Türkiye bir yıldır, milliyetçi cephenin Kürt sorunu-terörle mücadele söyleminde kökten değişimle sarsılıyor.
PKK-DEM ile uzlaşmaz MHP-Bahçeli’nin yeni diyalog süreci, kodları altüst etti. Bahçeli’nin DEM’li Bakırhan ile el sıkışması, planlı bir adımdı. Terörsüz Türkiye için denenmemiş, MHP tabanı için tabu olan yöntemler gündeme girdi. Bahçeli, eleştirenlere “DEM’e uzattığım el, ‘Türkiye partisi olun’ ve ‘Teröre cephe alın’ teklifidir” diye savundu. Daha sarsıcı adımlar izledi. Bahçeli, PKK’nin silah bırakması koşuluyla, Öcalan’ın “Meclis’e gelip silah bırakıldığını ilan etmesini” önerdi.
Umut hakkı ve muhatap sinyali (Kasım 2024): Öcalan terörü bitirmede dirayet ve kararlılık gösterirse, umut hakkı için yasal düzenleme de önerdi. Öcalan silah bıraktıracak muhatap idi! Bahçeli Apo için “PKK’nin kurucu önderi” bile dedi! MHP’li Yıldız, komisyonun, İmralı’ya temsilci göndermesini önerdi. MHP güvenlik odaklı politikadan, muhatap ve teşvik odaklı yeni çözümsüzlük stratejisine geçti. Neden? Stratejik zorunluluk mu, siyasal pazarlık mı? Bahçeli-MHP’nin 180 derecelik dönüşünün ardındaki “NİÇİN” sorusu için iki ana eksen var:
Askeri çözümün sınırları: 40 yıldır süren terörle savaş-askeri yöntemler PKK’yi bitirmedi, zayıflattı. Kalıcı çözüm için siyasal-sosyolojik adımlar gerek. Çözüm süreci (2013-15), Kandil, HDP ve İmralı çok başlılığı nedeniyle çökmüştü. MHP şimdi sorunu tek muhataba (Öcalan) indirgiyor.
Devleti oyun kurucu yapmak: İnisiyatifi Kandil ve HDP/DEM’in sokak siyasetinden alıp devlet denetiminde İmralı’ya vermek. Sonal hedef, Terörsüz Türkiye... Amacı, Öcalan’a umut hakkı havucu sunarak, PKK’nin silah bırakmasını ve dağıtılmasını sağlamak. Bu, MHP’ye göre ödün değil, ulusal birliği sağlamak için stratejik adım.
Anayasa pazarlığı ve siyasal sıkışmışlık: Endişelerini paylaşan çevrelerse değişimi tümüyle farklı bağlama oturtmakta. Anayasa ve 3. dönem pazarlığı. RTE’nin 2028’de 3. kez adaylığının önünü açacak anayasa değişikliği. Yeniden adaylık TBMM’nin erken seçim kararı dışında olanaksız. Yeni anayasa veya değişikliğin halkoylamasına götürülmesi (360-400 mv), doğrudan kabulü (400+ mv) için Cumhur İttifakı oyları yetmiyor, DEM’in desteği gerekli. MHP, DEM’in ikna edilmesi görevini mi üstlendi? MHP’nin bu açılımı, DEM ve tabanına, anayasa sürecinde Öcalan’ın durumu, kültürel haklar vd’nin dikkate alınacağına ilişkin “güvence” mi?
Meşrulaştırma riski: MHP, Erdoğan’ın geleceğini güvence altına almak için, tabanının ve ülke-ulus bütünlüğünü sarsan, terör örgütü başını meşrulaştıran tehlikeli bir yola girdi. Bu karmaşık tablo, Türkiye’nin geleceğine ilişkin yaşamsal sorunlarla yüklü. Gelişmeler Türkiye’yi bölünmeye mi sürükler? Sürecin yarattığı haklı kaygı! DEM-Apo istemleri net Kürtçenin resmi dil olması, federasyon/ özerklik ve Türk milleti tanımının değişmesi. Bu istemler, anayasanın ilk dört maddesine açıkça aykırı. MHP’nin açtığı kapı, bu tehditlerin pazarlık masasına gelmesine ve üniter yapının tartışmaya açılmasına neden olarak bölünmenin fitilini ateşliyor. “Hayır” diyenler: Asıl bölünme riski, terörün sürmesi ve Kürt nüfusun siyaseten dışlanması. PKK’yi silerek, DEM’i Türkiye partisi yaparak bütünleşme güçlenir. Pekala, anayasa değiştirilebilir mi? Halk onaylar mı? Değiştirilmesi bile önerilemeyecek ilk dört madde en büyük güvence. Ancak DEM’in istemleri bu maddeleri doğrudan hedef almakta. RTE’nin adaylığı veya sivil anayasa adı altında başka değişiklikler için DEM’le pazarlık yapılabilir mi? Evet, 360 bulunursa anayasa değiştirilebilir. Ancak “Halk bunu onaylar mı” sorusunun yanıtı belirsizdir. MHP tabanının, umut hakkı ve Öcalan’la diyalog için sessizliği, parti disiplinine bağlanabilir. Ancak süreç DEM’in anayasal istemlerine evrildiği anda, salt MHP tabanından değil, AKP ve geniş halk kitlelerinden de çok sert tepki gelmesi kaçınılmazdır.
Türkiye bu tehlikeli sarmaldan nasıl kurtulabilir?: Ciddi bir kriz yaşanıyor. Güvenlikçi paradigmanın restorasyonu görüşü, MHP’nin derhal vazgeçmesini, DEM’i terörün uzantısı olarak tanımasını ve devletin terörle savaşımı askeri-polisiye yöntemlerle sürdürmesini savunur. Diyalog sürecini “ihanet” olarak görenlerin temel istemidir. Saydam ve demokratik süreç görüşü, Kürt sorunu kabul eder ancak çözümü İmralı-Kandil ile kapalı kapılar ardında değil, TBMM’de arar. İktidar bloku ise bunun savrulma değil, denetimli bir terörü bitirme operasyonu olduğunu savunmakta: Kurtuluş ancak PKK’nin silah bırakmasıyla olanaklı ve bu yol, hedefe ulaşmak için tek çare.
Sonuç: Milliyetçiliğin reelpolitiği ve Cumhuriyetin geleceği... Türkiye, MHP ile çok riskli ve öngörülemez bir reelpolitik deneyde. Beka için (?) atılan adımların, Türkiye’yi terör belasından kurtarıp kalıcı iç barışa mı, pazarlıklarla üniter yapının aşındırıldığı yeni bir karmaşaya mı sürükleyeceği, ikilemi ortada. Kesin olansa; anayasanın temel ilkeleri ve Cumhuriyetin bütüncül yapısı, politikacıların kısa erimli hedefleri veya iktidar pazarlıkları için feda edilemeyecek yaşamsal önemde.