Kişisel

29 Haziran 2015 Pazartesi

Sarayda din âlimlerine verilen iftar sonrası, “Milletin orası, ya!” paparasını işitmiştik.
Ancak Danıştay 14. Dairesi öyle düşünmüyor olacak ki o alanın “tarihi sit” olmadığına karar verdi.
Sit ne demek?
Sit, insanlığın ve ulusun ortak değerlerinin bulunduğu yerlerin doğal yapısıyla birlikte korunarak halka adanması demek.
Bizim bildiğimiz kadarıyla Atatürk, kendisine ait olan o araziyi halka adamış.
Oysa miras ile millete adanmış yerde, mirasa rağmen saray yapılmış. Yanında, yamacında gençlere piknik yapmanın bile yasaklandığı sarayda kimin oturduğu da belli.
Demek ki orası kişisel sit!

‘Kürdistan koalisyonu’
PKK’nin isteği, AKP-CHP- HDP koalisyonuymuş.
Kandil’den konuşan Cemil Bayık’a göre bu istek, “Fırat’ın Batısı’ndaki en büyük ‘iki parti’ ile, Türkiye’de barajı aşan ama Kürdistan’da ‘ezici çoğunluğu temsil eden’ parti arasında bir ‘koalisyon’ önerisi”ymiş.
Eğer bu koalisyon kurulursa, “Ankara’nın Kürdistan ile koalisyonu” olacakmış. TBMM de kurucu meclis konumuna gelecekmiş.
Anlaşılan, seçimden çıkardıkları sonuç, Türkiye’nin bir bölgesinde “ezici çoğunlukla” Kürdistan’ın kurulduğu. Koalisyon diye önerdikleri ve “kurucu meclis” diye adlandırdıkları da bir tür federasyon pazarlığının başlangıcı.
İstiklal Marşı’ndan bile rahatsız olanlar, “emanet” oylarla Türkiye Cumhuriyeti’ni tümden ortadan kaldırma niyetindeler yani.
Bakalım, böyle bir tasarımın içinde adı geçirilebilen kurucu partinin şimdiki yöneticilerinin tavrı ne olacak?

TSK’deki soruşturma
Ulusal orduya, ABD’ye sığınmış emekli vaizin cemaati aracılığıyla düzenlenen opearasyonun bir boyutunun da 2008-2011 yılları arasında askeri liseler ve Harbiye’de Cumhuriyet ilkelerine inanmış ve derece yapmış gençlerin elenmesi olduğunu bu köşeden dile getirmiştik.
O yazımız üzerine Genelkurmay Askeri Savcılığı’na çağrılarak ifademize başvuruldu.
Asker kökenli gazeteci Yavuz Selim Demirağ’ın “İmamların Öcü-Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Cemaat Yapılanması” adlı kitabından öğreniyoruz ki Genelkurmay Savcılığı, Ekim 2014’te başlattığı soruşturma ile TSK içindeki cemaat yapılanmasını araştırıyormuş. Ancak kitapta verilen bilgilere bakılırsa, açılan soruşturmadan pek bir sonuç çıkacağa benzemiyor.
TSK’nin kendi bünyesinde istihbarat birimi olmadığı için bilgilerin MİT’ten geldiğini, ancak kanaat raporları ve duyumlar dışında bir somut kanıt olmadığını belirten Demirağ, kitapta soruşturmaya ilişkin gözlemlerini şöyle aktarmış:
“Soruşturmayı yürüten savcılar, özellikle Ergenekon, Balyoz, casusluk gibi kumpasların mağduru olan, yıllarını haksızca hapishanelerde geçirmiş kişilere umut bağlamış. Ancak, üç-dört yılını hapishanede geçirip emekliliğe sevk edilen ya da göreve kızakta devam edenlerin de bu soruşturmalarda figüran olmaya niyeti yok. Zira, soruşturmada sonuç alınamayacağı gibi, deşifre edileceklerle ilgili önceden önlem alma operasyonu olacağını düşünüyorlar. En önemlisi, askeri yargıya güven yok.”

İstikrar
Kemal Kılıçdaroğlu, AKP ile koalisyon yapmaktan uzak durduğu gibi bir izlenimden özellikle kaçınıyor.
O çerçevede, Recep Tayyip Erdoğan’dan intikam alıyormuş gibi bir hava vermek istemediklerini açıkladı. Rövanşist olmayacaklarmış.
CHP’ye yakışmazmış. CHP’ye yakışmayacak olan ne?
Yolsuzlukları sorgulamak!
İşte bu tam “u” dönüşüne siyaset dilinde kısaca “istikrar” diyorlar.

CHP’de kurultay hesapları
CHP’de bir hareketlenme gözleniyor. Kimi il başkanları ve partililer bir araya geliyor, kurultay hesapları yapıyorlar.
Metin Feyzioğlu’nun seçimden hemen sonra yaptığı çıkış, hareketlenen muhalif grupta bir etki yaratmamış gözüküyor. Muharrem İnce ise şimdilik geride durmayı yeğliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkarılması düşünülen muhalefetin adayı Umut Oran.
Partideki gelişmeleri yakından izleyenler, İstanbul, Ankara ve İzmir delegasyonuna, yeni seçilmiş milletvekillerinden en az 100’ünün eklenmesi halinde Kılıçdaroğlu’nun 400 delegelik bir hazır blok ile kurultaya gireceği ve bu blokun aşılmasının zor olduğu kanısındalar.

Erken seçim kurgusu
Önceki günkü yazımızda Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül’ün uzlaşmaya vardığı, Gül’ün sonbaharda yapılacak AKP Kongresi’nde Genel Başkan olacağı, kışa girilirken de bir erken seçime gidileceğine ilişkin bir senaryodan söz edildiğini yazmıştık.
Kurguya göre Erdoğan, Ahmet Davutoğlu’na temmuzun ilk haftasında hükümeti kurma görevi verecek. Davutoğlu, bir hafta tur atacak. Sonuç alamayınca Erdoğan, hükümet kurma görevini bu kez Kemal Kılıçdaroğlu’na verecek. O da bir hafta tur atacak.
Nafile turlarla temmuz ayı sonu, ağustos başına gelinecek. Bunun üzerine Erdoğan, 45 günde hükümetin kurulamayacağının anlaşıldığını belirterek, erken seçimi gösterecek ve 90 günlük seçim takvimi devreye girecek.
Bu süreçte AKP kongreye gidecek ve kasım sonunda yapılması tasarlanan erken seçime yeni genel başkanı ile girecek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları