At katliamlarındaki şüphe...

09 Mayıs 2021 Pazar

Dörtyol’da kaybolan atlarla ilgili olay, tam yeni Türkiye’ye uygun bir hal aldı.

Dörtyol Belediyesi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden (İBB) bedelsiz aldığı atların kaybolmasından sonra, savcılığa yolsuzluğu ihbar eden belediye veterineri hakkında soruşturma açıldı! 

Çipleri çıkarılarak yok edilen atlar konusunda soruşturma da sürüyor. Gerçeğin en kısa sürede ortaya çıkmasını ve suçluların en ağır şekilde cezalandırılmasını diliyorum ama hukuk sistemi öylesine laçkalaştı ki adalet bulunabileceğine inanmıyorum. 

99 atı yok etmek, bir iki kişinin tek başına yapabileceği bir iş değil. Hatırlarsanız 31 Ocak 2021’de bu köşede İzmir Konak’taki bir baskında, 80 at derisi ve beden parçaları ile birlikte kesim için bekletilen 5 canlı at bulunduğunu yazmıştım. O dönemde bu katliam siyasete konu olmayınca atların başına gelenlerle pek kimse ilgilenmedi...

Olayın izini sürerken yetkililerle yaptığım görüşmeler, İzmir Emniyet Müdürlüğü’nde tıkanmıştı. Yerel basında, derilerle birlikte at bedenlerinden parçaların da bulunduğu bildiriliyordu fakat Konak Belediyesi Zabıta Müdürü ile İlçe Tarım Müdürü, bana, olay yerine gittiklerinde beden parçası görmediklerini söylemişlerdi. Ama zaten deri varsa hayvanların bedenleri de parçalanmış demekti...

O zaman da o kadar çok atın oradan buradan toplanamayacağını, MOBESE kayıtlarına bakılarak 85 atın o depoya nereden getirildiğinin bulunabileceğini yazmıştım. Ancak olay, suçluya para cezası verilerek kapatıldı. Adam at etlerini, köpek maması yapan bir şirkete sattığını söylemişti. 

Bunları hatırlatmak istedim. Arka arkaya Hatay ve İzmir’de yaşanan toplu katliamlar tesadüf olamaz.

Bu arada İBB, “Atları sözleşme ile hibe ettik; sorumluluk, onları alan kurumlara ait” diye bir açıklama yaptı. Bu, kabul edilemez. Tüm uyarılara karşın atları kullanılmak üzere hibe ettikleri için onlar da sorumludur. 

Erdoğan, dün, “Hayvan hakları konusunda tozu dumana katanların bu hususta hiç ses çıkarmamaları da ayrı bir ikiyüzlülük örneğidir” demiş. Biz her can için ses çıkarıyoruz ama AKP, düzeltilmesini beklediğimiz yasayı çıkarmadığı için hayvanlar 17 yıldır acı içinde eziyet çekiyor, ölüyor! 

Örnek bir olay daha anlatayım.

SARAYKÖY BELEDİYE BARINAĞI’NDAKİ VAHŞET!

11 Nisan’da bana bir video gönderildi. Denizli’nin Sarayköy ilçesinde belediyeye ait sokak hayvanları barınağındaki koşulları gösteren korkunç görüntülerdi. Barınağın yanından arabayla geçerken yükselen kokuyu duyup havlayan köpekleri görenler, daha sonra su ve mama alarak barınağa dönmüş ve videoyu kaydetmişti.

Açlık ve susuzluktan perişan hale gelen hayvanların, günlerce kendi pisliklerinin içinde kaldıkları ortadaydı. Kokunun geldiği yere doğru gidenler, kilidi kırarak kapıyı açınca ölü bir yavru köpekle karşılaşmıştı. Kim bilir kaç gündür o haldeydi ki yavrunun yaralı bedeni çürümeye başlamıştı... 

İnsan olmaktan utandıran görüntüleri alır almaz sosyal medyada paylaşıp medya kurumlarının dikkatini çekmeye çalıştım. Haber yapılması için tanıdığım muhabirlere ilettim. Sonunda sesimizi duyurduk, yerel ve ulusal medyada yer aldı.

Denizli Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’ndan benimle temas edip suç duyurusunda bulunulacağını, aynı barınak hakkında çok sayıda şikâyet alındığını söylediler. Cumhuriyet’ten Zeynep Çam, komisyon adına avukat Deniz Utku Argüz ile röportaj yaptı. 

Aradan geçen yaklaşık bir ayda Denizli’deki hayvan hakları aktivistleri, barınak önünde basın açıklaması yaparak vahşeti protesto ettiler, yerel medyaya konu ile ilgili röportajlar verdiler, 5 gün önce iç parçalayan görüntülerle dolu yeni bir video daha paylaştılar. 

Yine duvar diplerine sinmiş, taş üstünde yatan, zayıflıktan kemikleri sayılan hasta hayvanlar ve pislik içinde bir ortam var. Belediye adına bu konuda hiçbir açıklama yapılmadığı gibi soru soranlar da sosyal medyada engelleniyor. 

Barınak veterineri, Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nde görevlendirildiğinden barınağa uğramazken, zulüm videoları ortaya çıkınca başka biri görevlendirildi ama koşullar düzelmedi. 

Yasada belirtilen görevlerini yerine getirmeyen, hayvanlar için kaynak ayırmayan belediyeler, barınaklara vicdan yoksunu görevliler tayin ettikçe bu sorunlar bitmeyecek.

Belediyelerin hayvan barınakları, soykırım kampına dönüştü. 5199 sayılı yasada, belediyelerdeki ihmal, kötü muamele ve şiddete caydırıcı yaptırım uygulanmadığından, barınaklar zulüm merkezi oldu.

TBMM’deki partilerin üzerinde anlaştığı Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu Raporu, 2019 yılının sonunda açıklanmışken, görüşülen her şeyi iki ay önce TBMM’de tekrar görüştük ama hâlâ yasa için bekliyoruz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları