İzmir’in dağları, ülkenin kaynakları
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

İzmir’in dağları, ülkenin kaynakları

24.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Her orman yangını ağacıyla, toprağıyla, mantarıyla, böceğiyle, kuşuyla bir hayat birliğinin de ölümüdür. İnsan, bu hayat birliğiyle tarih boyunca ya yan yana ve uyumlu yaşamayı ya da kâr hırsıyla bu birliği tahrip etmeyi seçti. İkinci anlayış dünya genelinde yayılıyor.
Son İzmir yangını sonrasında bunu kanıtlayan bir tartışma açığa çıktı. Yangının söndürülmesi sürecinde devletin, daha da özelde ilgili bakanlığın, Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” anlayışıyla kuruluşuna öncülük ettiği Türk Hava Kurumu’nu hedefe koymasına tanık olduk.
Bakan Pakdemirli önce uçakların motoru yok dedi; uçakların çalıştığı ortaya çıktı. Ardından “pahalı” dedi; THK’nin yangın sürecinde ücretsiz hizmet vermeyi teklif ettiği ortaya çıktı. Bütün bu gerekçeler çökünce de kurumun ana muhalefetle hareket ettiğini, güvenmediğini söyledi.
Yangınları söndürmek için canını hiçe sayan orman emekçilerinin hakkını teslim edip çözümü zorlaştıranların gerekçelerine bakalım. Ormanlar insanlığın ortak serveti. Anayasanın 169. maddesi açık; mülkiyet devletin elinde. Devlet ormanlarla ilgili her tasarrufunda “kamu yararı”nı gözetmek zorunda. Bu ne demek? Orman yangınıyla mücadelede devletin görevi, “işi ucuza kapatalım” demek değildir; bazen daha yüksek maliyetle daha düşük toplumsal kayıp sağlanması ya da daha hızlı ve etkin mücadele aracılığıyla halkın tümüne zararı olacak ormansızlaşma maliyetinin düşürülmesi de mümkün olur. Devlet, özel şirket değildir. Kârlılığı değil, kamu yararını öne alır; almalıdır. Oysa iktidar tersinden bakmaktadır.
Diyelim maliyet yüksek geldi, uçak kullanılmadı. İyi ama inşa edilen saraylar, bitmek bilmeyen şatafat harcamaları, son model makam arabaları ve uçakları, istişari kadrolara yaratılan maaşlar varken; tasarruf ya da maliyet, hepimizi ilgilendiren ve hepimize ait ormanları korumak söz konusu olunca mı akla geliyor? Şahısçılıkla, özelcilikle kamuculuk makası burada da açılmaktadır.
Maliyetlerin ötesine geçelim; bir diğer gerekçesi nedir bakanın: Uçaklar çalışmıyor. İddiası çürüdü ama diyelim ki doğru. Füze alıyoruz, savaş uçakları alıyoruz, savunmaya milyar dolarlar harcıyoruz. Ormanların korunması niye “ülke güvenliği” içinde görülmüyor peki? Savaş uçağına harcanan paranın çok daha azıyla devlet yangınla mücadele filosu oluşturamaz mıydı? Halkın sırtına bindirilen bunca vergi nereye gidiyor? Madem uçakların çalışmadığını biliyorsunuz, niye tedbir almadınız?
Demek ki ihmal ötesinde, politika ve program tercihlerinin rolüdür bugün tartıştığımız.

Yükselen dalga
Diğer yandan bu duruma karşı bir duyarlılık sıçraması yaşanıyor son zamanlarda. Halk soruyor, sorguluyor.
Maden devletin; halk maden alanlarının yabancı şirketlere ve yerli ortaklarına açılmasına, binlerce ağacın kesilmesine itiraz ediyor, toprağına sahip çıkıyor.
Ormanlar devletin; halk yangınlara devletin neden yeterli araçlarla etkin müdahale etmediğini sorguluyor, hedef saptıran açıklamaların altının boş olduğunu ortaya seriyor. Söndürme özelciliğine ve imar, inşaat rantı özelciliğine karşı kamusal farkındalık büyüyor.
Görülüyor ki bir yol ayrımındayız. Türkiye’nin kaynakları özel çıkarcılıkla mı, yoksa kamusal çıkara göre mi yönetilecek? Madenden ormana, yangın söndürmeden kültür ve turizme, eğitimden sağlığa kadar her alanı ilgilendiren soru bu. Kaynakları kim yaratıyor, kaynaklar kimindir ve kaynaklar kimler için kullanılmalı? Bu tartışmaya bağlanmayan tek gündem konusu var mı bugün?
Bakınız, ormancılık alanında kamucu duyarlılıkla çalışan 5 saygın akademisyen (Ünal Akkemik, Doğanay Tolunay, Erdoğan Atmış, Cihan Erdönmez ve Oğuz Kurdoğlu), “Ormanın Çağrısı” başlıklı bir bildiri yayımladı geçen günlerde. Şöyle diyorlar: “Ormanlarımızın yıkımına neden olan en büyük uygulama, orman alanlarının madencilik, turizm, altyapı vb. tesisler için ormancılık dışı amaçlarla kullanımlara tahsis edilmesidir. Ülke çapında bu amaçla yapılan tahsislerin toplam miktarı 700 bin hektara yaklaşmıştır.”
Bam teli burası. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, son yangında 5 bin hektarlık arazinin kül olduğunu söylüyor. Büyük kayıp. Ama çoğu rant amaçlı özel çıkara hizmet eden faaliyetler için feda ettiğimiz orman alanı da bunun neredeyse 150 katı. Demek ki hem yangınlara karşı etkin, kamu yararına mücadele anlayışını devlet katında yaygınlaştırmamız, hem de kamusal kaynaklarımızı Kanadalı şirkete, özel hastane sahibine, tur şirketi sahibine teslim eden programın karşısına gerçekten kamucu bir program koymamız gerek. Konu, ağaç dikmenin ötesinde çözümlere muhtaç. Bu ayrımla yüzleşme zamanımız gelmedi mi sizce de?

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021