Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Parodi Demokrasileri' Ve Dünya...
Evren kurulduğundan beri, insanlar birbirlerini yönetebilecekleri sistemler ürettiler. Romalılardan Hunlara, cumhuriyetlerden Sovyetler’in sosyalist cumhuriyetlerine ve günümüz modellerine kadar, imparatorluklar, diktatörlükler, kapitalist, komünist, liberal iktidarlar birbirini izledi. Sonunda işin gelip dayandığı nokta, demokrasilerin en iyi yönetim olduğuydu…
\nNe var ki demokrasilerin, niyeti farklı kesimler ve emperyalist ülkeler tarafından biçim bozmaya uğratılabilmesi, “maymuncuk”vari bu kavramı ideallerinden çok farklı noktalara taşıyor.
\nBundan iki hafta önce, “İleri değil, parodi demokrasisi” makalemde, Türkiye’de artık rejimin adını “demokrasi” koymanın imkânsızlığını ele almıştım. Yani seçim var, parlamento var, özgür (Ha-Ha-Ha) basın var, bağımsız (Hmmmm) yargı var, muhalefet (?) var, hayatın keyfini çıkaran insanlar var. İşin özünde ise tersine, “bir” kişinin egemenliği altına girmiş bir rejim gözleniyor.
\nTürkiye’nin yaşadıkları, tekil bir durum değil. Pazar günü Habertürk’te bir belgesel vardı: “The War on Democracy”. Avustralyalı yönetmen John Pilger’in filmi, en net şekilde emperyalizmin demokrasi kelimesini nasıl paspas ederek halkların tüm haklarına saldırdığını anlatıyor. Tam bir ders! Örneğin Şili’nin yaşadıkları anlatılırken Pinochet’nin, darbesini müteakiben hazırlattığı anayasa sayesinde, istediği “demokrasi makyajlı rejimi” devreye sokabildiği hatırlatılıyor. ABD’nin tarif ettiği yeni düzenin adı “demokrasi” olduğu için, emperyalizm bu oyunu bir süre yutturabilmiş! Şili’de Allende’ye karşı yapılan darbenin izlediği taktiğin bir benzerinin devreye sokulmasıyla, 2002’de Chavez hükümetine karşı yapılan darbe girişiminin nasıl canını hiçe sayarak sokağa çıkan geniş halk kitleleri tarafından bastırıldığını gözler önüne seriyor. Bu puslu 48 saatin hemen ardından ise darbenin yine ABD tarafından organize edildiği ortaya çıkmıştı. Guatemala’da 1951’de seçilen demokratik başkan Arbenz’in nasıl yine emperyalizm tarafından yutulduğu da Güney Amerika ülkelerinin acı “demokrasi” deneyimlerinden biri olarak tarihe geçti. ABD’nin “zenginlik ve özgürlük” vaatleriyle iktidarı alan diktatör Armas, sayısız insan öldürdü. Son yıllarda CIA eski yöneticilerinin itiraflarıyla berraklaşan bu kirli operasyonlar, 70 ve 80’lerde büyük zararlar verdikten sonra, halkın gücü Venezüella’da, Peru’da, Bolivya’da, birçok Güney Amerika ülkesinde solu iktidara geçmeyi başardı.
\nSon yıllarda da farklı coğrafyalarda çıkar savaşlarını sürdüren ABD’nin taktiği hep aynı. Medya ile beyin yıkama, iktidar ele geçtikten sonra da her yöntemle “demokrasi”(!) adına koruma. İşin en ilginç yönü, dünyayı Vietnam’da, Güney Amerika’da, Ortadoğu’da kana bulayan ABD’nin bu ülkelere hep “demokrasi getirme” iddiasıyla girmesi! “Büyük Abi”nin kendi(!) “Parodi demokrasisi”nin altyapısı ise şöyle kurulu: Cumhuriyetçi ve Demokrat ana parti var. Bu iki partili rejimin dışına taşmak fiilen imkânsız. Sokakta her bildiriyi dağıtmak, yürüyüş yapmak hepsi serbest (Tabii Irak savaşı döneminde çıkarılan ağır faşist Bush dönemsel yasalarını saymazsak!) ama büyük medya nasıl olsa artık bir savaş mekanizması halini almış “Amerikan Rüyası”nı korumak adına, her dünya noktası için sahte imajlar yaymaya hazır! Şu anda tam bir demokrasiye geçememiş(!) sözde “Arap baharı” yaşayan ülkeler dışında, Malezya, Hindistan, Cezayir, Kamboçya, Pakistan, Sudan ve birçok Afrika ülkesinde bu “parodi demokrasisi” hüküm sürüyor. Kökü yok edilmiş partiler, sürekli parti değiştiren vekiller, suç batağında yüzen politikacılar ortada cirit atarken bir ülkede “demokratik” kurumlar ne kadar işleyebilir? Ancak emperyalizm eşgüdümlü basının şakşakladığı oranda! Bu ülkelerin en tipik sendromlarından biri, kirli iktidarların özellikle yeniden seçim kazandıktan sonra güçlerinin sınırı olabileceğini unutmaları ve halkın özgürlüklerini ve muhalefet haklarını yok saymaları. 2. Dünya Savaşı’nın koruyucu meleği ABD’nin, ardından yaşadığı değişim korkutucu! Obama gibi farklı iddialarla gelen bir Başkan bile bu kâbus senaryolarına karşı koymakta zorlanıyor.
\n“Parodi demokrasileri” çağımızın kanayan yarası¸ emperyalizmin kamuoyu oluşturma taktikleriyle, kâh diktatörleri, kâh şeriatçıları, kâh liberal yolsuzluk hükümetlerini aklayabileceği muhteşem bir buluş! Bunu iliklerine kadar yaşayan ülkelerden birini hepimiz iyi tanıyoruz. Önümüzdeki aylarda, anayasası da muhalefetin yardımıyla tam uyumlu hale getirilecek ve görev tamamlanacak…
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi