Kadın cinayetleri ve sabote edilen devrimlerimiz

Kadın cinayetleri ve sabote edilen devrimlerimiz

05.12.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Sergim için Amerika’da, Los Angeles’tayım. Arada ülkemdeki haberlere bakıp hasret gideriyorum. Sonuç mu? “Günün önemli haberi ne?” diye elinize tableti alıyorsunuz, okuduğunuz haberler tiksinç şekilde tanıdık geliyor. Ordu’da genç balerin Ceren Özdemir, evinin önünde bıçaklanmış. Kaldırıldığı hastanede ölmüş. Yok olan gelecekler, yuvaları sönen aileler... Aramızda gezen katiller!

Efendim, Amerika’ya gelip, buradan da Türkiye’de ardı arkası kesilmeyen kadın cinayetlerini mi yazacaksın Bedri? Zaten daha geçenlerde yine yazmamış mıydın?

Evet, yine yazacağım. Yine yazacağız. Bıkmadan, sıkılmadan. Bu ülkede kızını, karısını, ablasını, kız kardeşini, sevgilisini veya askıntı olduğu kızı dövmeye meraklı alçaklar oldukça, biz de elimizden ne geliyorsa yapacağız. Yazıysa yazı, yürüyüşse yürüyüş, yasaysa yasa... Komşu dairede yaşanan erkek şiddetine kulak tıkamayıp müdahale etmekten, sokakta açıkça şiddet uygulayan şeytanlara karşı koymaya kadar, elimizden ne geliyorsa yapacağız. Yapmazsak, bizler de kanıksamamız istenen bu adiliğe göz yummuş oluruz. Genç kızlar birbiri ardına yok olup gidiyorlar. Şule Çet, Güleda Cankel, Berivan Minaz hangisini sayalım, liste maalesef korkunç. Birçok kadın ise, 3. sayfaya bile düşmeden bu dünyadan ayrılıyor. Geriye bir istatistik haline dönüşen isimleri ve şayet biliniyorsa, “cinayet gerekçeleri” kalıyor! Onların katilleri, dayakçıları, adi suçlular ise onlara hafifletici nedenler bulan avukatlar peşinde, adaletin açıklarını, zaaf noktalarını arıyorlar!

Bu ülkede polisler, dövülüp karakola sığınan kadınlara “Kocana dön, eşindir, ister sever, ister döver” dediği müddetçe, komşular çığlıklar yükselen yandaki dairelere karşı ayağa kalkmadıkça, daha çok kadın ölür.


Şort ve mini etek mi dediniz?


Kadınlara yapılan saldırılar arasında bildiğimiz gibi, otobüste, metroda tekme sallayanlar, hakaret edenler, taciz edenler gırla gidiyor. Genç kadınlar her an her yerde “bir durum”la karşı karşıya kalıyorlar. Cinsel gerekçeler, kıskançlık, açlık, asalak aşklar, hepsine bir gerekçe buluyorlar! Bu durumlar nedeniyle son yıllarda çevremizde yer alan genç kızlarımız, kadınlarımız artık mini etek veya şort giymeye çekindiklerini, kentin birçok yerinde ancak uzun etek veya pantalon giydiklerini söylüyorlar. İçinde yaşadığımız Atatürk Cumhuriyetinde, gerçekten çok üzücü ve kabul edilemez bir durum. Bakın yukarıdaki cinayetler ve dayaklar konusu ile, bu bölümde ele aldığım konu birbirinden çok farklı görünse de aslında birbiriyle doğrudan ilişkili: Kadınlarımız, kazanımlarından tek bir adım geri gidemezler. Ne meslek hayatlarında ne bağımsızlık savaşlarında ne etek boylarında. Atatürk devrimleri, getirdiği her kazanımıyla bir bütündür. Yobaz, eril baskılarla, ortaçağ kafası dayatmalarla bir ucundan kırpılmaya başlanacak “tadilata açık alanlar” değildir onlar! İnadına saldırganların üzerine gidilerek korunacak en önemli değerlerimizdendir bu devrimler. Kadınların seçme ve seçilme hakları ne kadar değerliyse, yalnız yaşama hakları, özgürlükleri, özel hayatlarının dokunulmazlığı, mini etekleri, şortları, makyaj yapma keyfiyetleri de bir o kadar tartışılmaz derecede değerlidir. Kadınlarımız, bu coğrafyada mini etek ve özgür yaşam haklarını korumadan, seçme seçilme haklarını koruyabileceklerini sanıyorlarsa, gerçekten çok mu çok yanılıyorlar. Bu devrimler, aynen laiklik gibi, aynen hukuk devriminin ötesinde eğitim ve sanata yaslanan aydınlanma devrimi gibi, her zerresiyle dokunulmazlığı olan bütünlerdir. Kısmi korumalara başlarsanız, bütünlük artık elinizden kayar gider.

Alçak baskılar ister siyasetle, ister bürokrasiyle, ister mahalle baskısıyla, ister aile veya sokak saldırısıyla gelsin, birbirinden farkı yoktur. Yalnız kadınlarımıza değil, tüm topluma düşen bu yobaz geri dönüşle kora kor mücadele etmektir.


Devrimleri korumak nedir, ne değildir?


İnsan üzülüyor. Kendi topraklarında, kendi insanlarının ileriye gideceğine gerilediğini görerek üzülüyor. İnsanın aklına 1930’ların, 1940’ların 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı gösterilerindeki görüntüler geliyor... Atatürk’ün partisindeki yöneticilerin, büyük devrimci önderin “Türkçe ezan” devriminden yalnızca söz edenleri bile partiden ihraç etme talebiyle disipline gönderebildiklerini görüp, kahroluyor. Kâbus gibi bir durum. Tarihi inkâr, bir günden diğerine ortamın üzerine zift ve katran dökerek bir anda gelmez. Böyle yavaş yavaş gelir. Alıştırarak, ödünler talep ederek, cerahati yayarak, karşıdevrimcilerin nasıl yeni mevzilere yerleştiklerini görmezden gelerek... Geri adımlar böyle atılır ve insanoğlu olağandışı hamlelerle efsanevi bir devrimcinin attığı adımları, kendi evinden başlayarak sabote edebilecek kadar tarihi sorumsuzluklarla dolu kararların sahibi olabilir. Halbuki devrimler bir bütündür ve birbirlerine çelik örgülerle bağlıdırlar. Onlara “böl-parçala-yönet” mantığıyla bakanlar, yalnız o devrimleri yerinden sökmeye çalışanlar değil, aynı zamanda onları ayrılmaz bir bütün olarak görmeyi başaramayan bahtsızlardır. Yaşam tarzlarını, üniversitelerdeki nü modelleri, resmiyle, heykeliyle, filmiyle nü sanatı ya da içkili lokantaları savunmaya cesaret edemeyenlerdir. Bu saydıklarımıza karşı mahcup gezmeyi tercih edenlerdir. “Mütedeyyin-muhafazakâr-dindar-kapalı” ve buna benzer tanımlamalarla tanınan kesimlerin her hakkını ölesiye savunup diğer yanda çağdaş yaşamın gereklerini korkusuzca dile getirenlere karşı sessiz kalmak veya onları uzaklaştırmaya kalkışanlardır. Onlar ne devrimlerin bütünlüğünü görebilirler ne de onları savunanlardırlar. Kadınlar bugün sözde aşk, kıskançlık veya namus cinayetlerine kurban gidiyorlarsa, bunun sebebi devrimlerin her birinde atılan geri adımların toplamına denk gelmektedir. Yoksa yobazlık da durup dururken o gençlerin beyninin içinden doğup yerleşen bir kurtçuk gibi girmez! Bugün metroda taciz edilen genç kızları görmezden gelenler, bu gerilemenin gerçek sebeplerini görmek istemeyenler, kendilerini derhal toplamazlarsa, akıl almaz bir ihanetin ortasına imza atmış olacaklardır.

Yazarın Son Yazıları

Hangi hatalar zinciri bu uçurumu hazırladı?

İnsanlarımız şaşkın.

Devamını Oku
11.12.2025
CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025