Cumhuriyetin yürüyüşü

06 Temmuz 2017 Perşembe

Macron, liderliğini yaptığı “Yürüyüş Hareketi”ni, Cumhurbaşkanlığına çıkarken “Cumhuriyetin yürüyüşü” hareketine dönüştürdü.
Bununla meramı, tıknefes kaldığını varsaydığı V. cumhuriyete farklı bir ivme ve güç aşılamaktı.
Şimdi üçüncü haftasını süren “Adalet Yürüyüşü”ne baktıkça, “İşte yürüyen Cumhuriyet aslında birebir bu” diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Macron’un icat ettiği isim şimdilik sadece ilham verici bir “logo” ile sınırlı.
Kılıçdaroğlu önderliğinde yağmur, çamur, çöl sıcağı demeden yol alan CHP ise göz önünde basbayağı somut bir “Yürüyen Cumhuriyet” örneği veriyor.
Ölü toprağını atan CHP silkindi, canlandı, ayağa kalktı, kendini hatırladı ve Cumhuriyeti yürüyüşe geçirdi.
Cumhuriyet Halk Partisi namıdiğer bu gidişle “Cumhuriyetin Yürüyüş Partisi” diye de anılabilir...
Son parkura dek yürüyüşe “Du bakalım n’olcek” mesafesinde bakan uluslararası medyanın ilgisi de süreçte adım adım büyüdü ve canlandı.
İtalya’daki en önemli siyasi radyo istasyonlarından “Radio Radicale” örneğin yürüyüşü günü gününe kaçırmadan bütün ayrıntıları ile izliyor.
Yürüyüşe kanal adına bizzat Ankara’dan katılan ve her günkü canlı bağlantısını heyecanla Türkçe “hak, hukuk, adalet” sözleriyle tamamlayan İtalyan gazeteci Mariano Giustini Ankara-İzmit yolunda şimdiye kadar tüm yaşananları; hastanelik olanlardan yola tezek dökenlere ve çevreden destek-köstek olanlara değin tüm çarpıcılığıyla aktardı.
Türkiye de dahi hiçbir radyo ya da TV kanalının bu yürüyüşü maç anlatır gibi “her sabah” nefes nefese anlatan Mariano Giustini’nin heyecanıyla anlatabileceğini düşünmüyorum.
Çizme’de önde gelen tüm gazeteler -Repubblica, La Stampa, Manifesto...- sonra konuya şu son bir hafta içinde çok geniş yer ayırdılar.

CHP’ye hayat verdi
Dün yürüyüş Washington Post sütunlarına da taşındı. Düzce gibi “Erdoğan’ın kalelerinde bile CHP’nin atılımının ‘sürpriz destek’ aldığını” belirten gazete, bu hamlenin CHP’ye enerji (hayat!) kattığını kaydetti.
ABD’nin en önemli internet gazetelerinden olan “Buzzfeed” de, “hükümetin yürüyüşe izin vermesinin pek çok kişiyi şaşırttığını” yazdı, Kılıçdaroğlu’nun “korku zırhını yırtmayı hedeflediğini” ekledi.
En son dün New York Times da Adalet Yürüyüşü’nü başyazısına taşıdı.
“Yürüyüşün yalnız tek bir partiyle değil, adalet için geniş bir koalisyon oluşturulmasıyla ilgili olduğunu” ifade etti:
“Yürüyüş, muhtemelen Erdoğan’ı durdurmayacak ama demokrasilerini kurtarmaya çalışan Türkleri açık biçimde, her zamankinden daha çok birleştirecek” dedi.
9 Temmuz’a kadar uluslararası yayın organlarında böyle yazılar büyük olasılıkla artacak.
Kılıçdaroğlu’nun “duvara karşı yürüyüş” diye tanımladığı eylemin aslında tam ne sonuçlara yol açacağını daha bilmiyoruz. Ama tarih yazdığını şimdiden biliyoruz. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Dünya Türkiye’de şimdiye değin, salt şehirli ve orta sınıf, laik muhalefet gözüyle baktığı Erdoğan karşıtlığının ötesinde bir geniş muhalefet yelpazesi olduğunu öğrendi.

Sakin gücün albenisi
Uluslararası kamuoyu, “Gezi”yi çok büyük ölçüde böyle, şehirli orta sınıfların muhalefeti olarak tanımlamıştı...
Kamyoncuların “korna sesleriyle” eşlik ettiği Ankara-İstanbul yürüyüşü ise, Türkiye deki muhalefet katmanlarının varsayılarak çok daha geniş olduğunu ve bu farklı katmanların CHP çatısı altında bir araya gelebileceklerini ortaya koydu.
Far görmüş tavşan gibi ürkmüş ve kilitlenmiş muhalefetin alabildiğine şaşırtıcı çıkışlar yapabileceğini kanıtladı.
“Hikâyesi yok!” diye küçümsenen ve heyecan dalgası yaratmayan Kılıçdaroğlu’nun gerçekte “sakin gücü” ve “inancı” ile çok ciddi girişimlere imza atabileceğini meydana çıkardı.
Muhalefet özetle eşik atladı. Dünyanın “bu muhalefetten cacık olmaz!” dediği sırada tam, yedi düvelin ters köşeye yatırılabileceğini gösterdi.
Kılıçdaroğlu bu yürüyüşle büyüdü.
Yürüyüş İstanbul’a yaklaşırken CHP liderinin, görünmeyen muhalefet yelpazesinin lideri olabileceği düşüncesi doğdu.
Tüm bunlar olurken ve yaşanırken Başbakan hâlâ kendilerine büyüklük payesi biçmek etrafında geyik yapıyor. “Biz bu yolları yapmasaydık sen tıpış tıpış yürüyemezdin!” diyor: “Ya yol olmasaydı? Dağda, bayırda, ormanda kaybolup gidecektin!”
Yakında hırstan “Biz olmasak sizler hâlâ modern taşıma araçlarını rüyanızda görürdünüz. Hâlâ beygire binecektiniz!” filan diyecekler. Gayret az kaldı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları