Koca karısını aldatırsa...
Sungu Çapan
Son Köşe Yazıları

Koca karısını aldatırsa...

10.10.2014 02:33
Güncellenme:
Takip Et:

Gizemli bir kayıp olayını ele alan, yeni David Fincher filmi ‘Gone Girl-Kayıp Kız’ bugün gösterimde

Cicim yıllarının ardından evliliklerinin 5. yıldönümüne hazırlanan, dergi yazarı Nick-Amy çiftinden Amy’nin gün ortasında ansızın evinden hiçbir iz bırakmaksızın ortadan kaybolmasıyla başlayan “Gone Girl-Kayıp Kız”, özellikle bir Neo-noir başyapıtı niteliğindeki “Yedi” (1995), “Dövüş Kulübü” (1999) gibi kült filmleriyle 90’lı yıllara damgasını vurmuş ünlü yönetmen David Fincher’ın, Gillian Flynn’in çok satan romanından kimi yerlerini değiştirerek perdeye aktardığı, şaşırtmacalar içeren, oldukça serbest bir uyarlama.
Yine baskı altındaki kapana kıstırılmış kahramanların, küçüklüğünde ‘Muhteşem Amy’ olarak (Bizim Ayşegül serisi benzeri) çocuk kitaplarına ilham vermiş, New Yorklu, şımarık zengin kızı Amy (Rosemund Pike) ile Missouri’den gelmiş, taşralı hödük koca Nick’in (Ben Affleck), büyük bir aşkla başlayıp alttan alta ihanet, kötü davranış ve yalanlarla süren, gizemli, karmaşık hikâyesini iç içe geçirip seyircinin kafasını ikincil kahramanlarla, Amerikan evilik yapısına, medyaya ve polise ilişkin çeşitli ayrıntılarla habire karıştırarak ve 2.5 saate yayarak anlatıyor usta teknisyen-iyi zanaatkâr Fincher.
Bunamış babasını yaşlılar evine tıkmış Nick’in, ona hep yol yordam gösteren ikizi ve iş ortağı Margo (Carrie Coon), her zaman reyting peşindeki medyanın yöntemlerini, polisin tepkilerini çok iyi bilen, gittikçe batağa gömülen baş şüpheli Nick’i sonuçta kurtaracak, bu tip karı-koca ve kayıp davalarının uzmanı olan pahalı avukat Tanner (Tyler Perry) ve biricik suçu yıllardır Amy’yi tutkuyla sevmek olan, Marcel Proust hayranı, eski lise arkadaşı Desi (Neil Patrick Harris), Amy’nin annesi babası ve komşuları gibi yan karakterlerin eklemlenmesiyle, temposunu genelde pek yitirmeyen bu yeni suç öyküsü çeşitlemesi filmin süresini yine uzatmış Fincher usta, alışıldığı üzere.
Genelde, günümüzün bireyindeki hasar, aşınma ve arızalara kilitlenerek yer yer Hollywood ideolojisi ve estetiğinin sığlığını, tekdüzeliğini aşan, ama eleştirelliğinin yanı sıra son tahlilde düzenle uzlaşan, metafor ağırlıklı, postmodern soslu David Fincher filmlerinin kuşku, gizem, medya-çevre baskısı bulamacı niteliğindeki bu sonuncusu, oldukça uzun tutulmuş süresine karşın sürükleyiciliğini pek de yitirmeden sonuçta bütün kötücüllüğü kadın karakterin (Amy’nin) üstüne yıkarak, evlilik kurumuyla hem dalgasını geçip hem de onu yücelten bir mutlu sona varıyor.
Önce karısının birdenbire adeta yerin dibine girmişçesine sırra kadem basmasıyla hayatı kâbusa dönüştürülüp tüm yazılı-görsel medya, polis ve çevresi tarafından, giderek baş zanlı konumuna getirilen, üstelik bir de yaratıcı yazarlık dersi verirken koca memeli, seksi, çıtır bir öğrencisiyle 1.5 yıldır yasak ilişki kurduğu, hemen tüm muhabir ve kameramanlarıyla bu olaya odaklanmış, sansasyon meraklısı medya tarafından ortaya çıkarılan Nick’in hedef tahtası yapıldığı “Kayıp Kız”, yeniden onu aldatmış kocasıyla beraber olabilmek uğruna, liseden beri ona fena halde tutkun, varlıklı ve entelektüel arkadaşı Desi’nin (Neil Patrick Harris) hem de sevişme sırasında boğazını kesecek kadar gözünü kan bürümüş, “birinci sınıf bir vajinaya sahip”, firardaki kaltak dilber Amy’yi hikâyenin kötü kişisi yapıyor, film ağır ağır akıp ilerledikçe.
İlk yarısında antipatik ve zanlı gösterilen koca Nick rolündeki Ben Affleck’in (Doğrusu önceleri pek de tutmadığım Affleck’in kendini bayağı geliştirip değiştirdiği, artık iyi bir oyuncu olduğu da ayan beyan ortada, hem de Oscar sahibi, önemsenecek bir yönetmen o artık) sürüklediği filmin öteki oyuncuları da epeyce gayretli, özellikle feleğin çemberinden geçmiş avukat rolündeki Tyler Perry akılda kalıyor.
Filmin kameraman Jeff Cronenweth’e ait görüntüleriyle Trent Reznor-Atticus Ross imzalı müzikleri de birinci sınıf. Sonuçta iki buçuk saatimizi vererek ve az buçuk kadın düşmanı denilebilecek bir film seyretmiş olarak çıktığımız “Kayıp Kız”, yönetmen David Fincher’ın zengin filmografisinde kuşkusuz bir “Yedi” ayarında değilse de, bir “Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi” düzeyini tutturan, öncelikle Fincher hayranlarının beklentilerini karşılayabilecek cinsten, ilginç ve seyre değer yeni bir suç hikâyesi çeşitlemesi sayılabilir.  

Yazarın Son Yazıları

Polanski eski yarayı kaşıyor

Polanski eski yarayı kaşıyor

Devamını Oku
04.09.2020
Savaşın dehşetinde büyümek

Savaşın dehşetinde büyümek

Devamını Oku
22.08.2020
Elia Suleiman’ı özleyenler için

Filistinli ünlü sinemacı Elia Suleiman’ın(ES’nin), 2009 yapımı “The Time That Remains-Geride Kalan”dan beri süregelen suskunluğuna artık son verdiği ve başrolünü üstlenerek kendini oynadığı yeni filmi “It Must Be Heaven-Burası Cennet Olmalı”, ES’nin Nasıra’daki evinde oturup dışarıyı seyrettiği, konuşmasız sahnelerle açılıyor.Pişkin bir komşusu bahçesindeki ağaca çıkmış, limon araklıyor, avcılığa meraklı bir başka komşusu da başından geçen kartal-yılan hikayesini anlatıyor.Yalnız yaşayan bir dünya vatandaşı olan kahramanımız, Filistin hakkında çekeceği bir film tasarısını Fransız yapımcısıyla görüşmek üzere Paris’e uçuyor ama önerdiği senaryo reddolunca bu kez yine sinema münasebetiyle çağrılı olduğu New York’a geçiyor, gözlemciliğini otel odalarında sürdürüyor.

Devamını Oku
21.02.2020
Sevgililer günü münasebetiyle

Çağdaş, Fransız oyun yazarı, tiyatro rejisörü, komedyen (ve muhtemelen 1960-70’lerin, yaşlandıkça arada bir yönetmenlik de yapan oyuncusu Guy Bedos’nun oğlu) Nicolas Bedos’nun senaryosunu da yazıp çektiği ikinci yönetmenlik denemesi olan “La Belle Epoque-Yeni Baştan”, gösterildiği son Cannes festivalinde seyirciye “hem eğlendirici, hem düşündürücü, hem de duygu dolu” dakikalar yaşatıp yarışma bölümünün en ilginç filmlerinden biri olarak dikkat çekmişti.

Devamını Oku
14.02.2020
Banliyöde ayaklanma var

005’te Fransa’yı günlerce birbirine katan banliyö ayaklanmalarından esinlenerek çekilmiş ve son Cannes festivalinde jüri ödülüne değer bulunmuş “Les Miserables-Sefiller” Cannes’ın sürprizlerinden biriydi.

Devamını Oku
07.02.2020
Arı vız vız vızz... (31.01.2020)

Kotevska ve Stefanov’un yönettiği En İyi Belgesel ve En İyi Yabancı film Oscar’larına aday ‘Honeyland-Bal Ülkesi’ bugün gösterimde.

Devamını Oku
31.01.2020
Sevimli bir film

Yönetmen Lulu Wang’ın kendi hayatından (yani kendi babaannesinin hastalığından) esinlenerek senaryosunu yazıp Changchun’da (Çin) çektiği “The Farewell-Elveda”, New York’ta beklediği Guggenheim bursunu alıp eğitimini sürdürmek isteyen ama akciğer kanseri teşhisi konmuş...

Devamını Oku
24.01.2020
Kesik El’le göçmen gencin arayışı...

Korku sinemasının ender kullanılan ama vazgeçilmez figürlerinden olan ve ait olduğu bedeni inat ve ısrarla arayan bir “kesik el”in başrolünde olduğu, bu kesik el’in yanı sıra dokunaklı bir kırık aşk hikâyesinin de beyazperdeye yansıtıldığı, Jeremy Clapin imzalı, 81 dakikalık Fransız animasyonu “J’ai Perdu Mon Corps-Bedenimi Kaybettim”, bilindiği gibi son Cannes festivalinin Eleştirmenlerin Haftası bölümünde gösterilip eleştirmenler kadar seyirci kesiminin de gönlünü fethederek büyük ödülü kazanmıştı 2019’da.

Devamını Oku
17.01.2020
‘Ben kimim?'

Quebec’in Montreal kentinde 1989’da doğan, öğretmen Genevieve Dolan’la oyuncu-şarkıcı Manuel Tadros’un oğlu olan yönetmen Xavier Dolan, bilindiği gibi son 10 yılda Kanada sinemasının, (1.68 cm boyundaki) harika çocuğu olarak yükselen yıldızı, malum.

Devamını Oku
10.01.2020
Bir Judy Garland vardı

Devamını Oku
03.01.2020
Mutlu olma ‘idefiksi’ne dair...

Devamını Oku
27.12.2019
Sinemada yıldökümü: 2019’dan akılda kalanlar

Devamını Oku
22.12.2019
Mutlu olma iştahı üstüne

Devamını Oku
13.12.2019
Ressamla modelinin aşkı

Son dönemin en nefis filmlerinden biri gösterimde: Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi

Devamını Oku
06.12.2019
Kimin evinde yok ki

Devamını Oku
29.11.2019
‘Oyun’un devamı ‘Kraliçe Lear’ gösterimde

Pelin Esmer, sinemamızda eşine pek rastlanamaz cinsten bir “güçlenme, güven duyma ve dayanışma” hikâyesini perdeye taşıyor.

Devamını Oku
22.11.2019
Kendini ve cinselliğini keşfetmek...

Devamını Oku
15.11.2019
Tanrı var ve adı da Petrunya

Makedonya YAPIMI ‘Onun Adı Petrunya’ haftanın kaçırılmayacak filmi

Devamını Oku
08.11.2019
Bu ‘Kız’ımız kaçmaz

Lukas Dhont’un yazıp yönettiği, ilk uzun metrajlı filmi ‘Kız’ı Filmekimi’nde ıskalayan tüm sinemaseverlere salık veriyorum.

Devamını Oku
03.01.2019
Terry Gilliam’ın yıllardır beklenen filmi gösterimde

Çağdaş bir Don Kişot çeşitlemesi...

Devamını Oku
07.12.2018
İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

İstanbul film festivalinden notlar: ‘Utanç’tan ‘Canavar’a...

Devamını Oku
12.04.2018
Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Dehşetin soluk kestiği bilimkurgu: ‘Life’

Devamını Oku
23.03.2017
Mustang görücüye çıktı

Yönetmen Deniz Gamze Ergüven imzalı, Fransa’nın 2016 En İyi Yabancı Film Oscar adayı Mustang filmi, önceki gün İstanbul Galatasaray’daki Fransız Sarayı’nda verilen özel bir davet ile kamuoyuna tanıtıldı. Etkinliğe filmin genç başrol oyuncuları da katıldı.

Devamını Oku
24.10.2015
Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Sınırdaki uyuşturucu savaşları...

Devamını Oku
18.09.2015
Pasolini’yi kimler katletti? (20.03.2015)

Pasolini’yi kimler katletti?

Devamını Oku
20.03.2015
Underground bir gençlik

Underground bir gençlik

Devamını Oku
13.03.2015
Firavunlar diyarında

Usta sinemacı Ridley Scott’ın Kitabı Mukaddes’teki göç anlatısından uyarladığı ‘Exodus: Tanrılar ve Krallar’, görselliğiyle öne çıkan bir tarihsel epik

Devamını Oku
12.12.2014
Koca karısını aldatırsa...

Koca karısını aldatırsa...

Devamını Oku
10.10.2014
Derdin devası sevgi...

Derdin devası sevgi...

Devamını Oku
03.10.2014
20 bininci günde uyanınca… (26.09.2014)

20 bininci günde uyanınca…

Devamını Oku
26.09.2014
Bir peri masalı gibi...

Son Cannes festivalinin açılış filmi olan ‘Monako Prensesi’ bugün gösterime giriyor

Devamını Oku
19.09.2014
Çekici yıldızlar geçidi (29.08.2014)

Çekici yıldızlar geçidi

Devamını Oku
29.08.2014
Hortum artık bize de geldi (22.08.2014)

Hortum artık bize de geldi

Devamını Oku
22.08.2014
‘Fazla zekâ insanı bozar’

‘Fazla zekâ insanı bozar’

Devamını Oku
15.08.2014
Bir kirli polis portresi

Bir kirli polis portresi

Devamını Oku
27.06.2014
Ustaya şapka çıkaralım (13.06.2014)

Ustaya şapka çıkaralım

Devamını Oku
13.06.2014
Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Sıkı bir hapishane draması: ‘Yüksek Risk’

Devamını Oku
06.06.2014
Beylik bir suç filmi

Beylik bir suç filmi

Devamını Oku
30.05.2014
Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Çekici bir dolandırıcı işbaşında...

Devamını Oku
23.05.2014
Maskenin ardındaki yaşamlar

Maskenin ardındaki yaşamlar

Devamını Oku
16.05.2014