Süleyman Seba’nın Metin Aşık’ın, Ali Uras’ın, M.Ali Yılmaz’ın kol kola fotoğraf çektirdikleri yıllardı. Büyük Kulüp’teki yemekte gencecik bir foto muhabiri olarak deklanşöre basıyordum. Beşiktaş, F.Bahçe, G.Saray ve Trabzon’un başkanları bir araya gelmişti. Sonradan Vişnezade’deki evinde kendi eliyle yaptığı hatır kahvesini içtiğim Seba, “Çocuklar bırakın da sohbete geçelim, güzel günleri analım dostlarla” diyerek bizi nazikçe bekleme salonuna aldırmıştı. Yemek bitip başkanlar evlerine gitmeye hazırlanırken yine bizleri gördüler kapının önünde. “Bu kadar beklediniz, bir de burada fotoğraf çektirelim” dediler. Kol kola girdiler, gülüşerek fotoğraf çektirdiler. O yıllarda da şampiyonluk rekabeti vardı bu 4 takımın arasında. Şampiyonluğun neredeyse averajla el değiştirdiği günlerdi. Ama o başkanlar birbirlerinin gözünü oymaya çalışmıyordu. Eski Türkiye’nin beyefendi başkanlarıydı onlar. Ya yeni Türkiye’nin başkanları? Mutlaka hepsi beyefendi isimler; hepsi güler yüzlü, hatırşinas karakterler. İşin içine futbol rekabeti girince değişiveriyorlar. Eskiden ayda bir buluşup kadeh tokuşturan o isimlerin şimdiki mevkidaşları sanki birer düşman! Bir kulübün 2. başkanı öteki kulübün yeni transferine laf atıyor, gönülsüz gitti diye. Diğer başkan rakibinin kaptanına kesilen ceza için, “Az bile vermişler” diyor. Diğeri “Taş üstünde taş bırakmam” diye esip gürlüyor. G.Saray, F.Bahçe, Beşiktaş, Trabzon, hatta Malatya ve veya Kayseri’nin başkanı, 2. başkanıysanız rakip takımın futbolcusu, antrenörü, aldığı ceza, verilip verilmeyen penaltısı ile muhatap olmayacaksınız. Sizlere o kulüpleri emanet eden isimlerin ebediyete göçenlerinin kemikleri, yaşayanların yürekleri sızlıyor bu görüntüler karşısında.

Diyeceksiniz ki, “Hakkımız yeniyor susalım mı, adaletsizliğe isyan ediyoruz.” Susmayın. Sivrisinek peşinde koşacağınıza bataklığı kurutun. Örneğin, TFF’den, MHK’den, PFDK’den, Tahkim’den, futbol yönetiminden memnun değilseniz, mali genel kurulda Nihat Özdemir yönetimini ibra etmeyin. İmza toplayın, TFF’yi olağanüstü genel kurula götürün, hak-hukuk-adalet unsurunu sağlayacak birilerini seçin. Yoksa, TFF genel kurulunda kulübünüzün eski başkanına imza vermeyip gidip Yıldırım Demirören’i, Özdemir’i veya önümüzdeki günlerde işaret edilen bir başkasını desteklerseniz, veya genel kurulda 126 milyonluk büro giderini onaylarsanız inandırıcı olmazsanız, “Bu hakemler bu lig bitmez. VAR odası şampiyonu belirleyecek” diye feryat ederken. Bu arada hakemler son günlerde gerçekten şirazeyi kaçırdılar. Herkesin canı yanıyor. Hakem kararlarında tutarsızlık var. VAR odası hepten dağıtmış. Hakem hocası Uilenberg bile “Ne oluyor, bu ne çifte standart” demiş. Hollandalı’nın sözlerini tercüme eden kardeş MHK Başkanı Serdar Tatlı’ya konuyu bire bir aktardı mı bilinmez, ama hakemler kendisini toplamazsa yukarıdaki kavgaların misli mislisini yaşarız önümüzdeki günlerde.