Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

05 Nisan 2022 Salı

Koronanın insanları eve kapattığı bir dönemde, bir de düşüp kalça kemiğinizi kırdığınız günlerde “belgesellere” daha fazla ilgi duyarsınız. 1985’te konferans verdiğim Kahire’nin eski Mısır’ına, Tutankamon’lara, Ramses’lere vaktinizi daha fazla ayırma olanağına kavuşursunuz. Hele yürürken “baston” kullanmaya mecbur kalmışsanız. Firavunlar döneminde bastonun, bürokraside siyasal gücü de temsil ettiği gözünüze ilişmiş ise: ve trajikomik bir durum: 6 ay önce planlanan, 25 antika bastonumun sergisinin açılışına, bastona dayanarak gitmek zorunda kalırsanız!(*) Ve de bastonları arabadan eve taşırken kalça kemiğinizi kırmışsanız. Tam da bu sırada sevgili Serdar Denktaş KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın bir Devrek bastonunu bana armağan etmek lütfunda bulunmuş ise...

Bugünlerde “siyasal rejim” tartışmalarının yapıldığı Türkiye’de, kadim Mısır’daki gibi firavun, baston, kral mezarı, tahıl ambarı, zeytin bütünleşmesinin günümüze yansımasını yaşıyorsak.

Tarım neden çökertilmiş, ambarlar neden boş kalmış: tahıl üreticileri neden nüfusun yüzde onundan yüzde üçüne düşmüş? Mısır’da firavun mezarının yanındaki tahıl ambarı sanki, Mezopotamya (ve Anadolu) uygarlık tarihinin dünden bugüne uzanan yolu. Bugüne tercüme edersek, “iktidarlar ve tahıl ambarları” deyip ekonomik refaha (ve sorunlara) bağlayabiliriz. Ve AET’nin (AB) 30 yıllık kamu bütçesinin yüzde 40’ını tarıma ayırdığını düşünürüz. Nedense bütün bunlar, taze bakan Nebati’nin çok ilginç ve olağanüstü değerlendirmelerini dinlerken aklıma geliverdi.

Semavi dinler boy göstermeye başladıkça dini liderler baston misali, ellerinde bir “asa” bulundurmaya başlamışlardır. Bir güç, bir otorite simgesi haline gelmiştir. Fransa’da 2-2.5 asır önce, kılıçla şehirlerde tur atmak kral tarafından yasaklanınca şövalyeler bu defa, çakma bastonlar içine kılıçlarını gizleyerek dolaşır oldular.

Bugün de Türkiye’de, kimi “resmi” İslami kurumların başında bulunanların kılıç falan takıştırarak televizyonlarda poz verdiklerini, otorite gösterdiklerini görüyoruz, Ayasofya’nın açılışındaki gibi.

İşler Mısır’daki firavunun Tanrısal gücünün simgesinden, bugün plastik kılıçlar, çakma bastonlara kadar geliyor. Osmanlı padişahları, kılıç kuşanarak, baston kılıç arası bir orta yol bulmuşlar.

Bugün Ortadoğu’da Suudi Arabistan kralından Körfez emirliklerine kadar kılıç, gücün bir simgesi olarak neredeyse “papyon kravat”ın yerini almış!

İlkokulu Silivri’de bitirdiğimde, dedem Hüseyin Bey Silivri’de hâkim olarak görev yapıyordu. Ondan bana gümüş saplı bir baston kaldı. Yıllarca çalışma odamda masamın karşısındaki duvarda asılı duran bu baston, beni baston merakına taşıdı ve mütevazı bir koleksiyon yaptım.

Firavunun bastonları, tahıl ambarları ile yan yana. Tarımın önemi: 3000 yıl öncesinin Mısır’ında bile baş köşeye oturtulmuş. İktidar, güç ve tahıl ambarları bir bütünlük gösteriyor.

Ve 3000 yıl sonra bugün, biz tarımı göz göre göre nasıl mahvettiğimizi konuşuyoruz.

(*) Schneidertempel Sanat Merkezi’nde, 7 Nisan 2022’de, saat 14.00’te, aynı zamanda Vefa Lisesi Mezunları Derneği ve İktisat Fakültesi Mezunları Derneği’ne armağan ettiğim yeni kitabım “Fatih’ten Beyoğlu’na Benim İstanbul’um” kitabı imzalanacak. Kitabın kapağındaki fotoğraf: (ilginç: 1956’da Taksim Meydanı. Resmin altında “Tramvaylar da yayalar da şık” diye yazıyor. Tramvayın yanında yürüyen kadın, tesadüfen oradan geçen rahmetli annem, öğretmen Elçin Manisalı. Fotoğraf 1990’dan beri Taksim metro istasyonunda, yürüyen merdivenlerin yanında asılı duruyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları