Bu ‘Kız’ımız kaçmaz
Sungu Çapan
Son Köşe Yazıları

Bu ‘Kız’ımız kaçmaz

03.01.2019 22:46
Güncellenme:
Takip Et:

 

Bu yılki Cannes festivalinin Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilip başta en iyi ilk filme verilen Altın Kamera olmak üzere Kuir Palmiye ve Sinema Yazarları (FIBRESCI) gibi ödüller de kazanmış, Belçika yapımı “Girl-Kız”, hem balerin olmak için vargücüyle çabalarken kafasını da mutlaka kız olmaya takmış, adını da Victor’dan Lara’ya çevirmiş olan 15 yaşındaki bir ergen trans bireyin hikâyesini anlatıyor. Başrolü (yani Victor-Lara’yı üstlenmiş Victor Polster’in aynı zamanda en iyi erkek oyuncu (?) ödülünü de aldığı “Kız”da, göğüsleri bir an önce büyüsün diye tamgaz hormon tedavisini girişen ‘kız gibi oğlan’ kahramanımız Lara, bir yandan yemeden içmeden kesilip apış arasını da sıkı sıkıya bantlayarak, arada bir bayılmak pahasına son derece zorlu bale eğitiminin üstesinden gelmeye çalışırken bir yandan da alabildiğine sorunlu ve huzursuz ergenlik döneminin sorunlarını çalkantılarını aşmaya gayret ediyor. Erkek bedenini öteki kızlara göstermemek için duşa girmiyor çalışma sonrasında.  

 

Dozunda ve ikna edici

10 yıl kadar önce okuduğu bir gazete haberinden yola çıkarak bu filmi yapmaya soyunmuş Belçikalı klip yönetmeni Lukas Dhont’un yazıp yönettiği, Flamanca ve Fransızca konuşulan bu ilk uzun metrajı, genelde nasıl cinsiyet değiştirilir, nasıl pipi ameliyatla vajinaya dönüştürülür gibi son derece hassasiyet ve uzmanlık gerektiren konularda seyircisine dozunda ve ikna edici bilgiler verdiği gibi, görsel bakımdan da bir ilk filmden umulmayacak kadar zevkli, özenli ve yer yer şaşılası bir ustalık düzeyini tutturuyor. Aslında kısaca özetlenebilecek bir konuyu 105 dakikaya yayıp uzatarak anlatımı, görüntüleri, oyunculuğu, müziği, ışığı, dekoru-kostümü bakımından böylesi kaçırılmayacak nitelikte, seyre değer, ilginç bir filme dönüştürmenin üstesinden gelmiş, gelecek vaat eden genç yönetmen Lukas Dhont’a dikkat, bundan sonra çekeceği filmleri merakla bekleyip izleyeceğim ben şahsen. Lara’nın hoşgörülü, anlayışlı taksi şoförü babasını oynayan Arieh Worthalter’in de öne çıktığı “Kız”ı Filmekimi’nde ıskalayan tüm sinemaseverlere salık veriyorum.

Aile cehennemi manzaraları

Çoğu kez sıkıntısını içine atmış, bunalımlı gençleri perdede başarıyla canlandırdığı performanslarıyla anımsadığımız Amerikalı oyuncu Paul Dano’nun, bir romandan uyarlanan senaryosunu Zoe Kazan’la birlikte yazarak yönetmen koltuğuna da oturduğu “Wild Life-Yangın Yeri” de, yeni yılın ilk haftasının görülesi filmlerinden biri bence.
Konusu bakımından 1970’lerde çok sevdiğim Crosby, Stills, Nash and Young grubunun klasiklerinden

‘Our House’ şarkısını bana çağrıştırdı seyrettiğimde, bugün gösterime giren “Wild Life” filmi. Dışalımcı firmanın konuya cuk oturmuş “Yangın Yeri” adını taktığı “Wild  Life”, kimi zaman birbirlerine küsen, soğuk savaş ilan eden anne-babalar yüzünden evin çocuklar için cehennemsi bir yangın yerine çevrildiği aile ortamına ilişkin bir dram çeşitlemesi. 1950-60’larda habire iş değiştiren, evden eve taşınan, orta sınıf bir çekirdek aile. Şehirli karısını(Carey Mulligan) uzaklarda bulduğu orman yangını söndürme işi nedeniyle ihmal ediyor çulsuz koca (Jake Gyllenhaal). Kocanın sürekli yokluğundan muzdarip yalnız kadının elinde olmaksızın ihanet girişimi. Üstelik kadının fotoğrafçıda çıraklık eden, yeni yetme oğlu da (Ed Oxenbould) çevredeki zengin bir savaş gazisinin (Bill Camp) annesine sarkmasına tanık oluyor ister istemez. “Yangın Yeri” çok iyi bir finale bağlanmış, duyarlı, iz bırakan, baştan sona ilgiyle seyredilen, dokunaklı bir aile dramı. Sevdiğimiz oyuncu Paul Dano’nun ilk yönetmenlik denemesinden başarıyla çıktığı söylenebilecek bu “Yangın Yeri” Dano’nun yönetmenlik kariyeri için de iyi bir başlangıç sayılabilir.

 

 

 

Yazarın Son Yazıları

Polanski eski yarayı kaşıyor

Polanski eski yarayı kaşıyor

Devamını Oku
04.09.2020
Savaşın dehşetinde büyümek

Savaşın dehşetinde büyümek

Devamını Oku
22.08.2020
Elia Suleiman’ı özleyenler için

Filistinli ünlü sinemacı Elia Suleiman’ın(ES’nin), 2009 yapımı “The Time That Remains-Geride Kalan”dan beri süregelen suskunluğuna artık son verdiği ve başrolünü üstlenerek kendini oynadığı yeni filmi “It Must Be Heaven-Burası Cennet Olmalı”, ES’nin Nasıra’daki evinde oturup dışarıyı seyrettiği, konuşmasız sahnelerle açılıyor.Pişkin bir komşusu bahçesindeki ağaca çıkmış, limon araklıyor, avcılığa meraklı bir başka komşusu da başından geçen kartal-yılan hikayesini anlatıyor.Yalnız yaşayan bir dünya vatandaşı olan kahramanımız, Filistin hakkında çekeceği bir film tasarısını Fransız yapımcısıyla görüşmek üzere Paris’e uçuyor ama önerdiği senaryo reddolunca bu kez yine sinema münasebetiyle çağrılı olduğu New York’a geçiyor, gözlemciliğini otel odalarında sürdürüyor.

Devamını Oku
21.02.2020
Sevgililer günü münasebetiyle

Çağdaş, Fransız oyun yazarı, tiyatro rejisörü, komedyen (ve muhtemelen 1960-70’lerin, yaşlandıkça arada bir yönetmenlik de yapan oyuncusu Guy Bedos’nun oğlu) Nicolas Bedos’nun senaryosunu da yazıp çektiği ikinci yönetmenlik denemesi olan “La Belle Epoque-Yeni Baştan”, gösterildiği son Cannes festivalinde seyirciye “hem eğlendirici, hem düşündürücü, hem de duygu dolu” dakikalar yaşatıp yarışma bölümünün en ilginç filmlerinden biri olarak dikkat çekmişti.

Devamını Oku
14.02.2020
Banliyöde ayaklanma var

005’te Fransa’yı günlerce birbirine katan banliyö ayaklanmalarından esinlenerek çekilmiş ve son Cannes festivalinde jüri ödülüne değer bulunmuş “Les Miserables-Sefiller” Cannes’ın sürprizlerinden biriydi.

Devamını Oku
07.02.2020
Arı vız vız vızz... (31.01.2020)

Kotevska ve Stefanov’un yönettiği En İyi Belgesel ve En İyi Yabancı film Oscar’larına aday ‘Honeyland-Bal Ülkesi’ bugün gösterimde.

Devamını Oku
31.01.2020
Sevimli bir film

Yönetmen Lulu Wang’ın kendi hayatından (yani kendi babaannesinin hastalığından) esinlenerek senaryosunu yazıp Changchun’da (Çin) çektiği “The Farewell-Elveda”, New York’ta beklediği Guggenheim bursunu alıp eğitimini sürdürmek isteyen ama akciğer kanseri teşhisi konmuş...

Devamını Oku
24.01.2020
Kesik El’le göçmen gencin arayışı...

Korku sinemasının ender kullanılan ama vazgeçilmez figürlerinden olan ve ait olduğu bedeni inat ve ısrarla arayan bir “kesik el”in başrolünde olduğu, bu kesik el’in yanı sıra dokunaklı bir kırık aşk hikâyesinin de beyazperdeye yansıtıldığı, Jeremy Clapin imzalı, 81 dakikalık Fransız animasyonu “J’ai Perdu Mon Corps-Bedenimi Kaybettim”, bilindiği gibi son Cannes festivalinin Eleştirmenlerin Haftası bölümünde gösterilip eleştirmenler kadar seyirci kesiminin de gönlünü fethederek büyük ödülü kazanmıştı 2019’da.

Devamını Oku
17.01.2020
‘Ben kimim?'

Quebec’in Montreal kentinde 1989’da doğan, öğretmen Genevieve Dolan’la oyuncu-şarkıcı Manuel Tadros’un oğlu olan yönetmen Xavier Dolan, bilindiği gibi son 10 yılda Kanada sinemasının, (1.68 cm boyundaki) harika çocuğu olarak yükselen yıldızı, malum.

Devamını Oku
10.01.2020
Bir Judy Garland vardı

Devamını Oku
03.01.2020
Mutlu olma ‘idefiksi’ne dair...

Devamını Oku
27.12.2019
Sinemada yıldökümü: 2019’dan akılda kalanlar

Devamını Oku
22.12.2019
Mutlu olma iştahı üstüne

Devamını Oku
13.12.2019
Ressamla modelinin aşkı

Son dönemin en nefis filmlerinden biri gösterimde: Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi

Devamını Oku
06.12.2019
Kimin evinde yok ki

Devamını Oku
29.11.2019
‘Oyun’un devamı ‘Kraliçe Lear’ gösterimde

Pelin Esmer, sinemamızda eşine pek rastlanamaz cinsten bir “güçlenme, güven duyma ve dayanışma” hikâyesini perdeye taşıyor.

Devamını Oku
22.11.2019
Kendini ve cinselliğini keşfetmek...

Devamını Oku
15.11.2019
Tanrı var ve adı da Petrunya

Makedonya YAPIMI ‘Onun Adı Petrunya’ haftanın kaçırılmayacak filmi

Devamını Oku
08.11.2019
Bu ‘Kız’ımız kaçmaz

Lukas Dhont’un yazıp yönettiği, ilk uzun metrajlı filmi ‘Kız’ı Filmekimi’nde ıskalayan tüm sinemaseverlere salık veriyorum.

Devamını Oku
03.01.2019
Terry Gilliam’ın yıllardır beklenen filmi gösterimde

Çağdaş bir Don Kişot çeşitlemesi...

Devamını Oku
07.12.2018
İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

Devamını Oku
12.04.2018
Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Devamını Oku
23.03.2017
Mustang görücüye çıktı

Yönetmen Deniz Gamze Ergüven imzalı, Fransa’nın 2016 En İyi Yabancı Film Oscar adayı Mustang filmi, önceki gün İstanbul Galatasaray’daki Fransız Sarayı’nda verilen özel bir davet ile kamuoyuna tanıtıldı. Etkinliğe filmin genç başrol oyuncuları da katıldı.

Devamını Oku
24.10.2015
Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Devamını Oku
18.09.2015
Pasolini’yi kimler katletti? (20.03.2015)

Pasolini’yi kimler katletti?

Devamını Oku
20.03.2015
Underground bir gençlik

Underground bir gençlik

Devamını Oku
13.03.2015
Firavunlar diyarında

Usta sinemacı Ridley Scott’ın Kitabı Mukaddes’teki göç anlatısından uyarladığı ‘Exodus: Tanrılar ve Krallar’, görselliğiyle öne çıkan bir tarihsel epik

Devamını Oku
12.12.2014
Koca karısını aldatırsa...

Koca karısını aldatırsa...

Devamını Oku
10.10.2014
Derdin devası sevgi...

Derdin devası sevgi...

Devamını Oku
03.10.2014
20 bininci günde uyanınca… (26.09.2014)

20 bininci günde uyanınca…

Devamını Oku
26.09.2014
Bir peri masalı gibi...

Son Cannes festivalinin açılış filmi olan ‘Monako Prensesi’ bugün gösterime giriyor

Devamını Oku
19.09.2014
Çekici yıldızlar geçidi (29.08.2014)

Çekici yıldızlar geçidi

Devamını Oku
29.08.2014
Hortum artık bize de geldi (22.08.2014)

Hortum artık bize de geldi

Devamını Oku
22.08.2014
‘Fazla zekâ insanı bozar’

‘Fazla zekâ insanı bozar’

Devamını Oku
15.08.2014
Bir kirli polis portresi

Bir kirli polis portresi

Devamını Oku
27.06.2014
Ustaya şapka çıkaralım (13.06.2014)

Ustaya şapka çıkaralım

Devamını Oku
13.06.2014
Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Devamını Oku
06.06.2014
Beylik bir suç filmi

Beylik bir suç filmi

Devamını Oku
30.05.2014
Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Devamını Oku
23.05.2014
Maskenin ardındaki yaşamlar

Maskenin ardındaki yaşamlar

Devamını Oku
16.05.2014