Futbol Federasyonu şike soruşturmasına dair bir karar aldı. Hemen söyleyelim; karar bizce yerindedir. Lakin eksiktir, geç kalmış bir karardır. Bu karar, soruşturmanın başından beri takip edilen sürece bakıldığında başka türlü sonuçlanamazdı zaten. Maalesef karar içeriği ve sunumu yönünden bariz yanlışlar taşımaktadır. Karar alanlar açısından dahi sanki bir şeylerin eksikliği yüzlerinde ifade ediliyordu. Öyle ki; açıklama metnine bile bu durum yansımıştı. Ne zaman ki bir cümlenin ortası ‘Ama, fakat, aslında’ diye devam ediyorsa, cümlenin başını atın gitsin! Zira inandırıcı olmadığı gibi, asıl hüküm maddesi cümlenin sonrasında oluşmaktadır. Futbol Federasyonu’nun kamuoyunu iki aydır meşgul eden şike ve teşvik soruşturmasında aldığı kararın açıklaması da aynen böyleydi. “Evet, şike, teşvik pirimi, teşebbüs var ama....” diye devam ediyor Etik Kurul raporu. Bu rapor neticesinde alınan karar özünde de, “Evet şike ve teşvik primine ilişkin bir şey var!” ama biz bir karar almayacağız! Şimdilik! E ne zamana kadar? İddianameye kadar! Adı üzerinde ‘iddianame’! Savcı iddia edecek, şüpheli kendisini savunacak. Mahkeme davanın açılmasını kabul edecek, sanık kendisini savunacak! Peki ya aleyhlerinde ‘iddiada’ bulunulanlar beraat ederse ne olacak? Tek kelime hukuk bilgisi bulunmayanlar dahi bir mahkeme kararı olmadan insanların suçlanamayacağını, hüküm verilmeyeceğini bilir! Bu durumda tek başına ‘iddianamenin’ kendisi bir anlam ifade edebilir mi? Delil yok! Var ama yeterli değil! Savunma almadan hüküm veremeyiz! Bu karar sonrası artık mahkeme sonuçlanana kadar bu federasyon yeni bir karar veremez! Vermesi de doğru olmaz! Sorun, en azından birkaç sene öteye atıldı! Yeni mi çıktı bütün bunlar ortaya? Başından itibaren soruşturmanın gizliliği ve delillerin incelenmesi şüpheliler ve tutuklananlar açısından yasaklı değil miydi? Federasyonun aldığı kararı ilan için iki ay gecikmeye, ligi ertelemeye, süreci uzatmaya gerek var mıydı? Daha başından itibaren federasyon, adliye ve emniyet müdürlüğü kapılarında gezeceğine, ‘Futbol ve spor hukuku’ açısından kendi üzerine düşenin yapılacağını ilan etmekle yetinmeliydi. Peki, şimdi hangi gerekçe ile ‘savunması alınamayanları’ disiplin kurulunda yargılayacaksınız? Bunlar nasıl savunma verecekler? Ve neye göre? Tutukluluktan daha ağır bir tedbir mi var da soruşturmada tutuklu olanları tedbirli, diğerlerini tedbirsiz disipline verdiniz? Her şey bir yana ‘soruşturmada gizlilik kararı var’ diye delilleri muhataplarına bile göstermiyorken hangi gerekçe ile ne tutuklanmış, ne de poliste veya savcılıkta ifadeye bile çağrılmamış insanları “Ama dosyada adları var” diye disipline yolluyorsunuz? Maalesef bu sorun zamana yayılmış, radikal karar alınamamıştır! Daha doğrusu TFF, kötü de olsa bir karar almaktan korkmuştur.

Hani meşhur hikâyede olduğu gibi, sultanın küheylanına bir senede konuşmayı öğretmek karşılığında bir kese altına fit olan adamın bunu yapamaması durumunda boynunun vurulacağını söyleyen karısına dediği gibi; “Aman hanım, bir seneye ya at ölür ya seyis ya da sultan! Sen aldığımız paraya bak!” Mahkeme kararı çıkana kadar bakalım Türk futbolunda kim ölecek!