Ayşe Emel Mesci

Fatih portresinin düşündürdükleri

29 Haziran 2020 Pazartesi

Tarihte İstanbul’u fethetmesiyle olduğu kadar, ilim, edebiyat ve sanata yönelik derin ilgisiyle de ayrı bir yeri olan Fatih Sultan Mehmet’in Venedikli ressam Gentile Bellini tarafından yapıldığı tahmin edilen bir portresi 25 Haziran’da Londra’da müzayedeye kondu. Kültür mirasımızın bu değerli parçası İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun çabalarıyla satın alındı ve artık ait olduğu yere, yani İstanbul’a dönecek. İBB’yi bu başarısından dolayı kutlamak gerek.

Fatih’in tartışılmayan yönleri

Portrede Fatih’in karşısındaki ikinci figürün Cem Sultan olup olmadığı tartışılıyor. İlber (Ortaylı) Hoca, o figürün Cem Sultan olduğunu ifade ederken onun Fatih’in tercih edeceği bir taht adayı olduğunu belirtiyor. Murat Bardakçı ise bunun mümkün olamayacağını söyleyerek, hem o sırada Cem’in İstanbul’da bulunmadığını hem de “hükümdar babanın oğlu ile beraber resmedilmesinin Şark’ın geleneklerine ve protokollerine ters” düştüğünü vurguluyor.

Gerçi Fatih’in İstanbul’a Venedikli bir ressam getirterek portresini yaptırtmasının da gelenek ve protokollere pek uymadığı düşünülebilir ama yine de bu tartışmayı tarihçilere bırakmalıyız.

Jean-François Solnon’un Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan “Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa” kitabında, hem Bellini’nin İstanbul yolculuğu hem de Fatih’in sıra dışı ilgi alanları hakkında ilginç bilgiler veriliyor. Bu sıra dışılığın Batılıları olduğu kadar saray çevresini de epey şaşırttığı, hatta sarstığı anlaşılıyor. Fatih’in ölümünden sonra, Cem Sultan ile girdiği iktidar mücadelesini kazanan II. Beyazıt’ın babasının koleksiyonunu hemen sattırması da aradaki bu çatışmanın göstergesidir. Dolayısıyla Londra’daki müzayedede söz konusu tablonun satın alınması, bir anlamda 540 yıllık bir hatayı gidermiş, çember tamamlanmıştır.

Mazhar Şevket İpşiroğlu ve Sabahattin Eyüboğlu’nun birlikte kaleme aldıkları, İstanbul’un fethinin 500. yıldönümünde yayımlanan “Fatih Albümüne Bir Bakış”ın (daha ileriki tarihlerde bu albümün Yavuz Sultan Selim tarafından saraya getirildiği sonucuna varılmıştır) önsözünde şöyle deniyor: “Avrupa’nın ortaçağdan çıkmasında, ‘insan’a ve ‘tabiat’a çevrilmede en tesirli rolü oynamış olan resim sanatının, Fatih zamanında bu derece ehemmiyet kazanması, İtalyan ressamlarının İstanbul’a davet edilmeleri bir tesadüf eseri sayılamaz. Fatih’in, etrafına rağmen, Garp resmine gösterdiği alaka, sadece kendi benzer suretini görmek arzusuyla izah edilemez. (...) Fatih devrindeki resim hareketi böyle geniş ölçüde bir zihniyet değişimine bağlanmamış ve hayata karışma temayülleri göstermemiş olsaydı, eserleri yakmaya kadar varan şiddetli tepkiyi izah etmek mümkün olabilir miydi?

Fatih’i, ilki 1913’te İttihat ve Terakki tarafından düzenlenmiş “Fetih Kutlamaları”ndaki hamasi ve siyasi şablonun dışında, bu geniş ilgi alanıyla, onu farklılaştıran yaklaşımıyla tartışmaya başlayabildiğimizde, ülkemize yeniden kazandırılan tablonun değeri de daha iyi anlaşılacaktır.

‘Çözüm(leme)’

Pandemi nedeniyle internet üzerinden gerçekleştirilen 9. Türkiye Yayıncılar Kurulu Online’ın kapanış konuşmasını yapan Murathan Mungan’ın krizler karşısında, gerçek bir “her şeye rağmenciliğe”, bir “ güce” sahip olunması gereğine yaptığı vurguyu önemli buldum. Zaten çok uzun süredir krizlerle yaşayan bir ülkede bu şiar her alana, her konuya uygulanabilir: Her şeye rağmen elimizden gelenin en iyisini yapalım, iç gücümüze güvenelim.

İşte bu ortamda İzmir’de “her şeye rağmen” diyen bir dergi çıkmaya başladı: “Çözüm(leme).” Genel yayın yönetmenliğini Utku Erişik’in yaptığı iki aylık derginin ilk iki sayısı (mayıs-haziran ve temmuz-ağustos) okura -Halikarnas Balıkçısı’ndan esinlenerek- “merhaba” dedi. Formatıyla, mizanpajıyla, fotoğraf yerine kullanılan çizimleriyle, her yazının sonuna eklenen “yorum-çözümleme” paragraflarıyla gerçekten değişik ve albenili bir dergi söz konusu. Umarım “iç güç”leri, yollarını “her şeye rağmen” açık etsin...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdağının altı 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları