Bülent Ecevit ve Emre Belözoğlu

Bülent Ecevit ve Emre Belözoğlu

22.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Bazen yazarların işi, gri alanları da eksisi ve artısıyla gündeme taşırken zorlaşabilir. Ama bu sorumluluğu almak da gerektirir. Sizlerden ricam, bu yazıyı elinizden geldiği kadar tarafsız bir gözle okumanız.
Emre’nin Fenerbahçe’ye dönüşü çeşitli tartışmalar eşliğinde oldu. En yakınımdaki yazar arkadaşlarım, makalelerini Fenerbahçe’nin FETÖ direnci üzerine de temellendirerek, bunun “gündeme bile gelebilmesini” önemli argümanlarla eleştirdiler, çelişkiyi vurguladılar. O günden beri, gözlerin üzerime çevrildiğinin farkındayım, ki bu da normaldir.
Emre, 1980 doğumlu, 39 yaşını bitiriyor. Geçtiğimiz gün Fenerbahçe kaptanı olarak sahaya çıktı ve ekibini bir maestro gibi yönetti. Sahaya 23 yaşında gibi yansıyan enerjisiyle, futbol zekâsıyla, liderliğiyle ışıldadı. Onun ve kendisini Fenerbahçe’nin merkezine yerleştiren Ali Koç ve Ersun Yanal’ın sayesinde, rakip kolay olsa da, futbolun keyifli ve çok rahat oynanan bir oyun olabileceğine insanları takımıyla birlikte inandırdı. Ama sol kesimin içinde, Emre’nin Gülen tarikatı ile geçmişinden gelen izler, hep ağır bir gölge gibi varlığını hissettirdi. Bugün bu konuda farklı bir bakış açısı getirerek, toplumu kendisiyle ve yadsınamaz yaşanmışlıklarla yüzleşmeye davet edeceğim.

Emre ve Ecevit’in geçmişleri
Emre, arkadaşları liseye girmeye çalışırken, kendisi de daha 13-14 yaşındayken sahalarda parladı ve Zeytinburnuspor’dan Galatasaray’a transfer oldu. Terim dönemi, üst üste gelen şampiyonluklar... Milli Takım ve Avrupa başarıları, Inter ve Newcastle dönemi, dünyanın en iyi futbolcuları listelerine giriş yapmak vs. Sonra 2008’de çocukluğunun sevgilisi Fenerbahçe’ye transfer olması ve yeni büyük başarılar. Atletico Madrid dönemini saymazsak, 2015’e kadar güzel bir dönem... O noktada, Aziz Yıldırım’ın yaptığı büyük hata ile sözde “kurumsallaşıyoruz” adı altında takımın, Türkiye’yi hiç tanımayan bir Terraneo’ya teslim edilmesi ve onun Emre’yi kovması, yönetimin bunu seyretmesi... (Kalsa, Fenerbahçeliler son 4 yılda en az 2 şampiyonluk daha görürlerdi).
Gelelim Bülent Ecevit’e. Sosyal demokrat-Atatürkçü kesimler Emre’ye ne kadar soğuk bakabiliyorlarsa, tam tersine Ecevit’e de bir o kadar sıcak bakıp kendisinden hep “dürüst lider” olarak söz edip CHP’nin simgesi haline getiriyorlar. Ecevit, Ulus’ta gazeteciyken, 1950’lerde CHP Gençlik Kolları’nın kurucu başkanı olan babam, Dr. Suphi Baykam’ın büyük ısrarlarıyla gençlik kolları yönetiminde siyasete giriyor ve ardından 1970’lerde altın dönemini yaşıyor, Karaoğlan-Kıbrıs Fatihi lakaplarıyla tarihimize damga vuran başbakan oluyor. Sonra Emre henüz 5 günlük bir bebekken, 12 Eylül darbesi yaşanıyor. O yıllarda Ecevit CHP’lilerle tüm ilişkilerini kesiyor, eşiyle DSP’yi kuruyor. Ne bizlerin ricaları, ne onu ziyaret eden profesörler, kimse onu “solu birleştirip başına geçmeye” ikna edemiyor! Gerisi malumunuz, 1994’ten itibaren bu inatların doğal neticesi olarak, yerel seçimlerle beraber Erdoğan dönemi başlıyor. Ecevit sonra 1998-2002 arasında 2. başbakanlık dönemini yaşıyor. Yaklaşımlarında Atatürk’ten daha ılımlı bir laik Cumhuriyet anlayışı olan Ecevit, o dönemlerde bizlerin şaşkın bakışları arasında tarikatlara ve Gülen’e en sıcak, en dayanışmacı mesajlarını veriyor!

Haydi buyurun, çelişkisiz kıyaslayın!
Şimdi tekrar Emre’ye dönüyoruz. Kendisi Türkiye’nin yüzde 65’i gibi sağa yakın bir kesimde doğmuş, Ecevit’in bu 2. başbakanlığında henüz 18 yaşında bir genç! Kendinizi onun yerine koyun: Ecevit’in de Fethullah olumlamalarıyla demek Türkiye’nin en az yüzde 75’i o adamın sözde dini öncülüğüne destek veriyor veya karşı çıkmıyor. Kimseyi dindar olmakla suçlayacak bağnaz insanlar olmadığımıza göre, genç Emre’nin dini düşüncelerine göre sıcak bulduğu ve maalesef çoğunluğun alkışladığı bu adamla yakınlaşmasını onun açısından yadırgama hakkımız yok. Tabii ki bizler o günlerde de, aynen bugün gibi yalnız Gülen tarikatının değil, Türk siyaset, hukuk ve bürokrasisini ele geçirmeye çalışan tüm anti-laik oluşumlara karşı açık bir mücadele veriyorduk. Ama gördüğünüz gibi 80 yaşına merdiven dayamış Ecevit’i bile ikna edememiştik! Ve o Ecevit, başbakan oluşunun gücü ve yönlendiriciliği ile yurtiçinde ve yurtdışında Gülen’e tüm kapıları açıyordu! Aynen daha sonra Erdoğan ve Gül’ün yaptığı gibi! Yani o günlerde eleştiri odağımız 18-19 yaşında “Gülen’e inanmış-inandırılmış” bir Emre değil, tam tersine milyonlarca genci bu yola girmeye teşvik eden tüm siyasiler ve gazeteciler olabilirdi!
Şimdi bugüne dönüyoruz: AKP’nin büyüttüğü FETÖ’nün, 2016’daki darbe girişimi yüzünden, Türkiye hâlâ terörü bitirmek için uğraş veriyor.
Şimdi geriye baktığımızda, tüm bu kavga gürültü içerisinde ülkenin dörtte üçünün o günlerde maalesef alkışladığı adama, kendi düşüncelerini belki henüz geliştiremeden inanıp kendisini ona yakın hissetmiş bir genç sporcuyu “suçlu” sandalyesine oturtup, profesyonel kariyerini rafa kaldırmasını talep edeceğiz, ama, gerek solu bölerek, gerek Türk siyasetinin böylece en az yüzde 30 oranında sağa kaymasına neden olarak, gerek tarikatları ve Gülen’i olumlayarak Emre ve onun gibi milyonlarca gencin -bana göre- beyninin yıkanmasına doğrudan olanak tanımış bir Ecevit’i idolümüz mü yapacağız? Özür dilerim, mantığım ve tarih bilgim buna izin vermiyor! Emre’nin “suçu” denilen olgular, Ecevit’in ve o günlerde ona destek verenlerin suçunun yüzde 1’i bile etmez! Üstelik Emre, Hakan Şükür gibi o tarikat üzerinden onun temsilcisi olarak siyasete girmemiş, parlamenter olmamış, o günlerde henüz bıyıkları yeni terleyen bir topçu!
Ülkenin çoğunluğunu ve solun “simgesini” kandırabilmiş bir sahte dini lider, onu da etkilemiş diye yok mu edelim adamı! Ayrıca bugün kime oy verdiği, yalnız Emre’yi bağlar. Kimsenin siyasi yasal tercihi, futbol dünyasında eleştirilemez.
Sol kesimden rica ediyorum, tutarlı olun. Emre’yi hâlâ “suçlu” görecekseniz tepkinizin 500 mislini Ecevit’e gösterin -ki bence göstermeniz lazım!
Emre, öfke kontrolünü de iyi yapabilirse ve sahada siyasetten uzak durursa, bir futbolsever olarak onu daha en az 2 yıl bu sahalarda o muhteşem futboluyla alkışlamak istiyorum; sorumlusu değil, bence mağduru olduğu siyasi akışlardan dolayı onu gölgelemeden...

Yazarın Son Yazıları

Twitter’ın utanmaz zorbaları ve Manifest!

Merak ediyorum, özellikle Twitter’da cirit atan bu siber zorbaları kimler yetiştirdi?

Devamını Oku
18.12.2025
Hangi hatalar zinciri bu uçurumu hazırladı?

İnsanlarımız şaşkın.

Devamını Oku
11.12.2025
CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025