Psikolojik harekât
Nilgün Cerrahoğlu
Son Köşe Yazıları

Psikolojik harekât

04.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Üzerimden boşuna tank geçmiş gibi olmuyor!

Bir yanda deprem, beri yanda Ekrem İmamoğlu’nun 30 küsur yıllık diplomasının iptaliyle başlayan karanlık Silivri süreci...

Manen yoruluyorum.

Kendimi eşzamanlı bir Kafka, bir Orwell ve üstüne hele de bir Kıbrıs-Falyalı dosyası açıldığında bir Kurtlar Vadisi kurgusunun içinde hissediyorum.

Gerçeklik duygum yok oluyor. Birbiri ardına haberler üstüme boca edildiğinde, pestilim çıkmış gibi oluyorum.

Tam olarak neden böyle hissettiğimi Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın “psikolojik harekât” talimatını okuyunca anladım.

Evde koltuklarımızda otururken meğerse, sistemli bir şekilde “psikolojik harekât” nesnelerine dönüştürülmüşüz.

Düz ayak “propaganda”dan bahsetmiyorum.

“Psikolojik harekât/operasyon” propagandanın çok daha fazlası ve ötesi bir şey.

Propagandada abartı ve demagoji dozu bellidir.

Psikolojik harekâtta ise gerçek ile yalan arasındaki sınırlar yok olur. Duygularınız, düşünceleriniz, hatta davranışlarınız yönlendirilir. Hak, hukuk, demokratik değerler ve de insan hakları, varılmak istenen hedef uğruna “psikolojik harekât” bağlamında yok sayılır.

ESKİ TÜRKİYE’DE SKANDALDI

Geçmişten biliyoruz...

“Psikolojik harekât” 90’lı yıllarda vesayetin merkez üssü sayılan “Milli Güvenlik Kurulu”nun sistemli uyguladığı ve başvurduğu bir yöntemdi.

Bir dizi “andıç”la açığa çıktığında çok büyük skandal olmuş, yer yerinden oynamıştı.

Bugün alabildiğine büyük bir doğallıkla, İletişim Başkanlığı’ndan AKP vekillerine ve medya organlarına iletildiği belirtilen ve yalanlanmayan “psikolojik harekât” talimatı, görünen o ki içselleştirilmiş. Kimse şaşırmıyor.

Ben dinozor olduğumdan olsa gerek şahsen dumura uğradım.

Sabah akşam maruz kaldığımız birbirinden sarsıcı “fake news/sahte haber”in, “psikolojik harekât yürütmekten çekinmeyin” talimatıyla üretildiği kaygısına kapıldım.

Özgür Özel’in Başakşehir mitinginde duyurduğu, AKP’li vekilller ve yandaşlara gönderilen “harekât” komutlarını ayrıntılarıyla internetten bulabilirsiniz.

Özetle ben birkaç noktayı alıntılayacağım:

“-Depremi, kentsel dönüşüme set kuran CHP kapsamında konuşun, konuşturun.

-KKTC, Falyalı üzerinden yürütülen kaset operasyonlarına girmeyin. FETÖ, yabancı istihbarat oyunları olarak ele alın, muhalefet işbirliğine değinin, kumpas olarak çalışın.

-Süreç hakkında psikolojik harekât yürütmekten çekinmeyin.

-İstanbul soruşturması kapsamında bant meselesini gündemde tutun. Muhalefetin iddialarına cevap vermeyin.

-Yargı bağımsızlığına vurgu yapın...” vs.

‘HAKİKAT BAKANLIĞI’ MİSALİ

Papa örneğin ölüyor. Cenazesini yazıyorsunuz. Troller gelip altına “Sen bavullara gel! Kameralar neden bantlanmış?” yorumunu iliştiriyor.

Meğer her durumda “Bant meselesini gündemde tutun!” talimatını almışlar.

Önce “Valizde para var!” diyorlar. Para yerine “jammer” çıkınca, bu defa “Sen jammer kullanamazsın”a bağlıyorlar.

Jammer bahane, harekât şahane.

Valizdi, “bant”tı derken ardından İmamoğlu’nun “milyarlık gizli araba filosu” efsanesi ortaya atılıyor.

O da ne? Filan otoparkta Ekrem başkana ait olduğu iddia edilen süper lüks arabaların, bir “Cumhur İttifakı” milletvekiline ait olduğu anlaşılıyor.

Durduk yerde reklam olan vekil içerliyor; konuyu yargıya taşıyacağını, İmamoğlu söz konusu olduğunda gerçekte asla gözetilmeyen “özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğini” söylüyor.

“Özel hayatın gizliliği” filan yalnız iktidar mensupları için geçerli. Muhalefete varsa yoksa “harekât!”

Özgür Özel’in her mitingi bir başka kavram ya da söz öbeği ile olay oluyor.

Yozgat mitinginin sembol ifadesi (psikolojik harekât kapsamında seri biçimde kriminalleştirilen) “şalgamınan, turpunan devlet yönetilmez”di.

Beylikdüzü mitingine damga vuran açıklama da bu vesileyle kamuoyuna duyurulan “İletişim Başkanlığı’nın psikolojik harekât” talimatı oldu.

Gel şimdi Orwell’in, son dönemde Türkiye’de de çok okunan 1984 adındaki romanında anlattığı “Hakikat Bakanlığı”nı anma.

Kitabın baş karekteri, Orwell’in tek partiyle yönetilen kurmaca ülkesinde, sistemin 3 bin odalı kalbi olan “Hakikat Bakanlığı”nda çalışır.

Algı ve gerçekleğin denetimi mutlak surette bu bakanlığın elindedir.

“Hakikat Bakanlığı”nın komutları dışına çıkanlar yok olmaya mahkûmdur ve “unperson/yokkişi” ilan edilirler.

“Hakikat Bakanlığı” korkarım, İmamoğlu soruşturmasıyla salt bir metafor olmaktan çıktı.