Geçenlerde Yunanistan’da tren kazası oldu. Çoğunluğu üniversite öğrencisi 56 kişi yaşamını yitirdi. Üzücü olayın hemen ardından tren hattında görevli personel tutuklandı, “Benim sorumluluk alanım” diyen Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis istifa etti. Yunan halkını sakinleştirmeye yetmeyecekti bu “özür”. İnsanlar sokağa döküldü, Başbakan Kiryakos Miçotakis’in bedel ödemesi gerektiğini savundu. Atina’daki Sintagma Meydanı “Sandıkta görüşeceğiz Miço...” sesleriyle inledi.

Gelgelelim, Atina’ya 700-800 kilometre uzaklıktaki Türkiye için pek alışılagelmiş şeyler değil bu tür eylemler. Örneğin, 5 gün sonra Çorlu tren katliamının 13. duruşması var. Sorumlular 5 yıldır ortaya çıkmadı, cezalandırılmadı. İstifa eden bir bakan, özür dileyen bir cumhurbaşkanına da rastlayamadık. Sadece Çorlu tren kazası mı? 6 Şubat depremi sonrası yaşanan skandallar dizisinin de sorumluları pişkin pişkin dolaşıyor ortalarda. Kızılay başkanına, “Hibe etmeniz gereken çadırları niçin sattınız?” diyorsunuz, “Yarabbi şükür” yanıtını veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “İlk günler enkazlara müdahalede geç mi kalındı” diye soru soruyorsunuz, cümleye “eğer”le başlayıp fazlaca bir sıkıntının yaşanmadığını ifade ediyor.

Et, süt, peynir fiyatları ile barınma giderlerine gelen zammı hatırlatıyorsunuz, Saray kabinesinden kimse oralı olmuyor! Sözün özü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni son 20 yıldır yönetenler, “bedel” ödemeyi sevmiyor.

21/B’Yİ SEL GÖTÜRDÜ

Depremin vurduğu Şanlıurfa’yı bu kez sel götürdü. İktidar tarafı işi yine “Tarihte ilk kez bu kadar yağmur yağdı” diye geçiştirmeye çalışsa da can kayıplarının yaşandığı Abide Köprülü Kavşağı’nın, “davet” yöntemi olarak bilinen 21/B ile yandaş şirketler grubuna verildiğini, firma sahibi Halil Bağıban’ın da “Dünyanın en iyi müteahhidi” olarak ilan edildiğini dün gibi anımsıyoruz. Peki Bağıban’a bu övgüleri kim düzmüştü? Elbette ki Cumhurbaşkanı Erdoğan!

NÜKLEER ENERJİ İŞİ NE OLDU?

Cumhurbaşkanı Erdoğan Mersin Akkuyu Nükleer Santralı’nda üretilecek elektriğin 2023 yılının başlarında şebekeye dahil olacağını duyurmuştu eylül ayında. Gelgelelim bu vaat de lafta kalacağa benziyor! Çünkü yaz ortasında ciddi bir süre ara verilen santral inşaatının mevcut yapım hızıyla bu yılın ilk 6 ayında bitirilmesi olası değil. Aslında, Rus Rosatom ile Türk yüklenici IC arasında sorun yaşanmasa ucuz maliyetli elektrik yaz gelmeden şebekeye verilebilirdi ama Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, projeye sadece “baktığı”, tüm yetki tek adama bırakıldığı için o tren kaçtı! Nükleer enerji için ucuz demişken; santral kararı verildiğinde 12.5 dolar birim fiyatla sözleşme imzalanmıştı. O günkü şartlara göre yüksekti. Elektrik birim fiyatının 20 dolarlara çıktığı 2023 ikliminde ise 12.5 dolar avantajlı.

GES (güneş enerji santralı)-RES (rüzgâr enerji santralı) seçeneklerinde politik öngörüsüzlük nedeniyle geç kalındığını, olası bir işletme aksaklığında bombaya dönüşecek nükleere muhtaç duruma gelindiğini de anımsatalım.

Bir dipnot: Türkiye’nin 2. nükleer santral projesi Sinop’taydı. Japonlarla anlaşılmış, keşif başlamıştı. 2011’de Fukuşima Santralı, depremden etkilenip nükleer sızıntı riski oluşunca Mitsubishi Türkiye’den çekildi.