipinin kime ait olduğunu kızların bulacağı fıttırık oyun bölümü gibi matrak görüntüler de içeren “Pislik” sonuçta, Hollywood’un yaza özgü gişe canavarı, büyük bütçeli seriyallerinden, Michael Bay yapımı “Transformers: Kayıp Çağ”, Kampuçyalı yönetmen Hong Khaou’nun konusu bakımından geçen hafta seyrettiğimiz Kanadalı yönetmen Xavier Dolan’ın “Tom Çiftlikte”siyle tam pişti olan “Lilting-Sevgilinin Ardından”, iki engelli gencin sevdasını anlatan ağdalı bir romantik dram niteliğindeki “The Fault in Our Stars-Aynı Yıldızın Altında” ve sevgilisince terk edilip beş parasız ve cep telefonsuz kalan, Los Angeles’lı televizyoncu Elizabeth Banks’in oynadığı “Walk of Shame-Hayatımın En Kötü Gecesi” adlı komedinin bugün gösterime girdiği haftanın en seyredeğer filmi bizce.

>Yazarın seksten şiddete ve uyuşturucuya gidip gelen, karanlık mizahıyla bezeli dünyasını serbest vezin bir anlatımla perdeye taşıyıp arka jenerik geçerken domuzlu, şirin bir animasyon bölümüyle de final yapan “Filth-Pislik”, konusu, mizansenleri ve karakterleriyle göz dolduran ve meraklısını nisbeten doyuran, mizahi ve ilginç bir İngiliz yapımı sayılabilir.  

Yazarın Son Yazıları

Polanski eski yarayı kaşıyor

Polanski eski yarayı kaşıyor

Devamını Oku
04.09.2020
Savaşın dehşetinde büyümek

Savaşın dehşetinde büyümek

Devamını Oku
22.08.2020
Elia Suleiman’ı özleyenler için

Filistinli ünlü sinemacı Elia Suleiman’ın(ES’nin), 2009 yapımı “The Time That Remains-Geride Kalan”dan beri süregelen suskunluğuna artık son verdiği ve başrolünü üstlenerek kendini oynadığı yeni filmi “It Must Be Heaven-Burası Cennet Olmalı”, ES’nin Nasıra’daki evinde oturup dışarıyı seyrettiği, konuşmasız sahnelerle açılıyor.Pişkin bir komşusu bahçesindeki ağaca çıkmış, limon araklıyor, avcılığa meraklı bir başka komşusu da başından geçen kartal-yılan hikayesini anlatıyor.Yalnız yaşayan bir dünya vatandaşı olan kahramanımız, Filistin hakkında çekeceği bir film tasarısını Fransız yapımcısıyla görüşmek üzere Paris’e uçuyor ama önerdiği senaryo reddolunca bu kez yine sinema münasebetiyle çağrılı olduğu New York’a geçiyor, gözlemciliğini otel odalarında sürdürüyor.

Devamını Oku
21.02.2020
Sevgililer günü münasebetiyle

Çağdaş, Fransız oyun yazarı, tiyatro rejisörü, komedyen (ve muhtemelen 1960-70’lerin, yaşlandıkça arada bir yönetmenlik de yapan oyuncusu Guy Bedos’nun oğlu) Nicolas Bedos’nun senaryosunu da yazıp çektiği ikinci yönetmenlik denemesi olan “La Belle Epoque-Yeni Baştan”, gösterildiği son Cannes festivalinde seyirciye “hem eğlendirici, hem düşündürücü, hem de duygu dolu” dakikalar yaşatıp yarışma bölümünün en ilginç filmlerinden biri olarak dikkat çekmişti.

Devamını Oku
14.02.2020
Banliyöde ayaklanma var

005’te Fransa’yı günlerce birbirine katan banliyö ayaklanmalarından esinlenerek çekilmiş ve son Cannes festivalinde jüri ödülüne değer bulunmuş “Les Miserables-Sefiller” Cannes’ın sürprizlerinden biriydi.

Devamını Oku
07.02.2020
Arı vız vız vızz... (31.01.2020)

Kotevska ve Stefanov’un yönettiği En İyi Belgesel ve En İyi Yabancı film Oscar’larına aday ‘Honeyland-Bal Ülkesi’ bugün gösterimde.

Devamını Oku
31.01.2020
Sevimli bir film

Yönetmen Lulu Wang’ın kendi hayatından (yani kendi babaannesinin hastalığından) esinlenerek senaryosunu yazıp Changchun’da (Çin) çektiği “The Farewell-Elveda”, New York’ta beklediği Guggenheim bursunu alıp eğitimini sürdürmek isteyen ama akciğer kanseri teşhisi konmuş...

Devamını Oku
24.01.2020
Kesik El’le göçmen gencin arayışı...

Korku sinemasının ender kullanılan ama vazgeçilmez figürlerinden olan ve ait olduğu bedeni inat ve ısrarla arayan bir “kesik el”in başrolünde olduğu, bu kesik el’in yanı sıra dokunaklı bir kırık aşk hikâyesinin de beyazperdeye yansıtıldığı, Jeremy Clapin imzalı, 81 dakikalık Fransız animasyonu “J’ai Perdu Mon Corps-Bedenimi Kaybettim”, bilindiği gibi son Cannes festivalinin Eleştirmenlerin Haftası bölümünde gösterilip eleştirmenler kadar seyirci kesiminin de gönlünü fethederek büyük ödülü kazanmıştı 2019’da.

Devamını Oku
17.01.2020
‘Ben kimim?'

Quebec’in Montreal kentinde 1989’da doğan, öğretmen Genevieve Dolan’la oyuncu-şarkıcı Manuel Tadros’un oğlu olan yönetmen Xavier Dolan, bilindiği gibi son 10 yılda Kanada sinemasının, (1.68 cm boyundaki) harika çocuğu olarak yükselen yıldızı, malum.

Devamını Oku
10.01.2020
Bir Judy Garland vardı

Devamını Oku
03.01.2020
Mutlu olma ‘idefiksi’ne dair...

Devamını Oku
27.12.2019
Sinemada yıldökümü: 2019’dan akılda kalanlar

Devamını Oku
22.12.2019
Mutlu olma iştahı üstüne

Devamını Oku
13.12.2019
Ressamla modelinin aşkı

Son dönemin en nefis filmlerinden biri gösterimde: Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi

Devamını Oku
06.12.2019
Kimin evinde yok ki

Devamını Oku
29.11.2019
‘Oyun’un devamı ‘Kraliçe Lear’ gösterimde

Pelin Esmer, sinemamızda eşine pek rastlanamaz cinsten bir “güçlenme, güven duyma ve dayanışma” hikâyesini perdeye taşıyor.

Devamını Oku
22.11.2019
Kendini ve cinselliğini keşfetmek...

Devamını Oku
15.11.2019
Tanrı var ve adı da Petrunya

Makedonya YAPIMI ‘Onun Adı Petrunya’ haftanın kaçırılmayacak filmi

Devamını Oku
08.11.2019
Bu ‘Kız’ımız kaçmaz

Lukas Dhont’un yazıp yönettiği, ilk uzun metrajlı filmi ‘Kız’ı Filmekimi’nde ıskalayan tüm sinemaseverlere salık veriyorum.

Devamını Oku
03.01.2019
Terry Gilliam’ın yıllardır beklenen filmi gösterimde

Çağdaş bir Don Kişot çeşitlemesi...

Devamını Oku
07.12.2018
İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

Devamını Oku
12.04.2018
Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Devamını Oku
23.03.2017
Mustang görücüye çıktı

Yönetmen Deniz Gamze Ergüven imzalı, Fransa’nın 2016 En İyi Yabancı Film Oscar adayı Mustang filmi, önceki gün İstanbul Galatasaray’daki Fransız Sarayı’nda verilen özel bir davet ile kamuoyuna tanıtıldı. Etkinliğe filmin genç başrol oyuncuları da katıldı.

Devamını Oku
24.10.2015
Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Devamını Oku
18.09.2015
Pasolini’yi kimler katletti? (20.03.2015)

Pasolini’yi kimler katletti?

Devamını Oku
20.03.2015
Underground bir gençlik

Underground bir gençlik

Devamını Oku
13.03.2015
Firavunlar diyarında

Usta sinemacı Ridley Scott’ın Kitabı Mukaddes’teki göç anlatısından uyarladığı ‘Exodus: Tanrılar ve Krallar’, görselliğiyle öne çıkan bir tarihsel epik

Devamını Oku
12.12.2014
Koca karısını aldatırsa...

Koca karısını aldatırsa...

Devamını Oku
10.10.2014
Derdin devası sevgi...

Derdin devası sevgi...

Devamını Oku
03.10.2014
20 bininci günde uyanınca… (26.09.2014)

20 bininci günde uyanınca…

Devamını Oku
26.09.2014
Bir peri masalı gibi...

Son Cannes festivalinin açılış filmi olan ‘Monako Prensesi’ bugün gösterime giriyor

Devamını Oku
19.09.2014
Çekici yıldızlar geçidi (29.08.2014)

Çekici yıldızlar geçidi

Devamını Oku
29.08.2014
Hortum artık bize de geldi (22.08.2014)

Hortum artık bize de geldi

Devamını Oku
22.08.2014
‘Fazla zekâ insanı bozar’

‘Fazla zekâ insanı bozar’

Devamını Oku
15.08.2014
Bir kirli polis portresi

Bir kirli polis portresi

Devamını Oku
27.06.2014
Ustaya şapka çıkaralım (13.06.2014)

Ustaya şapka çıkaralım

Devamını Oku
13.06.2014
Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Devamını Oku
06.06.2014
Beylik bir suç filmi

Beylik bir suç filmi

Devamını Oku
30.05.2014
Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Devamını Oku
23.05.2014
Maskenin ardındaki yaşamlar

Maskenin ardındaki yaşamlar

Devamını Oku
16.05.2014