Cinayetin Kör Tanıkları

10 Haziran 2021 Perşembe

Her yol Bodrum’a çıkıyor. 

Derinlere hep orada dalınıyor. 

Mavi derya alttaki kiri kapatmak için sanki örtü oluyor. 

Kaç kişi gördü aslında olanı? Manken Aslı Baş 21 Temmuz 2010 sabahına karşı Bodrum’da hayatını kaybetti. Yanında bulunan işadamı Ahmet Bayer’e göre “intihar etti.” Halbuki ne deliller çıktı; Aslı Baş öldürülmüştü. 

Ne kadar da tanıdık; savcılar değişti, hâkimler gitti, görünmez eller devreye girdi. Sonunda kadim kural işledi; zenginler ceza almaktan kurtuldu. Peki, yine nasıl? 

Telefon kayıtlarına rağmen

Elimde kitabı var: “Bir Cinayetin Aslı.” Gazeteci Ercan Öztürk yazdı. 

Kitabı okuyunca, Aslı Baş dosyasında adaletin gücünün değil, güçlünün adaletinin işletildiğini görüyorsunuz. 

Düşünün... Cinayet sanığı Ahmet Bayer, FETÖ’nün en kritik yöneticilerinden İhsan Kalkavan’ı arayıp yardım istiyor. 

Düşünün... Kalkavan, örgütün Bodrum imamı Zeki Yağmur’u işadamı Bayer’le görüştürüyor... 

Düşünün... Aslı Baş cinayet dosyasını kapattırmak isteyen Bayer’in FETÖ’ye para verdiğine dair itiraflar ortaya çıkıyor... 

Tüm bunlar resmi ses kayıtlarıyla ortadayken ne oluyor? 

Şu: Delillerin çok büyük bölümü cinayet dosyasına konmuyor. 

Bunun üzerine, Aslı Baş’ın ailesinin avukatı Faruk Zorba, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Orhan Kapıcı’ya gidiyor. Öyle ya, İhsan Kalkavan hakkında FETÖ soruşturmasını orası yürütüyor. Ama bakın, avukat Zorba neler yaşıyor: 

“İhsan Kalkavan ve Zeki Yağmur, bu telefon konuşmalarında açıkça yargıya müdahale ediyorlardı. Onların iletişimde olduğu hâkim ve savcılar ise belliydi. Misal kısa bir süre Aslı Baş dosyasına bakan mahkeme başkanı Ali Girgin... 2016 yılında FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle Alanya Adliyesi’nde gözaltına alınan Ali Girgin’in bu kişilerle bağlantısı olabilirdi. Neyse, bu kayıtlar savcı Orhan Kapıcı’yı çok heyecanlandırdı. Ben orada ‘Hemen işleme alıyorum. Soruşturma başlatacağım’ demesini beklerken, o ‘Sakın avukat bey. Bunlar hâlâ adliyelerde çok güçlüler. Senin de başını yakarlar. Biraz bekle’ demişti. Uzunca bir süre bekledim. Ancak adliyeye her gittiğimde bu durumu konuştuk savcı beyle. Hep aynı şeyleri söylüyordu. Biraz bekle! 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Orhan Kapıcı’nın koltuğunda İrfan Fidan oturmaktaydı. Bizim dosyayı yetkisizlikle Muğla’ya gönderdi.” 

Borsanın adamları devrede

İlgisiz yerlere dahi FETÖ soruşturması açmakla meşhur bir savcıydı İrfan Fidan. Ama nedense, kendi şehrinde soruşturulan Kalkavan’ın içinde olduğu ve FETÖ örgütlenmesini çok net gösteren telefon konuşmalarını görmezden geldi. 

Ya sonra? 

Sonrası malum. Muğla’da kir örtüldü. Bayer ailesi, tüm aksi delillere rağmen cinayetten beraat etti. Haklarındaki FETÖ dosyası kapatıldı. Geriye herkesin bildiği sırlar kaldı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2014’te FETÖ’yü anlatırken “Bu yapının kirli cinayetlere bulaştığını görüyoruz” demişti. 

Ama hiç görmemiş gibiydi. Zira, FETÖ Borsası’nda nam salmış avukatların Bayer ailesini de kurtardığı ciddi bir iddia olarak dillerde. 

Şimdi herkes kör rolünde. Gün gelir, açılırlar. 

PELİKANCILARIN MUTLULUĞU

Siyaset kulislerinde çok sık konuşulur oldu: 

Pelikancılar tekrar güç mü kazanıyor? 

“Nasıl yani” diye sorana, Mehmet Muş’un Ticaret Bakanı olması örnek gösteriliyordu. 

Şimdi bu tezi daha da güçlendirecek bir gelişme yaşandı. Mehmet Akif Ekinci ikinci defa Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyeliğine seçildi. Daha da önemlisi HSK Başkan Vekili oldu. 

Kim yaptı bu seçimi: Elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan

Çiçeği burnunda HSK Başkanvekili Ekinci, “Pelikancılar” olarak adlandırılan gruba yakın bilindi. İstanbul’da Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerine FETÖ soruşturmasını açan isim oydu. İstanbul’da yaptıkları, onu Ankara’ya taşıdı. 

Şimdi, binlerce savcı ve hâkim hakkında karar verecek en önemli koltuğa oturtuldu. 

Önceki Arka Bahçe’de yazmıştım: HSK Birinci Dairesi, Sezgin Baran Korkmaz ile ilişkili yargı mensupları hakkında inceleme izni verdi. Savcılar ve hâkimler nüfuz kullanarak menfaat temin etmekle suçlanıyordu. 

Ve eklemiştim: “HSK kendi içine de sıçrayan bir suçlamaya dair nasıl inceleme yürütecek, şüphelerim var.”

Gazeteci kafası işte, şüpheler bitmiyordu: Acaba yeni HSK Başkan Vekili Ekinci, Sezgin Baran Korkmaz’ı tanır mı? 

ONLARA KİM KAÇ DEDİ?

Sindirdik mi? 

Mafya lideri Sedat Peker “kaç dediler, kaçtım” demeye getiriyor... 

Kara para aklamaktan aranan Sezgin Baran Korkmaz’a “ülkeyi terk et” deniyor, o da gidiyor... 

Bunları on milyonlarca insan duyuyor, izliyor, öğreniyor. Ülkenin İçişleri Bakanı ise bu suçlamalara tatmin edici bir yanıt veremiyor. 

Gerçek mi yani bunlar? Yani suçlular cezaevine girmesin diye devlet onları yakalanamayacakları yerlere mi gönderiyor? 

O halde sorsak garip mi? 

- Zekeriya Öz’ün gitmesine kim yol verdi? 

- Adil Öksüz’ün gitmesine kim yol verdi? 

- Thodex’in sahibi Faruk Fatih Özer’in gitmesine kim yol verdi? 

Liste uzar gider. Şu hatırlatmayla bitireyim: 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9 Şubat 2015’te şöyle dedi FETÖ’ye dair: 

“Türkiye’deki şehir imamları açıklandı ve hepsi birden kaçıverdi. Yakında belki de ülkelerin imamları açıklanacak. Uluslararası camiada bakalım neler olacak?” 

Aradan iki gün geçti. Ethem Sancak’ın Star gazetesi 106 dünya imamının fotoğrafını tam sayfa yayımladı. Evet, bu “kaçın” demekti, onlar da zaten kaçtı. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları