"Epstein vakası ABD siyaset kültüründe merkezi bir komplo kertesine erişti, bu gidişle Kennedy suikastı mitosu ile yarışır” diyor Michael Wolff.
Michael Wolff kim?
Şu sırada ABD’nin en popüler gazetecilerinden biri.
Trump hakkında yazdığı çok satan biyografileri ile tanınıyor. “Yerli ve milli” ABD MAGA’cılarının zihin dünyaları ve ortamlarını çok iyi kodluyor.
Bu sebeple Trump’ın ikinci dönem başkanlığını değerlendiren, hangi siyaset YouTube videosunu açsanız, karşınıza çıkıyor.
Popülaritesinin son dönemde tavan yapmasının en önemli nedenlerinden biri, Beyaz Saray’da görünür bir panik yaratan Epstein olayının ana aktörlerini çok yakından tanıyan ve içeriden analiz eden donanımlı bir yorumcu olması.
Trump’ın ilk başkanlığında, tam 6 yıl önce bugün -10 Ağustos 2019’da- New York hapishanesindeki hücresinde tartışmalı biçimde ölü bulunan “küresel pedofili ağı yöneticisi” Jeffrey Epstein’la son teması kuran kişi Michael Wolff.
Epstein’la, ölümle biten son tutukluluğu öncesinde, muhtemel bir kitap için saatler süren söyleşiler yapmış. Yüz saati bulan konuşmalarını kayda almış.
Ama gelin görün ki bu kayıtları günümüz Amerika’sında hiç kimse basmaya yanaşmıyor. “Gel derhal şu kitabı yapalım!” diyen bir yayınevi çıkmıyor. Merkez medyada hiçbir TV kanalı, New York Times dahil hiçbir basın organı, günün en konuşulan skandalına ışık tutan kasetlerle ilgilenmiyor.
UYUYAN GÜZEL ‘4. GÜÇ’
Gazetecilik adına tam bir oksimoron.
Başkanlık koltuğunu sallamak potansiyeli açısından Epstein skandalını, Watergate’le karşılaştıranlar var. İlgisi yok bence.
Watergate’i ortaya çıkaran ve Başkan Nixon’ı koltuğundan eden o yıllarda “4. güç” olarak anılan basın olmuştu.
Bugün tersine basın, “Aman skandal bana bulaşmasın!” diye ortada bangır bangır gezinen “tarihi tanıklardan” ve “tanıklıklardan” kaçıyor.
Trump’ın Epstein’la içli dışlı ilişkisinin yakınlığını ifşalayan Wall Street Journal’ın akibeti ortada. Geçen ay WSJ, Trump’la Epstein arasında “ortak sırlara” atıf yapan, Trump’ın Epstein’a kendi imzasıyla yolladığı bir doğum günü kartını haber yapmıştı.
Başkanın hoşlanmadığı habere verdiği tepki haşin oldu. “Paçavra” diye nitelediği gazeteye Trump jet hızıyla 10 milyar dolarlık dava açtı.
Gazetenin, Trump’a kafa tutacak güçte ve tecrübede bir medya devi olan patronu Rupert Murdoch, şimdiki halde geri adım atmadı. Ama buna mukabil Murdoch gazeteleri bile Michael Wolff’ın tanıklığına sütunlarını açmıyor.
Uyuyan güzel ana akım medyanın karşısında internet gazeteciliği bu konuda çok faal. Hemen tüm bilgiler oradan akıyor. Epstein skandalına dair yıllar sonrasında öğrendiklerimiz, ana akım sayesinde değil, ana akıma rağmen ortaya dökülenler.
TRUMP’IN ‘TOPAL ÖRDEK’ DÖNEMİ
Michael Wolff, 2. dönem Trump başkanlığının 6. ayında sil baştan tırmanan Epstein skandalını, “Trump’ın topal ördek başkanlığınıın başlangıcı” olarak tanımlıyor. Ve Trump sonrasının başkanlık yarışına hazırlanan “karanlıklar prensi” Steve Bannon ile “yerli ve milli” MAGA’cıların sözcüsü Tucker Carlson’ın, güçlü aday JD Vance’i sıkıştırmak için araçsallaştırdıklarını ifade ediyor.
Bannon ve Tucker özetle, Epstein bataklığı sırlarına ABD Başkan Yardımcısı Vance’i de ortak göstermeyi ve ayağını kaydırmayı hedefliyorlar.
Yani bir hakikat arayışı değil, taht oyunları söz konusu.
Vance de armut toplamıyor. O da beri yanda rakiplerine meydanı boş bırakmamak için skandalı en az hasarla yönetmenin önlemlerini alıyor. Adalet Bakanı Pam Bondi ve FBI Başkanı Kash Patel’le evinde özel toplantılar yapıyor.
Trump’ın geçmişte kendi kişisel avukatı olan adalet bakanı yardımcısı Todd Blanche, skandalı keza “en az hasarla yönetmek” bağlamında, Epstein vakasında hapis cezası alan tek tutuklu Ghislaine Maxwell’le hapishanede özel görüşmeler yapıyor. Görüşmelerin sonunda, Epstein’ın pedofili ağını yöneten ve tüm sırlarını bilen uzatmalı sevgilisi Maxwell, apar topar bulunduğu yüksek güvenlik hapishanesinden koşulların çok daha gevşek olduğu bir başka merkeze yollanıyor. Ve de ağzını sıkı tutarsa gelecekte ev hapsine gönderilebileceği, hatta “başkanlık affından yararlanabileceği” dedikoduları yayılıyor.
Eh 2020 seçimlerinin ardından “kongre baskınını” yapan eşkıyalar, Trump affıyla özgürlüklerine kavuşabildiyse, Ghislaine Maxwell niye kavuşmasın değil mi?
Jeffrey Epstein olayı ABD demokrasisinin irtifa kaybı hakkında bize çok şey söylüyor.
Epstein gerçekte kimdi?
Pek çok kaynakta ileri sürüldüğü gibi bir Mossad ajanı mıydı?
Kendi halinde bir bahçıvanın oğlu olarak başladığı yaşamında sınırsız servetini nasıl ele geçirmişti? Ve de dünyanın en güçlü kişilerine ulaşacak ilişkiler ağını nasıl kurmuştu?
Gene bir Mossad ajanı olduğu iddia edilen, Epstein gibi gene bir hayli esrarengiz koşullarda ölen Robert Maxwell’in kızı Ghislaine ile döndürdükleri “pedofili çetesi”nin nihai amacı “küresel bir şantaj ağı” kurmak mıydı?
Bu soruların yanıtlarını hiç bilemeyeceğiz. Basın suskun.
Ama Netflix çok heyecanlı bir dizi yapabilir.
Tıpkı yıllardır çevrilen Kennedy öyküleri, dizileri gibi.