Stratejik çıkarlardan derin düşmanlıklara mı?

15 Aralık 2015 Salı

Uçak krizi sonrasında Ankara ile Moskova arasında “stratejik çıkarlardan keskin düşmanlığa” nasıl gelindi?
Bu akıl tutulmasına kimler yol açtı? Stratejik enerji projelerine bir kalemde tekmeyi kim indirdi? Rusya da Türkiye de kazanacaktı. Her iki tarafa da büyük yarar sağlayan durum kimleri rahatsız etti?
57 büyük Türk firması Rusya’da yıllardır genişleyerek etkinliklerini sürdürüyorlardı, çok memnundular. Turizmde Rusya, Almanya ile birlikte Türkiye’yi besleyen en önemli ülkeydi. Bazı yörelerimiz TürkRus ortak kasabası olmuştu adeta.
Bütün bu faktörler, “karşılıklı çıkarlara dayalı olarak tıkır tıkır işliyordu”.
Birdenbire Suriye sınırında garip hava tartışmaları yaratıldı. Ve bir F-16 pilotunun düğmeye basması ile bütün bu olumlu ilişkiler düşmanlığa dönüştürülüverdi.
Türkiye şaşkındı, Rusya şaşkındı; ne olmuştu, kim düğmeye basmıştı?
Ve arkasından Erdoğan’la Putin arasında demeç savaşları başladı. Her ikisi de “pilotlarının arkalarında durarak krizi tırmandırdılar”. Uçağı düşürülen Putin, daha da ileri gitmeye başladı. Hele iki gün önce Ege’de Rus gemisinin ateşini de eklersek.

Kimler kazandı, kimler kaybetti?
• Ortak projeler rafa kaldırıldı, hem Türkiye, hem Rusya kaybetti.
 Dış ticaretin engellenmesi her iki ekonomiyi vurdu, daha da vuracak.
 Turizmde hem Rusya hem Türkiye zarar gördü.
 Rusya’daki 57 firmamız ve çalışanları perişan olacak. İşler durduğu için Rusya da zarar görmeye başladı.
Kısacası bu uçağın düşürülmesi ile kaybedenler açık olarak ortaya çıktı. En önemlisi, Rusya ve Türkiye arasında ekonomik ve stratejik doğal entegrasyon ve işbirliği sabote edildi. Türkiye’nin zararının Rusya’dan çok daha büyük olacağı biliniyor.
ABD ve İsrail memnundu: Almanya hariç Avrupa memnundu. Ankara “Batı” ile Kürdistan konusunda pazarlık edemeyecek, daha fazla söz dinleyecek duruma sokuldu.
Erdoğan hem kazandı hem kaybetti; “Batı’yı Rus düşmanlığına karşı arkasına almış görünerek” iç politikada pozisyonunu güçlendirdi.
Ancak Rusya ve İran’ın genişleyen Ankara karşıtı tutumu Erdoğan’ı içerde ve dış politikada zorlayacaktır.
AKP hükümetinin istikrar yerine istikrarsızlığı genişlettiği ve derinleştirdiği, somut sonuçları ile görülmeye başladı.
Rusya, İran ve Irak’la aramız iyice açılıyor.

Kürdistan meselesi ve Moskova
AnkaraMoskova (Erdoğan-Putin) krizi Kürdistan peşinde koşanların durumunu güçlendiriyor.
Putin PKK’yi örtülü ve açık desteklemeye başlar, Batı’yı izlerse bu sürpriz olmaz. Yalnız ABD ve Avrupa değil, Rusya’nın ve İran’ın PKK’yi desteklemesi sadece Türkiye’yi değil, AKP’yi de (ve Erdoğan’ı) olumsuz etkileyecektir.

Türkiye’nin esas çıkarları
Türkiye son 3040 yılda Rusya ile ekonomik ilişkilerini geliştirerek “Batı içindeki çıkarlarını daha rahat koruyabiliyordu”. Tek yanlı bağlarını kısmen dengeleyebiliyordu.
Şimdi Türkiye ile Rusya’nın arasının açılması, Ankara’nın Batı içindeki konumunu zayıflatacaktır.
Ben 7 Mart 2002’deki tebliğimde (*) “denge politikasının, Türkiye’nin Batı içindeki konumunu da güçlendireceğini” söylemiştim.
İzleyen yıllarda Ergenekon, Balyoz kumpasları geldi: Bunları acaba Ankara-Moskova krizi ve çatışması mı izliyor sorusunu insan sormadan edemiyor.

(*) E. Manisalı, “Avrupa’nın Askerle Kavgası”, Cumhuriyet Kitapları, 2009, syf 275-330 arasında.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları