Türkiye’yi yıkıma teslim eden zihniyet

20 Nisan 2022 Çarşamba

“Ayasofya’yı asli kimliğinden kopararak müzeye çeviren zihniyet, maalesef bu medreseye de tahammül edememiştir. Bir dönem Türkiye, ne ecdat yadigârı eserlerin ne kültür ve medeniyet mirasımızın korunması, yaşatılması noktasında iyi bir imtihan verememiştir. Özellikle tek parti zihniyetinin bu konuda sabıkası oldukça kabarıktır. Bu dönemde Batılılaşma adına yapılanlar hem milli bünyemizde hem de milletimizin hafızasında derin yaralar açmıştır.”

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle demiş. 1936’da harap olması ve kullanıma uygun olmaması sebebiyle yıkılan, 2012’de aslına uygun olarak yeniden inşa edilmesine karar verilen Ayasofya Fatih Medresesi’nin açılış töreninde konuşmuş. 

“Ayasofya’yı asli kimliğinden kopararak müzeye çeviren zihniyet” diyerek ima ettiği kişi, Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onun imzaladığı 1934 tarihli kararname ile Ayasofya’nın statüsü müzeye çevrildi.

Öncelikle gerçeği yineleyelim: 

537 yılında yapımı tamamlanan Ayasofya’nın, asli kimliği korunacak olsa, 916 yıl boyunca olduğu gibi kilise olarak kalması gerekirdi. 1453’te İstanbul’un fethi ile camiye dönüştürülen bu eşsiz yapı, ülkeler arasında çekişmelere malzeme olduğundan, Atatürk, süregelen tartışmaya akılcı bir şekilde son vererek statüsünü müzeye çevirdi.

Ayrıca Ayasofya’nın bir bölümü, zaten 1991’den beri ibadete açıktı; orada namaz da kılınıyor, ezan da okunuyordu. Statüsü cami olarak değiştirilince sanki orada 86 yıl sonra ilk kez namaz kılınacakmış gibi gösterildi.

Bu tarihi gerçeklere karşın siyasal İslamcılar, laik Cumhuriyete karşı rövanş alma hevesiyle tarihi çarpıtmayı sürdürüyor. Oysa kültür ve medeniyet mirasımızın yok edilmesi konusunda sabıkası kabarık olanların başında AKP geliyor!

***

Örnekleri sıralayarak açıklayayım:

9 bin 500 yıllık Diyarbakır Sur ilçesinin üzerinde kentsel dönüşüm felaketi yüzünden altı mahallede bulunan 47 tescilli kültür eserinin izi kalmadı! 

Ilısu Barajı nedeniyle 12 bin yıllık vatan hazinesi Hasankeyf’te birçok köy sular altında kaldı.

Kültürel değeri olan alanların yerine otel ve AVM’ler yapılarak kimlikleri yok edildi; neoliberal bir yaklaşımla soylulaştırıldı.

Tarihi alanlar kentsel dönüşümlerle karakterini kaybederken mahalleler, İslam tabanlı milliyetçi-muhafazakâr bir rövanşist mimari ile, sermayenin yeni sahibi üst sınıflar için yaşam alanlarına çevrildi.

Kültürel ve tarihi değeri olanlar, sadece binalar ve mahalleler değildi; doğal varlıkları da kapsayan bir yok ediş süreci, AKP döneminde görülmedik şekilde hızlandı. 

Vadiler, ormanlar, kıyılar, dereler, meralar, adalar, su havzaları tahribata uğradı.

Orman ekosistemini yıkıma uğratacak proje yüzünden Aydos Ormanı’nda ağaç kesimi başladı.

Gümüşhane’de valiliğin izniyle, define sevdalısı birinin başvurusu üzerine suyu boşaltılan 12 bin yıllık Dipsiz Göl, çamur göle döndürüldü.

Oksijenin en fazla olduğu yerler arasındaki Kaz Dağları, Alamos Gold isimli Kanadalı şirketin altın sevdasına kurban edildi; beş bin yıllık ormanlar kurutuldu.

Cerattepe’nin yemyeşil vadilerinde maden ocağı açmak için Cengiz Holding’e yol verildi.

2 milyon yılda oluşan Salda Gölü’ne millet bahçesi yapılması için kumsal tahrip edildi. Zeytinlikler imara açıldı.

Altın madenleri yüzünden birçok yerde siyanürlü atık barajı ve cehennem çukuru oluştu.

Derelerin önüne yapılan HES’ler yüzünden milyonlarca canlı ve kültür yok edildi. İstanbul’un akciğerleri olan Kuzey Ormanları, AKP’nin mega projelerine feda edildi!

***

AKP’nin vatan mirası doğaya verdiği zararları tümüyle anlatmak için bu köşe yetmez. Bu öylesine bir yıkım ki imzayla geri almak, yok olan ormanları, gölleri, kültürü geri getirmek de olanaklı değil.

AKP’li Cumhurbaşkanı, sanki kendi yönetiminde yaşanan bu ölümcül darbeden sorumlu değilmiş gibi, kilise olarak yapılmış Ayasofya’nın müze olarak korunması kararı nedeniyle Atatürk’ü suçluyor. Çünkü amacı, yine dini kullanarak kendi kitlesini kızıştırmak ve kutuplaşma yaratmak.

Onarılması olanaksız bir kültürel ve ekolojik yıkımın altında imzası olsa da “Ben çevrecinin daniskasıyım!” diyenden de bu beklenir…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları