Arif Kızılyalın

Futbol afyonu ve gözdağı

04 Mart 2023 Cumartesi

F.Bahçe-Konyaspor maçının devre arasında, eski bir milli futbolcu dostum aradı. “Tribünler ‘Hükümet istifa’ sesleriyle inliyor. Korku eşiği Kadıköy’de aşılmıştır” dedi. Ertesi gün Beşiktaş-Antalya maçında iki takım taraftarları da aynı sloganı attı: “Hükümet istifa”. Toplumsal muhalefetin dışa vurumuydu. Son derece de doğal tepkiydi bunlar. Peki sonra ne oldu?

Depremde yaşanan skandalları unutturacak bir kamuoyu oluştu. Bir tarafa, ‘sokağın aynası’ 3 büyüklerin taraftarları, öte yana, yönetimleri iktidarla organik bağlantılı Kayserispor, Konya ve Alanyaspor’un başını çektiği kulüpler konuşlandırıldı. İlk açıklamayı yapan Kayserispor’un AKP milletvekili aday adayı başkanına deprem bölgesindeki bir bakandan telefon gittiği iddia edilirken topa MHP Başkanı Devlet Bahçeli de girince çadır rezaletini, enkaz altında donanları unutturacak bir ortam oluşuverdi.

Senaryo müthişti; “Hükümet istifa” diye bağıranlar düşman, aynı zamanda da ‘lağım faresi, zillet, alçak’tılar, “Kızılay bana çadır satsana” diyenler de devletin birlik beraberliğine aykırı karakterlerdi! Statlardaki kameralar, sadece anayasal hakkını kullanan taraftarı mimledi, passolig kartlarındaki bilgiler sayesinde ‘sakıncalı taraftarlar’ın evine seyirden men edildiklerine ilişkin mahkeme kararları gitti, tribün yasakları geldi, sosyal medya bu konuya yönlendi, birileri futbol kavgasıyla deprem skandallarını rafa kaldırdı.

Oysa bu tip protestoların daha büyüklerine, ‘gülünüp geçilirdi’ zamanında. Örneğin geçmiş dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Formula 1 Dünya Şampiyonası’nda ıslıklanmış, “Bunları alalım” diyen koruma müdürüne, “Gerek yok” denilmişti. Süleyman Demirel’in kafasına bir statta plastik ayran kutusu atılmış, rahmetli devlet adamı, “50 metreden isabet ettirdi, ciritçi olsun o çocuk” diye espri yapmıştı. Turgut Özal’ın, diktatör Kenan Evren’in tribünler tarafından protesto edildiğini de biliriz. Ama kimseye gözdağı verilmemişti; çünkü ihtiyacı yoktu devleti yönetenlerin, futbolun teskin edici yönüne!

Ayrıca bu tip girişimler toplumsal patlamanın önünü anlık keser! Afyonun etkisi bittiğinde Saray iktidarı istediği kadar baskı uygulasın, istediği enstrümanı kullansın, tribünlerin, yani sokağın sesini kesemez. Elbette birileri deli cesaretiyle seçime kadar ‘seyircisiz maç’ seçeneğini kullanmazsa! Ki bu yasak 2013’te Kuzey Afrika’daki Arap ülkelerinde denenmiş, ortalık savaş alanına dönmüştü. Ayrıca, kulüp yönetimleriyle taraftarların, sadece ‘kazanılan maç’ noktasında uyum içinde olduğu da unutulmasın. Çünkü tribünler, başkan ve yönetimlerin kontrol edemediği organizmalardır. O yüzden Ali Koç, Ahmet Nur Çebi ya da Dursun Özbek’in, taraftarına ‘parmak sallayıp’ susun deme yetkisi de şansı da yoktur. Ve gözdağı vermeyi sevenler bilmelidir ki, sanayiciye, müteahhite, depremzede mağdura parmak sallamak belki kolaydır, ama, ‘fikri hür, vicdanı hür’ taraftar, parmak sallamanın faturasını sandıkta çok ağır ödetir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ekmek yoksa ıstakoz ye! 17 Nisan 2024
Kimin bayramı? 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları