2003’te başlatılan kökü dışarıda Sağlıkta Dönüşüm Programı, günümüzde yurttaşlar ve sağlık çalışanları için ciddi ve derinleşen sorunlar doğurdu. Sistem giderek özelleştirildi ve kamu geri çekildi, çekiliyor.
1. Hekim ve sağlık çalışanı göçü
Ağır çalışma koşulları, uzun nöbetler, artan sağlıkta şiddet, liyakatsiz atamalar, yönetsel baskılar ve özellikle hekimlerin gelirinin gelişmiş ülkelere göre çok düşük kalması yüzünden yurtdışına giden hekim ve sağlık çalışanı rekor düzeyde.
Sonuç: Nitelikli hekim sayısında azalma, kamu hastanelerinde belirli dallarda uzman bulma zorluğu ve hizmet niteliğinde düşüş.
2. Randevu krizi ve muayene süresi kısalığı
Merkezi Hekim Randevu SistemiMHRS’de özellikle yan dal ve kimi ana uzmanlık dallarında randevu bulmak çok zorlaştı. Muayene ve kimi incelemeler için aylar sonrasına sıra alınabiliyor. Yoğun hasta başvurusu nedeniyle muayene süresi beş dakikaya dek düştü. Bu durum, hastaya yeterli zaman ayrılamaması, tanı ve sağaltımda hata riskinin büyümesi demek.
3. Sağlıkta şiddet
Sağlık çalışanlarına fiziksel ve sözlü şiddet endişe verici boyutta. Bu sorun, çalışanların güdülenmesini düşürmekte, tükenmişliğe yol açmakta ve hekim göçünün en önemli nedenlerinden biri.
4. Artan maliyetler ve ilaç, tıbbi gereç sağlanması sorunu
Muayene katılım payı, reçete bedeli, ilaç fiyat farkı giderek artmakta. Sağlık hizmetlerinin cepten karşılanma yükü ağırlaştırmakta. Bastırılan döviz kuru ve gerçekçi olmayan SGK fiyatlaması nedeniyle özellikle kimi kritik dışalım (ithal) ilaçlara erişimde zorluk ve kıtlık var.
5. Şehir hastaneleri ve kamu maliyesi
Kamu Özel İşbirliği/KÖİ modeliyle yapılan şehir hastanelerinin yüksek kira ve hizmet alım bedelleri, bütçede ciddi baskı oluşturmakta. Bu hastanelerin kent merkezi dışında olması, eski merkezi hastanelerin kapatılması, ulaşım güçlüğü ve erişim sorunları doğurmakta.
6. Koruyucu sağlık hizmetlerinin yetersizliği
Sağlık sistemi, sağaltıcı (tedavi edici) hizmet odaklı. Hastalıkları önlemeye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri (aile planlaması, aşı, taramalar, sağlık eğitimi...) yeterli ve yaygın değil. Bu durum, uzun erimde sağlık sorunlarını büyütüyor, sağaltım giderlerini yersiz artırıyor; verimsiz kaynak kullanımı!
KAMUSAL FİNANSMAN YETERLİ Mİ?
Bu sorunun yanıtı karmaşık. Sağlık giderlerinin ulusal gelire oranı, OECD ortalamasının altında. Ancak asıl sorun paranın nasıl ve nereye harcandığı. Özellikle şehir hastanelerine ayrılan yüksek bütçe, kaynakların verimli kullanılmadığı yönünde haklı eleştiriler alıyor. Sorun salt bütçe tutarında değil, aynı zamanda harcama önceliklerinde ve verimliliğinde. Kamudan özel sektöre kaynak aktarımı politik tercihi bitmeli.
TOPLAM SAĞLIK GİDERİ NE ÖLÇÜDE KAMUSAL?
Sağlık giderlerinin büyük bölümü kamu kaynaklarından karşılanmakta. TÜİK’e göre (2023) toplam sağlık giderinin yüzde 78.4’ü kamu sektörünce yapılıyor. Kalan yüzde 21.6 cepten harcama, özel sigorta... Ancak, zorunlu GSS (Genel Sağlık Sigortası) primleri=ek vergiler, SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) hesaplarında kamusal kaynak olarak gösteriliyor; bu yanlış. Bunlara ek “tamamlayıcı sigorta” ise onur kırıcı, insanı aşağılayıcı!
Özetle: Kâğıt üstünde sağlık finansmanının çoğu kamusal görünse de artan katılım payı, ilaç farkı gibi cepten harcamalar yurttaşın yükünü sürgit artmakta ve sistemin sürdürülebilirliği ciddi sorun. Kurumsal sığa (kapasite) yetersiz ve kamusal yatırımla artırılması gerek. Giderek özelleştirilen ve etkin denetlenmeyen özel sektörde kabul edilemeyecek yolsuzluklar sağlık giderini şişiriyor ve bu, halk sağlığına ağır darbe. Sağlık, tartışmasız temel insan hakkı (Jus cogens)! Beslenme, barınma, çalışma, sağlıklı-güvenli yaşam anayasal hak (m.56). Koruyucu sağlık hizmeti öncelikli kamusal, sosyal hukuk devleti temelli (AY m.2) “Tek Tıp-Tek Sağlık” politikası dünyada giderek benimseniyor. Çünkü kalkınma için sağlıklı ve iyi eğitilmiş insan gücü vazgeçilmez ana girdi.